*Princeton Üniversitesi, ABD
Söyleşi: Ebru Afat
Medeniyetlerin gerçek olduğunu düşünüyor musunuz? Medeniyet küresel gelişmeleri anlamada anlamlı bir analiz birimi olabilir mi? Bir medeniyetin fikir olarak yükselişini nasıl açıklarsınız?
Hayır, siyaset terimleriyle konuşursak medeniyetlerin uygun bir birim olduğuna inanmıyorum. Medeniyetler, çıkarları olan ve çıkarlarını korumak için güçlerini kullanan organize olmuş varlıklar şeklindeki siyasetin örgütlenmiş hali değildirler. İnsanların düşünmeleri önemlidir, ancak asıl önemli olan medeniyetimizin kaynaklarını kontrol eden bir grup, bir varlık, bir örgüt, bir ülke, bir hükümettir. Böyle bir unsur olan ve Viyana eteklerine kadar giden sadece İslâm değil, Osmanlı İmparatorluğu’nun ordularıdır. Medeniyetin çok kullanışlı bir düşünce olduğunu zannetmiyorum.
Peki o zaman daha kullanışlı olan düşünce nedir?
Örgütlenmiş gruplar, ulus-devletler, örgütlenmiş imparatorluklar, mesela el-Kaide gibi gruplar… Bunlar organize olmuşlardır, bir çıkarları ve programları vardır ve onları bir ifade edici olarak kullanabilirsiniz; ancak medeniyet kullanılamaz. İslâm dünyasında bile Şii ve Sünni ayrışması söz konusu. Birlik değiller, Irak’ta biri diğerinden kesin olarak ayrılıyor. Siyaset örgütlenmiş güçle ilgilidir, medeniyet ise değildir. Siyaset silahlar gibi az ya da çok bir gücü örgütlendirir, her şeyi bir araya getirir, kaynakları kontrol eder ve sonra da diğer giderleri karşılar.
Soğuk Savaş dönemi ile Soğuk Savaş Sonrası dönem arasında medeniyetsel etki açısından bir fark görüyor musun?
Bilmiyorum, çünkü Bush yönetimi ekonomi, siyaset ve diğer bütün alanlarda birçok şeyi değiştirdi. Olup biten şeyleri inkâr edemem. ABD Irak’ta neyi bozguna uğratıyor? ABD İran’da neye saldırıyor? İran Irak’ta neye saldırıyor? Savaşlarda neler oluyor? Bush dünyanın en önemli bölgelerinden biri olan bu bölgeye saldırıyor ve sonrasında istikrar bozuluyor. Tam olarak neler olup bittiğini kimse bilmiyor. Bölge çok uzun süre boyunca birçok yönden istikrarlıydı. Yeni durum Bush’un düzeltmeye çalıştığı birçok değişikliği de beraberinde getirdi. Ancak Bush’un tam olarak istediği neredeyse devrim niteliğinde bir değişim. Sadece bütün olanlara bir bakın. Aslında tam olarak neler olduğunu ben de bilmiyorum.
O zaman örnek olarak uluslararası dünya düzeninden söz ettiğimiz takdirde dünyanın çok kutuplu bir düzene doğru gittiğini düşünüyor musunuz? Şu an için çok kutuplu bir dünya düzeninden bahsedemeyiz. Yakın gelecekte çok kutuplu bir dünya düzeninde yaşamak mümkün olabilecek mi?
Zor bir soru. Çünkü bir yönden elimizde Avrupa tarihi var. Avrupa’da çok sayıda farklı devlet vardı. Birçok Alman devleti söz konusuydu; Prusya, Avusturya ve diğerleri… Bu devletlerin çoğu birleştiler. Prusya yükseldiği noktada Almanya’yı birleştirdi, Birleşik Devletler Amerika’yı büyük ölçüde birleştirdi. Ama şimdi tarihteki bu küçük devletlere yeniden sahip olduğumuzu sanıyoruz, zira az sayıda birlik ortaya çıkardık. Ama tarihteki küçük devletlerin çoğu güçlü değildi, hayatta kalamadılar, çoğu bir imparatorluğa dahil oldu.
Aslında son yıllarda, özellikle 90’lardan sonra bazıları Vestfalya düzeninin sonuna gelindiğini öne sürüyorlar. Siz bu görüşe katılıyor musunuz? Ve eğer Vestfalya düzeninin sonuna gelindiyse bunu hangi düzen izleyecektir?
Hayır, ben onlarla aynı görüşte değilim. Vestfalya düzeni ulus-devlet üzerine kurulmuştur. Bugün ulus-devletler çok daha güçlü bir şekilde var olabilirler. Örnek olarak Orta Doğu’da benimsemiş olduğunuz en büyük değişiklik, en önemli Batı düşüncesi, Vestfalya ile bağlantılı olan ulus-devlettir. Ulus-devletlerde mesela Suriye ya da İran’daki hoşnutsuzluklara da yol açan merkezî hükümetler diğer sorunların üstesinden gelmeye çalışıyorlar. Bana göre ulus-devlet bugün dünya siyasetinin geleceğini çok daha fazla şekillendirir hale geliyor.
Amerikan liderliği hakkında ne düşünüyorsunuz? Amerika’daki yönetim yapısı yakın gelecekte değişir mi?
ABD’deki liderlikte az ya da çok bir değişim olup olmadığını soruyorsanız, cevabım hayır. Hayır, çünkü çok büyük bir liderlik de göremiyorum aslında. Dünyanın büyük çoğunluğundan kaçtık aslında.
Son soru olarak, sizce Türkiye yakın gelecekte Avrupa Birliği’nin parçası olacak mı?
Şu an için pek zannetmiyorum, buna rağmen olabileceğini de düşünüyorum. Ancak bunun için Türkiye’nin üye olmasını isteyen güçlü bazı Avrupalı devletlerin varlığı gerekiyor. Fransa hayır derken sözünü sakınmayan bir Almanya Türkiye’nin üyeliğine evet diyebilir. Çünkü AB büyük ölçüde Almanya ile Fransa arasındaki anlaşma ve niyetin üzerine oturuyor. Alman devlet adamları bu ilişkiye zarar vermemek için çok dikkatli davranıyorlar. Ancak Almanya çok güçlendi ve kendi çıkarlarına göre konuşmaya başladı. Almanya’nın Türkiye’nin AB üyesi olmasında çok güçlü çıkarları olduğunu düşünüyorum. Çünkü her iki ülke de gittikçe güçleniyor ve Fransa Avrupa’da düşüşe geçen bir güç olmasına rağmen pozisyonunu devam ettirmeye çalışıyor. Eğer güçlü bir Almanya’nın Türkiye’nin üyeliğine evet demesini sağlayabilirseniz bu iş olabilir. Diğer yandan ABD de aniden Türkiye’nin üye olmasını istediğine karar verdi. Ancak ABD mevcut duruma doğrudan dahil olmaya pek istekli de değil. Bence, Türkiye’nin Avrupa’ya geçmesini ABD ve Avrupa’nın kendisinden daha çok Türkiye’nin kendisi istiyor.
Paylaş
Tavsiye Et