GÜRCİSTAN 1991 yılında bağımsız olunca, Gamsakhurdia Cumhurbaşkanı seçildi ve ülkede yönetim milliyetçi kadroların eline geçti. Gürcü milliyetçiliğinin en temel özelliği, Ortodoks Hıristiyanlık inancının “milli bir kimlik” olarak benimsenmesidir. Gürcü milliyetçileri, bir Gürcünün asla Müslüman olamayacağı kanaatine sahiptirler. Bu kanaat toplumda öylesine yaygındır ki, hangi alanda olursa olsun, belirli bir seviyenin üzerinde ilişkileri bulunan bir kimsenin Müslüman kimliğini ifade etmesi, bir anda dışlanması sonucunu getirir.
Tiflis, Batum ve diğer bazı şehirlerde Osmanlı ve İran hakimiyeti dönemlerinden kalma 200’ü aşkın cami mevcut iken, Sovyet döneminde bunların çoğu yıktırılmış, kalanları da ya kapatılmış veya başka hizmetlere tahsis edilmiştir. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra açılmasına müsaade edilen veya yeni yapılan camilerin sayısı bugün 200’ü aşmıştır. Ne var ki, bu camilerde görev alacak yetişmiş dini kadrolar yoktur.
Mesela, bugün Gürcistan’da 11. sınıfa kadar devam eden temel eğitim döneminde din eğitimi zorunludur. Tüm okullarda (Müslüman ailelerin çocuklarına da) din dersleri, Kilise’nin resmi papazları tarafından verilmektedir. Çünkü orada, okullarda İslam dini derslerini verecek kadrolar mevcut değildir. Bu nedenle, eğitim konusunun öncelikli olduğunu düşünüyoruz.
Bizler gönüllü olarak Gürcistan’dan Türkiye’ye dini eğitim için öğrenci getiriyoruz. Bugüne kadar 200’ü aşkın öğrenci getirildi. Bu öğrenciler, 2 yıl Türkçe ve din eğitimi aldıktan sonra üniversite sınavına girmekte ve çeşitli fakülteleri kazanarak tahsillerini ilerletmektedirler. Ayrıca, 1991 yılından bu yana, dini kitap yayını yapmaktayız. 1991’den bu yana, irili ufaklı 30 ayrı Gürcüce dini kitabın basımını ve dağıtımını sağladık. Bu kitapların toplam miktarı bugün 2 milyon adedi bulmuştur. Bunlar, tarihteki ilk Gürcüce İslami kitaplardır. Gürcistan’a İslamiyetin 7’nci yüzyılda girdiğini ve 16’ncı yüzyıldan sonra da İslamî toplumsal hayatın yerleştiğini göz önüne alırsak, bu zamana kadar Gürcüce İslamî kitap yayınlanmamış olması hayretengiz bir durumdur.
Bugün, kitap yayıncılığı konusunda, “Gürcüce Kur’an-ı Kerim Meali”nin yapımı seviyesine gelmiş bulunuyoruz. Bu çalışmanın, finans sorunu yaşamadığımız taktirde, iki yılda tamamlanacağını umuyoruz. Elimizde, 1905 tarihli bir Gürcüce Kur’an-ı Kerim meali var. Kur’an-ı Kerim’in Fransızca mealinden Rusça’ya, oradan da Gürcüce’ye aktarılmış olan bu meal, Gürcü Kilisesi tarafından bastırılmıştır. Bu nedenle çok fazla hata bulunmaktadır. Bizim üzerinde çalıştığımız kitap, Müslümanlar tarafından hazırlanan ve orijinalinden doğrudan tercüme edilen tarihteki ilk Gürcüce meal olacaktır.
Türkiye, Gürcistan ile belki 35 anlaşma ve protokol imzalamış. Maalesef, bunların birçoğu ya son derece dar kapsamlı ve sınırlı çevreleri ilgilendiriyor ya da hiçbir temeli olmayan hayali metinlerden ibaret. Gürcistan nüfusunun yaklaşık 5’te biri Müslüman ve bu insanların kendi dinlerini öğrenme, çocuklarına öğretme ve yaşama talepleri var. Bugün, ne kadar din özgürlüğü olduğu söylense de, bu ihtiyacı Tiflis yönetiminin sağlaması mümkün değildir. O zaman ne olacak? Gürcistan Müslümanları dinlerini kimden ve nereden öğrenecek? Bu konu Türkiye’de kimseyi ilgilendirmese de, şahsen bizleri ilgilendiriyor! Türkiye, Gürcistan ile ilişkilerini sürdürürken, bu ülkenin iç dinamiklerini hesaba katmak zorundadır.
Biz bu konuları 1991 yılından bu yana göreve gelen tüm Dışişleri Bakanları ile konuştuk ama ilgilenen olmadı. Türkiye, Gürcistan ile olan ilişkilerinde sanki, ABD ve AB ülkelerinin yazdığı senaryolarda kendisi için belirlenen rolün dışına çıkmıyor gibi görünüyor. Gürcistan’ın, Türkiye’nin dahil olduğu uluslararası birliktelikler açısından taşıdığı bir önemi olabilir; ancak doğrudan Türkiye için taşıdığı önem açısından öncelikli konuları da göz ardı etmemek gerekiyor. Yoksa, Türkiye’nin Gürcistan ile son derece iyi ilişkiler yürüttüğü dönemde, bu ülkedeki Müslüman nüfus sıkıntı çeker ve telafisi mümkün olmayan zararlara uğrarsa bunun ne kıymeti olabilir?
Gürcistan bugün, kendi Müslüman vatandaşlarının dini taleplerini karşılayabilmekten uzaktır. Bu talep ya bu ülkenin dostu olan Türkiye’den karşılanacak ya da her iki ülkeyi de rahatsız edecek ülkeler ve uluslararası organizasyonlar devreye girecektir. Bunlar ise, zamanla Gürcistan’ı Türkiye’den uzaklaştıracaktır.
Paylaş
Tavsiye Et