Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (January 2008) > Dosya > Ahmet Yaşar OCAK*: “AKP’nin açılımı Alevileri dönüştürme amacı gütmemeli”
Dosya
Ahmet Yaşar OCAK*: “AKP’nin açılımı Alevileri dönüştürme amacı gütmemeli”
*Prof. Dr., Hacettepe Üniversitesi
Konuşan: Fahrettin Altun
 
Mo­dern Tür­ki­ye’de Ale­vi­lik, “res­mî ide­olo­ji” ta­ra­fın­dan na­sıl, han­gi şe­kil­ler­de ta­sav­vur edil­di? Bu ta­sav­vur top­lum­sal ve si­ya­si an­lam­da ne tür ge­ri­lim­le­re yol aç­tı?
Mo­dern Tür­ki­ye’de res­mî ide­olo­ji ve­ya dev­let ide­olo­ji­si­nin, Ale­vi­li­ği na­sıl ta­sav­vur et­ti­ği­ne da­ir açık bir söy­le­mi ol­du­ğu­nu söy­le­ye­me­yiz. An­cak, Cum­hu­ri­yet dö­ne­min­de biz­zat Ata­türk ta­ra­fın­dan Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı kur­du­ru­lur­ken, Sün­ni­li­ğe ya da Ale­vi­li­ğe açık bir atıf ya­pıl­ma­sa da, bu teş­ki­la­tın doğ­ru­dan doğ­ru­ya Sün­ni­li­ğin Ha­ne­fi­lik ko­lu­na gö­re ya­pı­lan­dı­rıl­dı­ğı, ilk Di­ya­net İş­le­ri Baş­ka­nı’ndan tu­tun da, bu ku­ru­mun ilk res­men ya­pı­lan ya­yın­la­rın­dan za­ma­nı­mı­za va­rın­ca­ya ka­dar, as­ke­rî dar­be dö­nem­le­ri dâ­hil, her de­vir ve dö­nem­de or­ta­da olan bir ol­gu­dur. Bu o za­ma­na, ya­ni Ata­türk dö­ne­mi­ne ait Mec­lis za­bıt­la­rın­da da açık­ça gö­rü­le­bi­lir. Do­la­yı­sıy­la Mo­dern Tür­ki­ye’de dev­let Ale­vi­lik ger­çe­ği­ni bil­mek­le be­ra­ber, onu dik­ka­te ala­rak açık bir ta­sav­vur or­ta­ya koy­ma­mış­tır. Bu­nun ge­ri­lim ko­nu­su ol­ma­sı 1960 ih­ti­la­li son­ra­sın­da bir öl­çü­de o za­man­ki ba­zı Ale­vi ay­dın­la­rı ta­ra­fın­dan gün­de­me so­kul­mak is­ten­miş­se de, so­mut bir so­nuç or­ta­ya çık­ma­mış­tır. Bu ko­nu­nun si­ya­sal ve top­lum­sal ge­ri­lim­le­re yol aç­ma­sı, 1980’ler son­ra­sın­da­dır. Bu­gün dev­let “Ale­vi re­ali­te­si”ni dik­ka­te al­mak zo­run­da kal­mış­tır ki, se­bep­le­ri ay­rı bir tar­tış­ma ko­nu­su­dur.
 
Mo­dern Tür­ki­ye’de din-dev­let iliş­ki­le­ri bağ­la­mın­da Ale­vi­lik ne­re­de du­ru­yor?
Din-dev­let iliş­ki­le­ri bağ­la­mın­da Sün­ni­lik ne­re­de du­ru­yor­sa, gö­re­bil­di­ğim ka­da­rıy­la Ale­vi­lik de ora­da du­ru­yor. Res­men la­ik ol­du­ğu­nu her fır­sat­ta vur­gu­la­yan dev­le­tin çe­şit­li me­ka­niz­ma­la­rı­nın res­mî söy­lem­le­rin­de Sün­ni­li­ği de, Ale­vi­li­ği de bir ye­re koy­ma­sı bek­le­ne­mez­di her­hal­de, bek­len­me­me­li­dir de. Za­ten dev­let res­mî söy­le­min­de İs­lam’ı bir ye­re koy­ma­mış­tır ki onun kol­la­rı olan Sün­ni­li­ği ve Ale­vi­li­ği bir ye­re koy­sun. Ak­si hal­de di­ğer din­le­rin ve men­sup­la­rı­nın da bir yer­le­re yer­leş­ti­ril­me­si ge­re­kir­di ki bu dev­le­tin la­ik kim­li­ği­ne ta­ma­men ters bir du­rum ol­du­ğu gi­bi, bu­gün ak­lı­mı­za gel­me­yen ba­zı prob­lem­le­rin de or­ta­ya çık­ma­sı­na yol aça­bi­lir­di.
 
Ale­vi­lik Cum­hu­ri­yet son­ra­sın­da Cum­hu­ri­yet eli­ti­nin di­nî mo­dern­leş­me prog­ram­la­rı doğ­rul­tu­sun­da “çev­re”den “mer­kez”e doğ­ru ta­şın­dı mı siz­ce?  
Ne Sün­ni­li­ğin, ne de Ale­vi­li­ğin mer­ke­ze ta­şın­ma­sı di­ye bir ol­gu­dan söz et­mek ben­ce doğ­ru de­ğil. Bir de­fa İs­lam, si­zin ta­bi­ri­niz­le Cum­hu­ri­yet eli­ti­nin mo­dern­leş­me prog­ra­mın­da özel­lik­le mer­kez dı­şın­da tu­tu­lan bir ol­gu ol­du­ğu­na gö­re, Ale­vi­lik de 1990’la­ra ka­dar Cum­hu­ri­yet eli­ti­nin mo­dern­leş­me prog­ra­mı­nın za­ten res­men dı­şın­da idi ve kon­trol al­tı­na alın­mak kay­dıy­la çev­re­de tu­tul­mak­tay­dı. Ha­tır­la­ya­cak­sı­nız, iç ve dış, çe­şit­li sos­yo­lo­jik, si­ya­si ve kül­tü­rel fak­tör­le­rin et­ki­siy­le, bir ba­kı­ma kü­re­sel­leş­me akım­la­rı­nın da kat­kı­sıy­la, 1980’ler­den son­ra, özel­lik­le de İran İh­ti­la­li’nin yan­sıt­tı­ğı ha­va se­be­biy­le, İs­lam’ın ye­ni­den gün­de­me gel­me­siy­le be­ra­ber, “ra­di­kal İs­lam” kor­ku­su, bu­na bağ­lı ola­rak “la­ik­li­ğin el­den gi­di­yor ol­ma­sı” en­di­şe­si çok yay­gın­laş­ma eği­li­mi­ne gir­miş­ti. Bu, Ke­ma­list elit ke­sim­de Ale­vi­li­ğin bu­na kar­şı bir “em­ni­yet su­pa­bı” ola­rak gö­rül­me­si­ne ve Ale­vi­li­ğe bu göz­le ba­kıl­ma­sı­na yol aç­tı ve özel­lik­le med­ya bu­nu çok vur­gu­la­dı. O yıl­lar­da çe­şit­li TV ka­nal­la­rın­da­ki bu ko­nuy­la il­gi­li prog­ram­lar ve ga­ze­te­ler­de­ki bir­bi­ri ar­dı­na ya­yım­la­nan tef­ri­ka­lar bu­nun açık gös­ter­ge­si­dir. Fa­kat bu tu­tu­mun, ge­le­nek­sel ya­pı­sı­nı ko­ru­yan asıl bü­yük Ale­vi kit­le­si­ni ra­hat­sız et­ti­ği­ni de söy­le­me­li­yim. Ni­te­kim bu te­şeb­büs, ya­ni “Ale­vi­li­ği mer­ke­ze ta­şı­ma” te­şeb­bü­sü ge­rek bu ra­hat­sız­lık, ge­rek­se Sün­ni ke­sim­den ge­len re­ak­si­yon se­be­biy­le akim kal­dı, is­te­nen nok­ta­ya ge­ti­ri­le­me­di.
 
Gü­nü­müz Tür­ki­ye’sin­de Sün­ni­lik ve Ale­vi­lik bir ge­ri­lim ko­nu­su edi­le­bi­lir mi? Yok­sa bu, ço­ğun­luk­la sa­nal bir tar­tış­ma­nın, za­man za­man da bir­ta­kım si­ya­sal prog­ram­la­rın bir uzan­tı­sı mı?
Bu ko­nu­da, içe­ri­den ve özel­lik­le de dı­şa­rı­dan ba­zı çev­re­le­rin, hem açık­tan hem el al­tın­dan, ço­ğu za­man su­ret-i hak­tan gö­rü­ne­rek, bir ge­ri­lim ya­rat­mak için yo­ğun bir ça­ba içe­ri­sin­de ol­du­ğu­nu bi­li­yo­rum. Bil­has­sa Av­ru­pa’da­ki Ale­vi var­lı­ğı­nın bu yo­la çe­kil­me­ye ça­lı­şıl­dı­ğın­dan ha­ber­da­rım. Bu ça­ba­la­rın ha­len de­vam et­ti­ği­ni ve ede­ce­ği­ni de söy­le­ye­bi­li­rim. Ama ben şah­sen bu te­şeb­büs­le­rin ba­şa­rı­ya ula­şa­ca­ğı ka­na­atin­de de­ği­lim. Çün­kü Tür­ki­ye’de ge­rek Sün­ni, ge­rek­se Ale­vi çev­re­le­rin ço­ğun­lu­ğu, böy­le bir ge­ri­lim or­ta­mı­nın her iki ta­ra­fa da bir ka­zanç sağ­la­ma­ya­ca­ğı­nın öte­sin­de, Tür­ki­ye’ye bü­yük za­rar­lar tev­lit ede­ce­ği­nin bi­lin­cin­de­ler ve bu­na gö­re ha­re­ket edi­yor­lar. Ni­te­kim gü­nü­müz si­ya­sal ik­ti­da­rı­nın baş­lat­tı­ğı açı­lı­mın, bu bi­linç­le baş­la­tıl­dı­ğı­nı tah­min edi­yo­rum. Ye­ter ki bu açı­lım, si­ya­sal ran­ta kur­ban edil­me­den ve ge­rek si­ya­sal par­ti­ler, ge­rek­se çe­şit­li baş­ka çev­re­ler ola­rak ik­ti­dar mu­ha­lif­le­rin­ce sa­bo­te edil­me­den, sağ­lam bir bi­lim­sel pro­je­ye da­ya­lı ola­rak, her iki ke­sim­den ehil el­ler­ce yü­rü­tül­sün. Ak­si hal­de bu açı­lım, fay­da ye­ri­ne teh­li­ke­li bir so­nu­ca da yol aça­bi­lir. Te­men­nim, Os­man­lı dö­ne­min­den be­ri Tür­ki­ye ta­ri­hin­de ilk de­fa bir si­ya­sal ik­ti­dar ta­ra­fın­dan baş­la­tıl­ma­sı dü­şü­nü­len bu te­şeb­bü­sün, Ale­vi­le­ri dö­nüş­tür­me ama­cı güt­mek­si­zin, on­la­rı ol­duk­la­rı gi­bi ka­bul ede­rek, sağ­lık­lı bir yol­da git­me­si ve hiç şüp­he­siz uzun bir sü­re­ce muh­taç ol­du­ğu için de, son­ra­ki ik­ti­dar­lar­ca da cid­di­ye alı­na­rak de­vam et­ti­ril­me­si­dir. Bu ya­pı­lır­sa, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ta­ri­hin­de çok önem­li bir iş ba­şa­rıl­mış ola­cak ve ger­çek la­ik­li­ğin te­sis et­me­si icap eden ba­rış or­ta­mı­nın sağ­lan­ma­sı ko­lay­la­şa­cak­tır.

Paylaş Tavsiye Et