Igor Stravinsky- Sergei Rachmaninov
Güher-Süher Pekinel
Yapım: Deutsche Grammophon, 1984
Pekineller’in Uyumu
Yine bir ikili ve yine mükemmel bir uyum örneği... Üstelik bu kez ‘komşu’ya gitmeye gerek yok. Bu kez söz edeceğim ikili Türk: Pekinel Kardeşler. Tabii ikisi de uluslararası şöhret. Belki dışarıdaki tanınmışlıkları, içeridekinden de fazla.
Yine de müzikle uzaktan yakından ilgilenip de Güher ve Süher Pekinel Kardeşler’i bilmeyen var mıdır bu ülkede acaba? Hakiki bir ilgiden söz ediyorum tabii. Ve sahici bir müzikten de. Üstelik Pekinel Kardeşler’in dünyaca tanınmışlığı, bazı Türk ünlülerindeki gibi hormonlu değil. Kimi siyasi kaygıların veya uluslararası çıkar çevreleriyle kurulmuş yakın ilişkilerin sonucu değil yani. İkisi de bileklerinin hakkıyla (Parmaklarının mı desem?) tırmanmışlar bugün işgal ettikleri makama.
Güher ve Süher Pekinel 1953 İstanbul doğumlu ikiz kardeş. İkisi de piyanist. Tek başlarına yorumları kadar birçok ortak icraları da var. Ve iddialara göre, birbirlerini görmeden çalabilen dünyanın biricik ikilisi.
İstisnai bir eğitim ve sıra dışı bir müzik kariyeri... Herbert von Karajan tarafından keşfedilmek ve Berlin Flarmoni ile çalabilmek... Kısaca söyleyeyim o zaman: Hakkını vererek özetlemesi olanaksız bir başarı!
Ya kırkından sonra caz öğrenmeye sıvanmak...
Tek Beyne Bağlı İki Çift El
İkilinin solo kariyerlerinde birçok başarılı albüm var. Söylemeye gerek var mı? Hepsi de uluslararası çapta ve kıratta. Albümlerine bakarak da en çok Bach’ı sevdiklerini söylemek mümkün. Ardından Brahms ve Saint-Seans gelmekte.
Pekinel Kardeşler yalnızca klasik ustaları seslendirmemişler tabii. Çağdaş sanat müziğine de yer vermişler piyano yorumlarında. Deutsche Grammophon’dan çıkan bu albümleri, çağdaş yorum çalışmalarına bir örnek. Albümde çağdaş sanat müziğinin iki büyük ismi var: Igor Stravinsky ve Sergei Rachmaninov. Evet, ikisi de Rus. İkisi de öncü. Hatta Stravinsky için rock müziğinin büyükbabası desek yanlış olmaz.
Albümde Sergei Rachmaninov’un Fantaisie-tableaux adlı 1 numaralı süiti ile Le Sacre du Printems adlı 2 numaralı süiti yer alıyor. Üçüncü eser ise Igor Stravinsky’nin Le Sacre du Printems adlı piyano süiti. Her üç eserin de iki piyano için bestelendiğini söylemeye gerek yok sanırım. Malûm, ikili ne zaman bir araya gelse, albümdeki bütün yorumların ortak paydası bu zaten.
Sanırım şunu da söylemeye gerek yok: Pekineller’in bu albümündeki yorumları da aynı beyne bağlı iki çift elden çıkma. / Hasanali Yıldırım
Trojan Women
Eleni Karaindrou
Yapım: ECM, 2001
Truvalı Kadınlar
İki Yunanlı... İkisi de sanatçı: Biri yönetmen, öteki müzisyen... İkisi de kendi alanlarında dünyaca şöhret sahibi... Theo Angelopoulos ve Eleni Karaindrou...
Bu ikilinin ortak paydaları bu kadarla sınırlı değil. İkisi de aynı zamanlarda şöhret bulmuş. Çünkü ikili, sanat tarihinde pek sık rastlayamayacağımız bir işbirliğinin ortakları. Birinin görüntü ile yakaladığı estetiğe öbürü sesle karşılık vermekte. Yıllardır bu böyle. Ve bu ikili, uluslararası şöhreti yakalarken asla birbirlerinin elini bırakmamışlar. Ne zaman Theo Angelopoulos kamera arkasına geçse Eleni Karaindrou da piyanosunun başında sabahlar. Mükemmel bir uyumdan söz ediyoruz yani.
Fakat Eleni Karaindrou’nun uluslararası çaptaki her işinde illâ ki Angelopoulos’un imzasının bulunmasına hacet kalmayabiliyor. Buna karşın sayıları sekizi bulan albümlerinin tümünde rastlayacağımız şirket imzası hep aynı: ECM.
ECM’den ve müzik anlayışlarından söz açmıştım önceleri. Hatırlatayım: Başta “klasik olmayan” caz olmak üzere klasik ve çağdaş müzikteki en yaratıcı bestelerin ve icraların birincil adresi...
Karaindrou, bugüne kadar yaptığı albümlerle klasik müzik formlarını Yunan ve Balkan müziği öğeleri ile başarılı bir şekilde birleştirerek kendine has bir üslup ortaya koyabilmiş ve bu yönüyle çağdaş sanat müziği çevrelerinde haklı bir üne kavuşmuş isim.
Bestecinin müziği, lirizm ile duygusallık sarkacında seyreden bir nitelik arz eder.
Sanat ve Kitle
Karaindrou bir sanat müzisyenidir, dedim. Ama şaşırtıcı nokta şu: Kitleye mal olmuş bir çağdaş sanat müzisyeni.
Sanat, çağdaş ve kitle... Olağan şartlarda asla yan yana gelemeyecek bir sacayağı bu. Ama nasıl oluyor da Karaindrou’da bir arada bulunabiliyorlar?
Hani demin Karaindrou’da bir sarkaçtan söz etmiştim ya, duygusallık çizgisinin menfi ve müspet iki ucu niteliğindeki santimantalite ve lirizmden. Açıkçası zaman zaman Karaindrou bu dengeyi santimantalite lehine bozmaya göz yuman bir müzik anlayışında. Dengeyi koruyamadığı için mi, yoksa bile isteye mi, belirsiz... Belli olan şu: Böylelikle Karaindrou adı, sanatseverler ile geniş kitleyi aynı nota şemsiyesi altında buluşturabilmekte.
Eleni Karaindrou’nun Trojan Women adlı albümü, bir film müziği değil, bir oyun müziği. Klasik Yunan Tiyatrosu’nun en klasik örneği Euripides’in aynı adlı oyunu için bestelenmiş müziklerden müteşekkil. Albüm, oyunun Antonis Antypas tarafından sahneye konan versiyonu için bestelenmiş.
Koro bölümleri Antonis Kontogeorgiou tarafından yönetilen eserin prömiyeri 2001 yılında Antik Epidaurus Tiyatrosu’nda gerçekleştirilir. On beş bin kişinin önünde gerçekleşen bu prömiyerin ardından eser Yunanistan’ın çok farklı bölgelerinde tekrar tekrar sahnelenir.
Hem Klasik, Hem Mahalli
Truvalı Kadınlar albümü, Karaindrou’nun bugüne kadar başarılı bir şekilde izlediği müzikal çizginin devamı niteliğinde. Kısa kısa 30 parçadan müteşekkil albüm, Karaindrou’nun daha önce bestelediği film müziklerinden farklı bazı özellikler barındırmakta. İlk olarak bu albümde koroya da yer verilmiş. İkincisi klasik enstrümanların yanı sıra folklorik enstrümanlar da kullanılmış albümde. Hem de harika bir uyumla.
Neler mi bu enstrümanlar? Lavta, ney, ud, santur, kanun, davul ve daire... Evet, tanıdık çalgılar ve tanıdık bir müzik.
Fakat yine de peşin peşin şunun altını çizmek isterim: Truvalı Kadınlar albümü, Karaindrou’nun müziğine giriş için iyi bir seçenek değil. Hatta film müziklerine göre hissedilmesi ve içine girilmesi biraz daha zor kaçabilir. Fakat albüm tabii ki bestecinin alâmeti farikası hüviyetindeki minimal ve atmosferik yapıdan yeterince nasiplenmiş durumda. Üstelik Karaindrou, bu albümünde de özgün biçim anlayışını sürdürmekte, hatta zaman zaman deneysel unsurlara da yer vermekte. Hem de yakaladığı o dünya çapındaki kalabalığın hakkını da gözeterek.
Truvalı Kadınlar albümü, Karaindrou’dan beklediğimiz hemen her şeyi bünyesinde taşıyan bir albüm. Bununla birlikte daha fazlasını bulamayacağımız, diğer bir deyişle, bize yeni şeyler sunmayan, belki de böyle bir dert de gütmeyen bir albüm. Fakat unutmamak gerekir ki Karaindrou’nun müziği, bildiğimiz hâliyle bile bize gereğinden fazlasını söyleyebilecek niteliktedir. Gereğinden ve beklediğimizden fazlasını... / Hasanali Yıldırım
Tavsiye Et