Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Türkiye Siyaset
Kapatma davasına ABD’nin bakışı
Nuh Yılmaz
ABD’DEN Tür­ki­ye’ye na­sıl ba­kıl­dı­ğı, şim­di­ler­de Tür­ki­ye’nin en önem­li ve po­pü­ler ko­nu­la­rın­dan bi­ri ha­li­ne gel­di. Tür­ki­ye-ABD iliş­ki­le­ri uzun sü­re­dir ço­ğun­luk­la NA­TO ek­se­nin­de ve lo­bi çer­çe­ve­sin­de ge­liş­ti­ğin­den, bir­kaç isim dı­şın­da, Tür­ki­ye üze­ri­ne ko­nu­şa­na pek rast­lan­mı­yor, da­ha­sı bu­na ih­ti­yaç da du­yul­mu­yor­du. Oy­sa son yıl­lar­da Tür­ki­ye-ABD iliş­ki­le­ri­nin as­ke­rî sı­nır­la­rın öte­si­ne taş­ma­sı, Tür­ki­ye’de­ki si­ya­si kriz­ler­de ABD’nin ro­lü­nün da­ha faz­la tar­tı­şı­lır ol­ma­sı, ABD’de­ki Türk nü­fu­su­nun hem ço­ğal­ma­sı hem de sos­yo-po­li­tik ni­te­li­ği­nin de­ğiş­me­si ve çe­şit­len­me­si, Was­hing­ton’dan An­ka­ra’ya ko­nu­şan uz­man­la­rın ço­ğal­ma­sı, bu me­se­le­yi hem da­ha faz­la me­rak edi­lir hem de da­ha faz­la tar­tı­şı­lır ha­le ge­tir­di. Bu ko­nu­da bir söz söy­le­me­den ön­ce Tür­ki­ye’nin ABD için na­sıl bir an­lam ifa­de et­ti­ği­ni ha­tır­la­mak ge­re­kir.
Tür­ki­ye, ABD için uzun yıl­lar NA­TO or­ta­ğı ol­ma­nın öte­si­ne ge­çe­me­yen, an­cak böl­ge­sel kriz­ler, dar­be­ler, iş­gal­ler, sa­vaş­lar­la gün­de­me ge­le­bi­len bir ül­key­di. Tür­ki­ye-ABD iliş­ki­le­rin­de ar­tık as­ke­rî bo­yu­tun ya­nın­da kül­tü­rel, eko­no­mik, dip­lo­ma­tik iliş­ki­le­rin de hem ge­liş­ti­ği hem de çe­şit­len­di­ği açık. An­cak tüm bu alan­lar için­de­ki en ağır­lık­lı ko­nu as­ke­rî iliş­ki­ler ol­ma­ya de­vam edi­yor (eko­no­mik iliş­ki­ler­de nis­pi bir can­lan­ma ol­sa da sa­vun­ma sa­na­yi iha­le­le­ri ha­len bü­yük ağır­lık ta­şı­yor). İkin­ci ola­rak Tür­ki­ye’nin, Was­hing­ton’ın gün­de­mi­ne gel­me­si için bir kri­zin par­ça­sı ol­ma­sı ge­rek­ti­ği aşi­kâr. Bu ne­den­le ABD’de se­çim­ler­de baş­kan­lık için ya­rı­şan isim­ler Tür­ki­ye’yi ya da Tür­ki­ye ile il­gi­li bir ola­yı ken­di ba­şı­na ele al­maz­lar. Ya ABD içi oy kav­ga­la­rı söz ko­nu­su ol­du­ğun­da (Er­me­ni Soy­kı­rı­mı Ta­sa­rı­sı) ya böl­ge­sel kriz­ler gün­de­me gel­di­ğin­de (İs­ra­il, Fi­lis­tin, İran’la il­gi­li ge­liş­me­ler) ya da son yıl­lar­da ol­du­ğu gi­bi ABD iç po­li­ti­ka­sı­nın par­ça­sı olan Irak’ın iş­ga­lin­de­ki ge­liş­me­le­re oran­tı­lı ola­rak ele alır­lar (Irak’tan na­sıl çı­kı­lır? Ku­zey Irak’ın ka­de­ri ne ol­ma­lı­dır? vs.).
Aday­lar baş­kan se­çil­dik­le­rin­de Tür­ki­ye ile il­gi­li ta­vır­la­rı­nı böl­ge­sel po­li­ti­ka­lar­da ya­pa­cak­la­rı­na gö­re be­lir­le­ye­cek­ler­dir. Kriz­le­rin şid­de­ti art­tık­ça Tür­ki­ye gün­de­me ge­lir, azal­dık­ça da gö­rüş sa­ha­sın­dan çı­kar. Bu se­bep­le An­ka­ra’nın Was­hing­ton’a is­te­di­ği bir şe­yi yap­tı­ra­bil­me­si için net bir ta­vır ge­liş­tir­me­si ve cid­di­ye­ti­ni gös­ter­me­si ge­re­kir. Son ola­rak, ABD’de Tür­ki­ye ön­ce­den sa­de­ce az sa­yı­da­ki uz­man do­la­yı­mıy­la bi­li­nir, iliş­ki­ler de bir­kaç ku­rum üze­rin­den yü­rür­dü. Bu­gün ise Tür­ki­ye’nin dı­şa açıl­ma hı­zı­nın ve Or­ta­do­ğu’da­ki ağır­lı­ğı­nın art­ma­sıy­la hem uz­man sa­yı­sı ço­ğal­dı hem de ba­zı uz­man­lar Tür­ki­ye’yi de gö­rüş alan­la­rı­na dâ­hil et­mek zo­run­da his­set­ti­ler ken­di­le­ri­ni. Bu da Tür­ki­ye üze­ri­ne ABD’de olu­şan iz­le­nim­le­rin az da ol­sa çe­şit­len­me­si­ni sağ­la­dı. Do­la­yı­sıy­la ar­tık tek bir ABD’den ve tek bir gö­rüş­ten bah­set­mek im­kan­sız.
An­cak hâ­lâ Was­hing­ton adı­na ko­nu­şan ya da Was­hing­ton’ın ne dü­şün­dü­ğü­nü bil­di­ği­ni id­di­a eden birta­kım çev­re­ler tüm bu ses­le­ri ken­di is­te­dik­le­ri tek bir se­se in­dir­ge­mek­te her­han­gi bir be­is gör­mü­yor­lar. Oy­sa du­rum hiç de böy­le de­ğil. Mev­cut çe­şit­li­li­ğe rağ­men Tür­ki­ye’yi şu an­da en çok il­gi­len­di­ren ko­nu, ABD’de­ki ka­rar mer­ci­le­ri­nin kendisine na­sıl bak­tı­ğı. Bu ko­nu­da da te­mel­de Be­yaz Sa­ray, Sa­vun­ma Ba­kan­lı­ğı ya­ni Pen­ta­gon ve Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı öne çı­kar. Pen­ta­gon Tür­ki­ye’ye ba­kı­şın­da as­ke­rî ko­nu­la­rı merkeze alarak uzun va­de­li as­ke­rî or­tak­lık­lar le­hin­de ta­vır ko­yar ve iliş­ki­le­ri de ağır­lık­lı ola­rak as­ker­ler üze­rin­den yürütür. Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ise da­ha li­be­ral­dir: de­mok­ra­si ve in­san hak­la­rı ko­nu­la­rı­nı da­ha faz­la öne çı­ka­ran, dip­lo­ma­tik bir dil tut­tur­ma­ya ça­lı­şan, en­te­lek­tü­el­le­rin, ga­ze­te­ci­le­rin, işa­dam­la­rı­nın gö­rüş­le­ri­ni din­le­me­ye da­ha yat­kın, da­ha mu­te­dil ve si­vil­le­re ağır­lık ve­ren bir ta­vır­la Tür­ki­ye’yi de­ğer­len­di­rir. Be­yaz Sa­ray ise bu gö­rüş­le­ri din­ler ve prag­ma­tik bir yak­la­şım­la iki ku­rum ara­sın­da den­ge kur­ma­ya ça­lı­şır. ABD’nin o an­ki çı­ka­rı ne­yi ge­rek­ti­ri­yor­sa ona gö­re ta­vır alır. El­bet­te Be­yaz Sa­ray’ın tav­rı, ka­tıl­ma­sa­lar da tüm di­ğer gö­rüş­le­rin üze­rin­de­dir.
Bu çer­çe­ve­yi de koy­duk­tan son­ra, Ame­ri­kan dı­şiş­le­ri­nin AK Par­ti’nin ka­pa­tıl­ma da­va­sın­da­ki tav­rı­na da­ha ya­kın­dan ba­ka­bi­li­riz. ABD’nin Tür­ki­ye’de hü­kü­met ile as­ker ara­sın­da se­çim yap­mak gi­bi bir tav­rı ya da ter­ci­hi yok. Şah­si dü­şün­ce­le­rin­de ken­di­le­ri­ni si­vil­le­re ya­kın gör­se­ler de, bu­lun­duk­la­rı ku­rum­da her­han­gi bir ta­ra­fı har­ca­ma lüks­le­ri ol­ma­dı­ğı­nı bi­lir ve ona gö­re dav­ra­nır­lar. Ni­tekim 27 Ni­san Muh­tı­ra­sı’ndan son­ra sa­ba­hın er­ken sa­at­le­rin­de ilk tep­ki­le­ri­ni de­mok­ra­si­den ya­na ko­yan dı­şiş­le­ri men­sup­la­rı, gün için­de ta­vır de­ğiş­ti­re­rek Tür­ki­ye’de­ki la­ik de­mok­ra­si­yi des­tek­le­dik­le­ri ya da ta­raf tut­ma­dık­la­rı gi­bi bir nok­ta­ya gel­miş­ler­di. Son­ra­sın­da Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı Con­do­le­ez­za Ri­ce da me­se­le­ye doğ­ru­dan mü­da­ha­le ede­rek bu ka­ça­mak tav­rı güç­len­dir­miş­ti. An­cak bu de­ği­şik­lik­ler Tür­ki­ye’de kim­se­yi ik­na et­me­di ve bü­tün ta­raf­lar ken­di­ni ih­mal edil­miş his­set­ti. Bi­raz da bu mo­ral pat­ro­naj et­ki­si­nin ağır­lı­ğıy­la dı­şiş­le­ri ar­tık Tür­ki­ye ile il­gi­li ko­nu­lar­da müm­kün mer­te­be or­ta­la­ma bir ta­vır tut­tu­rup kim­se­yi kız­dır­ma­dan işi­ni yü­rüt­me­ye ça­lı­şı­yor. 22 Tem­muz se­çim­le­rin­den son­ra, %47’nin ezi­ci et­ki­siy­le ib­re­yi bi­raz da­ha si­vil yö­ne­ti­me çe­vi­ren dı­şiş­le­ri, ka­pat­ma da­va­sı­nın ar­dın­dan yi­ne 22 Tem­muz ön­ce­sin­de­ki or­ta­la­ma tav­rı­na ge­ri dön­dü.
Geçen ay bir Türk ku­ru­lu­şu­nun ye­me­ğin­de ko­nu­şan Ri­ce’ın, ka­pat­ma da­va­sıy­la il­gi­li ola­rak yap­tı­ğı açık­la­ma­nın kim­se­yi tat­min et­me­me­si de bu­nun­la il­gi­li. Ne ka­pat­ma le­hi­ne ne de aley­hi­ne yo­rum­lan­ma­sı müm­kün ol­ma­yan bu açık­la­ma­da da­ha zi­ya­de “Be­ni bu işe ka­rış­tır­ma­yın” tav­rı his­se­di­li­yor­du. Bu­na kar­şın li­be­ral çev­re­ler­de AK Par­ti’nin ken­di­si­ni mağ­dur his­set­me­si ne­de­niy­le Ri­ce’ın da­ha net ta­vır koy­ma­sı ge­rek­ti­ği yö­nün­de yo­rum­lar ya­pıl­dı. Fa­kat yar­gı dar­be­si di­ye ad­lan­dı­rıl­sa da, bi­lin­dik bir dar­be te­şeb­bü­sü ya da muh­tı­ra­nın söz ko­nu­su ol­ma­dı­ğı bu du­rum­da Ame­ri­kan dı­şiş­le­ri­nin ko­nuş­ma­sı ol­duk­ça zor. Ri­ce da bek­le­ne­ni yap­tı, “Seç­me­nin se­si du­yul­sun!” di­ye­rek tav­rı­nı do­lay­lı şe­kil­de or­ta­ya koy­du, dip­lo­ma­tik bir bi­çim­de yar­gı ile halk ira­de­si ara­sın­da ol­ma­sı ge­re­ken so­yut iliş­ki­ye dik­kat çek­mek­le ye­tin­di.
Ame­ri­kan dı­şiş­le­ri­nin şim­di­lik bu ko­nu­da fark­lı bir ta­vır ge­liş­tir­me­si bek­len­me­me­li. Ne­ti­ce­de ABD hem Af­ga­nis­tan’da hem de Irak’ta ih­ti­yaç du­ya­ca­ğı Tür­ki­ye’de­ki as­ke­rî çev­re­le­ri küs­tür­mek is­te­mez. Yu­ka­rı­da­ki “kriz il­ke­si” uya­rın­ca da ka­pat­ma da­va­sın­da cid­di bir ta­vır de­ği­şik­li­ği, an­cak ka­pat­ma­nın ger­çek­leş­me­si ya­ni Tür­ki­ye’nin kriz ha­li­ne gel­me­si du­ru­mun­da ya­şa­na­bi­lir. Bu ko­nu­da ABD’li dip­lo­mat­la­rın özel soh­bet­ler­de­ki tav­rı ile ku­rum ola­rak Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı’nın tav­rı­nı bir­bi­ri­ne ka­rış­tır­ma­mak ge­re­kir. ABD Or­ta­do­ğu’da ve dün­ya­nın bir­çok ye­rin­de çe­şit­li ne­den­ler­le de­mok­ra­tik, li­be­ral yö­ne­tim­le­ri ter­cih eder. An­cak bu ter­cih her za­man “ABD’nin çı­kar­la­rı”ndan son­ra ge­lir.

Paylaş Tavsiye Et