Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (January 2004) > Kitap
Kitap
Küreselleşme Heyulası
Hayri Kozanoğlu
İstanbul: İthaki, 2003
Küreselleşme gerçekten yeni bir olgu mu, yoksa kapitalist güçlerin post-modern numarası mı? Liberalizm yoksul uluslara ne vaat ediyor? Bu bağlamda İMF kurmaylığından Türkiye’nin ekonomi kurmaylığına terfi eden Kemal Derviş ile AKP kurmayları arasında fark var mı? Uluslarüstü bir sermaye sınıfı var mıdır? Ulusal kapitalistlerin gerçek patronları Davos eliti midir? Kozanoğlu’nun akıcı denemeleri bu ve benzeri birçok soruyu yanıtlamaya çalışıyor. Kitaptan bir alıntı ile okuyucuya yazarın niyet ve üslubunu ulaştırmaya çalışalım:
“Soğuk Savaş’ın bitimiyle birlikte uluslararası sermaye artık yerel desteklerine daha az ihtiyaç duyuyor. Bunların paylaşımdan aldıkları payı kısmaya çalışıyor. Türkiye’de de ayrıcalıklarını korumak isteyen kesimlerle sömürmek için fırsat eşitliğini kollayan uluslararası sermaye arasında, Türkiye’nin uluslararasılaşma sürecine ayak uydurabileceğini düşünen ve özellikle TÜSİAD’la simgelenen kesimleriyle ayaklanan esnaf, TOBB, Ankara Sanayi ve Ticaret odaları ve MHP arasındaki çelişki öne çıkıyor.”
Peki, Türk solu ve özellikle CHP bu tablo karşısında nasıl konumlanıyor? CHP program ve bildirilerinde ‘Yeni’ sıfatından başka gerçekten yeni olan hiçbir şey yok. “Tek yeni olan, Thatcher’dan Özal’a, Çiller’den Boyner’e yıllardır aşina olduğumuz neo-liberal hazır giyim çeşitlerinin yaz indiriminin heyecanıyla Sosyal Demokratlar tarafından kapışılması.”
Bilim adamlığının yanında ÖDP başkanlığını da yürüten Kozanoğlu yeni bir enternasyonal düşlüyor; yeni bir ütopya, bir Porto Alegre ruhu: “Yeni enternasyonale en büyük katkının, ülke ölçeğinde sermaye iktidarlarına, İMF politikalarına karşı mücadele etmek, ulusal bazda güçlü ve örgütlü olmaktan geçtiğini unutmadan. Başka bir dünya mümkün diyebilmek için, önce başka bir Türkiye’nin de mümkün olduğuna inanmak ve bunu gerçekleştirmek gerekiyor.” / Elif Karaköse

Tavsiye Et
Konuşmalar
Aliya İzzetbegoviç
Çeviri: Fatmanur Altun (İngilizce metinler), Rıfat Ahmetoğlu (Boşnakça metinler)
İstanbul: Klasik Yayınları, 2004
Aliya, eşine az rastlanır insan-önder. Hayatı bizi sahici bir zemine raptediyor. Onun gibi üzülüyor, hastalanıyor, korkuyoruz. “Hiç korkmadıklarını söyleyenler yalan söylüyor. Cesaret, hiç korkmadığımız anlamına gelmez. Özgürlük mücadelesi bize korkuyu yendirebilir.” İşte canlı bir örnek: Saraybosna ateş altındayken bir grup ‘savaş muhabiri’ şehre gelir ve otele yerleşir. Aliya, randevu taleplerini kabul eder, fakat bombardıman şiddetlenince muhabirler otelden çıkamazlar. “Haydi biz gidelim ve onlara yürüyebildiğimizi gösterelim, dedim. Bu, yazacakları hikâye için iyi bir başlangıç olabilir. İçimizden korkuyu atmanın bir yolunu buluyor, kendi Saraybosna ruletimizi oynuyorduk.”
Aliya’dan insan-önderlik dersleri sayfalarca sürüp gidebilir. Subaylara ilk öğüdü: “Halkın ordumuzdan korkmadığına emin olun. İnsanların kendilerinden saydıkları bir ordu olursak, yenilmez oluruz. Bunu insanlara anlatın. Anlatırken basit kelimeler kullanın ve sıradan insanların sizi anladığından emin olun.”
Çalışma arkadaşları, Aliya’nın aynası. “Bazen onlara bağırırım, bazen onlar bana bağırır. Birkaç gün konuşmayız; sonra hayat akıp gider. Onları, eşimi sevdiğim kadar seviyorum!”
İnsan-önderlik, iddiasızlık değil. “Bosna’nın bensiz daha iyi olamayacağından korkuyorum!” Hırvat lider Tujman’ın sunduğu, aslında hiç de fena olmayan planı bile kabul etmeme yürekliliğini gösteriyor. Çok kızan Tujman, “1939’da Bosna’yı Sırplarla Hırvatlar ikiye böldüğünde Müslümanları kaale bile almadılar. Sen şimdi üçe bölüyor ve en büyük parçayı Müslümanlara ayırıyorsun!” Konuşmayı daha sonra halkına anlatan Aliya, bana kızmayın diyor: Küstahça olduğunu kabul ediyorum ama, şöyle cevap verdim: ‘Haklısınız, 1939’u hatırlıyorum. Ancak şimdi durum farklı. O zaman Aliya İzzetbegoviç yoktu!’
Aliya’yı okumakla yetinmeyelim; yaşayalım. / Kâmil Erdem

Tavsiye Et
Terörizm Kültürü, ABD Terörü
Noam Chomsky
Çeviri: Taha Cevdet
İstanbul: Pınar Yayınları, 2002 (2. Baskı)
Yetkin bir dilbilimci olan ve felsefe, entelektüel tarih, toplumsal yapı ve Amerikan dış politikası konularında verdiği eserlerle tanınan Noam Chomsky’nin ilk baskısı 1987 yılında yapılan ve Türkçe’ye 1991 yılında Taha Cevdet tarafından çevrilen Terörizm Kültürü: ABD Terörü adlı çalışması muhatabına yeni sorular sordurtabilecek nitelikte bir kitap. İkinci baskısı 2000 yılında yapılan bu kitabı şu günlerde hatırlamakta ve yeniden dönüp okumakta yarar var.
Kitap, Amerika Birleşik Devletleri’nin Orta Amerika siyasetini örnek olay olarak alıyor ve ABD’nin dış politika unsurları içerisinde “terör siyaseti”nin yerini tartışıyor. Chomsky’ye göre ABD, demokrasi söylemi ekseninde oluşturduğu Orta Amerika politikasını, en temelde devlet terörünü desteklemek suretiyle pratiğe aktarmıştır. Söz konusu tavır ona göre ABD dış politikasının vazgeçilmez bir unsurudur. Bu, Franklin D. Roosevelt’in “Dört Özgürlük” doktrininin yanına eklenmesi gereken beşinci ilkedir. ABD’nin güvenlik politikalarının ve uluslararası siyasetinin merkezinde yer alan “beşinci özgürlük”, “soyma, sömürme, hüküm altına alma ve sonuç alabilmek için her türlü güce başvurma özgürlüğü” demektir.
Kitabı okurken “tarihin aktüalitesi” ile bir kez daha karşılaşacaksınız. / Fahrettin Altun

Tavsiye Et