Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (October 2005) > Dosya > Atina-Lefkoşa kıskacında Ankara
Dosya
Atina-Lefkoşa kıskacında Ankara
Muzaffer Şenel
YU­NA­NİS­TAN ve Gü­ney Kıb­rıs’ın, Tür­ki­ye’nin Av­ru­pa Bir­li­ği ile iliş­ki­le­ri­ne ve tam üye­li­ği­ne ba­kı­şı­nı şe­kil­len­di­ren baş­lı­ca un­sur­lar ta­ri­hî, fel­se­fî, stra­te­jik ve psi­ko-sos­yo­lo­jik ola­rak sı­nıf­lan­dı­rı­la­bi­lir. Bü­tün bun­lar bir­bi­rin­den ba­ğım­sız de­ğil, bir­bi­riy­le ör­tü­şen un­sur­lar­dır. AB bağ­la­mın­da Türk-Yu­nan iliş­ki­le­ri da­ha çok stra­te­jik bir ze­min­de tar­tı­şıl­mak­ta­dır. Oy­sa­ki bu si­ya­sî/stra­te­jik ze­mi­ni be­lir­le­yen te­mel pa­ra­met­re­ler ta­ri­hî ve fel­se­fî ar­ka pla­nın üret­ti­ği psi­ko-sos­yo­lo­jik düz­lem­de şe­kil­len­mek­te­dir. İki fark­lı ka­dim me­de­ni­ye­tin ça­ğı­mız­da­ki mi­ras­çı­la­rı ola­rak Tür­ki­ye ve Yu­na­nis­tan ara­sın­da­ki iliş­ki­ler, bu iki me­de­ni­yet ara­sın­da ya­şa­nan ge­ri­lim­ler­den/olay­lar­dan et­ki­len­mek­te­dir.
Na­sıl ki Tür­ki­ye ale­la­de bir Müs­lü­man ül­ke de­ğil­se, Yu­na­nis­tan da ale­la­de bir Ba­tı ül­ke­si de­ğil­dir. Ati­na, bir “Me­de­ni­yet Pro­je­si” ola­rak te­ma­yüz eden AB’nin ana da­ya­na­ğı, Ba­tı dü­şün­ce­si­nin do­ğum ye­ri­dir. 19. yüz­yıl­da ya­şa­mış İn­gi­liz şa­ir Lord Byron, Os­man­lı­la­ra kar­şı tüm Av­ru­pa’yı yar­dı­ma ça­ğı­rır­ken, Yu­na­nis­tan’a yar­dım et­me­nin Av­ru­pa­lı­lar için ta­rih­sel bir borç ol­du­ğu­nu be­lir­ti­yor­du. Bu­gün de ay­nı zih­ni­yet fark­lı araç­lar­la pra­ti­ğe yan­sı­yor.
Tür­ki­ye-AB iliş­ki­le­ri­nin ta­rih­çe­si bir an­lam­da Yu­na­nis­tan-AB iliş­ki­le­ri­ne gö­re şe­kil­len­miş­tir. Yu­na­nis­tan'ın o za­man­ki adıy­la AET’ye 15 Tem­muz 1959’da­ki res­men baş­vu­ru­su­nun he­men ar­dın­dan, za­ma­nın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı Fa­tin Rüş­tü Zor­lu, "Yu­na­nis­tan ken­di­si­ni boş ha­vu­za atar­sa, hiç dü­şün­me­yip siz de at­la­yın” de­miş­ti. Bu ifa­de­de ken­di­ni bu­lan, Yu­na­nis­tan’a gö­re Av­ru­pa ile iliş­ki­le­rin çer­çe­ve­si­ni be­lir­le­me stra­te­ji­si so­nu­cun­da, Tür­ki­ye de 31 Tem­muz 1959’da AET’ye baş­vur­du. 1981’de Bir­li­ğe tam üye olun­ca­ya ka­dar be­lir­li bir den­ge­de sey­re­den Tür­ki­ye-Yu­na­nis­tan ile Tür­ki­ye-AB iliş­ki­le­ri, üye­lik son­ra­sın­da Yu­na­nis­tan le­hi­ne de­ğiş­miş­tir. Yu­na­nis­tan’ın tam üye­li­ği­nin ka­bu­lü sı­ra­sın­da AB, Tür­ki­ye’ye “Yu­na­nis­tan’ın Av­ru­pa Bir­li­ği’ne tam üye ol­ma­sı, Av­ru­pa Bir­li­ği-Tür­ki­ye iliş­ki­le­ri­ni et­ki­le­me­ye­cek­tir” ta­ah­hü­dün­de bu­lun­ma­sı­na rağ­men, Yu­na­nis­tan her saf­ha­da iliş­ki­le­ri blo­ke et­me po­li­ti­ka­sı güt­müş­tür.
Si­ya­sî ge­rek­çe­ler­le Bir­li­ğe alı­nan Ati­na, AB’ye pek çok si­ya­sî so­run çı­kar­dı. Özel­lik­le Tür­ki­ye’nin her gün­de­me ge­li­şin­de, Yu­nan ta­ra­fı­nın Kıb­rıs’ı ve­to ko­zu ola­rak ile­ri sür­me­si, Brük­sel’i za­man za­man zor du­rum­da bı­rak­tı. Gü­ney Kıb­rıs Rum Yö­ne­ti­mi’nin (GKRY) üye ol­ma sü­re­cin­de “ya Gü­ney Kıb­rıs Rum Yö­ne­ti­mi üye olur ya da kim­se üye ola­maz” po­li­ti­ka­sı, Bir­lik içi den­ge­le­rin sar­sıl­ma­sı­na ne­den ol­du.
Tür­ki­ye, 1 Ma­yıs 2004’te, GKRY-’nin Bir­li­ğe ka­tı­lı­mı son­ra­sı iki ve­to ile uğ­raş­mak du­ru­mun­da­dır. AB için­de hiç­bir ül­ke, Tür­ki­ye­siz­li­ğin ma­li­ye­ti­ni üst­le­ne­bi­le­cek güç­te de­ğil. Bu du­rum Yu­na­nis­tan ve GKRY’nin bir ta­raf­tan eli­ni za­yıf­la­tır­ken; di­ğer ta­raf­tan sü­re­cin uza­ma­sı­na yol aça­rak, bu iki­li­ye ye­ni ma­nev­ra alan­la­rı aç­mak­ta­dır. AB için­de­ki Tür­ki­ye kar­şıt­la­rı da, Kıb­rıs so­ru­nu­nu ba­ha­ne ede­rek Tür­ki­ye’nin üye­li­ği­ni ge­cik­tir­me­ye ça­lış­mak­ta­dır­lar.
 
“Kü­çük Ül­ke-Bü­yük Ül­ke Sen­dro­mu”
Ge­rek kü­re­sel an­lam­da, ge­rek­se Av­ru­pa bağ­la­mın­da Türk-Yu­nan iliş­ki­le­ri­nin sey­ri, kar­şı­lık­lı ola­rak “kü­çük ül­ke-bü­yük ül­ke sen­dro­mu” için­de şe­kil­len­miş­tir. Ba­tı me­de­ni­ye­ti­nin be­şi­ği ol­ma id­di­ası­nı dip­lo­ma­tik bir ko­za dö­nüş­tü­ren Ati­na, An­ka­ra’da if­lah ol­maz bir “Av­ru­pa Sen­dro­mu” ol­du­ğu­nun far­kın­da. Tür­ki­ye­siz­li­ğin Bir­li­ğe ma­li­ye­ti­ni he­sap­la­mak­ta zor­la­nan AB’nin Tür­ki­ye’ye ko­lay­ca “ha­yır” di­ye­me­ye­ce­ği­nin de far­kın­da olan Ati­na, tam üye­lik yo­lun­da An­ka­ra’ya ve­re­ce­ği des­te­ğin şart­la­ra bağ­lı ol­du­ğu­nu de­fa­lar­ca di­le ge­tir­miş­tir. Bu şart­la­rı tam üye­lik ger­çek­leş­ti­ğin­de el­de ede­me­ye­ce­ği­ni bi­len Ati­na, so­nuç­tan zi­ya­de sü­re­ce odak­lan­mak­ta ve sü­reç­te el­de et­ti­ği ka­za­nım­lar­la so­nu­cun et­ki­si­ni nöt­ra­li­ze et­me­ye ça­lış­mak­ta­dır.
1981’den bu­gü­ne de­ğin Yu­na­nis­tan, söy­lem dü­ze­yin­de Tür­ki­ye’nin Av­ru­pa ile bü­tün­leş­me­si­nin ken­di­le­ri için de önem­li ol­du­ğu­nu be­lir­tir­ken; bu yön­de so­mut adım­lar at­ma ko­nu­sun­da is­tek­siz dav­ran­dı. Bü­tün­leş­me­yi sağ­la­ya­cak eko­no­mik araç­la­rın kı­sıt­lan­ma­sı yö­nün­de kul­lan­dı­ğı ve­to­lar ise, AB ka­rar al­ma me­ka­niz­ma­sı için­de hâ­lâ aşı­la­bil­miş de­ğil. Güm­rük Bir­li­ği an­laş­ma­sı çer­çe­ve­sin­de Tür­ki­ye’ye ya­pıl­ma­sı ge­re­ken AB yar­dım­la­rı­nı dü­zen­le­yen pro­to­kol­ler, Yu­na­nis­tan’ın ve­to­su ne­de­niy­le 1981’den be­ri ha­ya­ta ge­çi­ri­le­me­mek­te­dir. AB’ye tam üye ol­du­ğun­da Ati­na’nın ilk al­dı­ğı ka­rar­lar­dan bi­ri, Tür­ki­ye-AET ara­sın­da­ki Güm­rük Bir­li­ği’nin IV. Ma­li Pro­to­ko­lü’nü ve­to et­mek ol­muş­tur.
An­ka­ra’da­ki si­ya­sî eli­tin AB’ye tam üye­lik ko­nu­sun­da­ki kır­mı­zı çiz­gi­le­ri­nin muğ­lak ol­du­ğu­nu dü­şü­nen Ati­na, her adı­mı­nı kon­trol­lü at­ma­ya dik­kat et­mek­te­dir. Söy­lem­le­rin­de Tür­ki­ye’nin tam üye­li­ği­ni des­tek­le­di­ği­ni her fır­sat­ta di­le ge­ti­ren Ati­na, kar­şı­lı­ğın­da ve­to kar­tı­nı De­mok­les’in kı­lı­cı gi­bi An­ka­ra’nın te­pe­sin­de tut­mak­ta­dır. Ör­ne­ğin, Güm­rük Bir­li­ği ka­ra­rı­nın alı­na­ca­ğı­nın an­la­şıl­dı­ğı Ara­lık 1994’ten son­ra Ati­na, ve­to kar­tı­nı kul­la­na­rak, GKRY’nin tüm Kıb­rıs adı­na AB ile gö­rüş­me­le­re baş­la­ma­sı­nı An­ka­ra’ya ka­bul et­tir­di.
Tür­ki­ye ile ya­şa­dı­ğı so­run­la­rı AB’leş­ti­re­rek çöz­me is­te­ğin­de olan Ati­na, böy­le­ce Tür­ki­ye kar­şı­sın­da­ki ha­re­ket ala­nı­nı ge­niş­let­me eği­li­min­de­dir. Bu ne­den­le 1999 Hel­sin­ki Zir­ve­si’nde Tür­ki­ye’den, Yu­na­nis­tan’ın ta­le­bi doğ­rul­tu­sun­da, bu ül­ke ile ara­sın­da­ki, Kıb­rıs dahil, tüm so­run­la­rı 2004 so­nu­na ka­dar çöz­me­si is­ten­miş­ti. Ak­si tak­dir­de, yi­ne Yu­na­nis­tan’ın is­te­ğiy­le, Ulus­la­ra­ra­sı La­hey Ada­let Di­va­nı’na gö­tü­rü­le­cek­ti. Bu­ra­dan da gö­rü­le­ce­ği üze­re Ati­na, Kıb­rıs so­ru­nu­nu BM ze­mi­nin­den AB ze­mi­ni­ne kay­dır­ma eği­li­min­de­dir.
Bu­gün Yu­na­nis­tan, La­hey’e ta­şı­ma­yı plan­la­dı­ğı kı­ta sa­han­lı­ğı, ka­ra­su­la­rı, FIR hat­tı ve Ege De­ni­zi’nde­ki ka­ya­cık­lar­la il­gi­li so­run­la­rı, 2002’den be­ri dü­zen­li ara­lık­lar­la ya­pı­lan “Âkil Adam­lar” top­lan­tı­la­rın­da gün­de­me ge­ti­re­me­mek­te­dir. Tür­ki­ye’de ya­şa­yan Rum dahil di­ğer tüm azın­lık­la­rın ha­mi­si ar­tık Ati­na de­ğil, Brük­sel ol­muş­tur. Fe­ner Rum Pat­rik­ha­ne­si ve Hey­be­lia­da Ruh­ban Oku­lu ile il­gi­li me­se­le­ler­de AB’nin ken­di­ni mu­ha­tap ola­rak gör­me­ye baş­la­ma­sı, Ati­na’nın Türk-Yu­nan so­run­la­rı­nı na­sıl AB’leş­tir­di­ği­ne en iyi ör­nek­tir.
 
3 Ekim’de Yu­nan ve Rum­la­rın Tu­tu­mu
3 Ekim yak­laş­tık­ça Ati­na ve Lef­ko­şa’nın Tür­ki­ye kar­şıt­lı­ğı gün yü­zü­ne çık­mak­ta­dır. Fa­kat şu da bir ger­çek­tir ki, 24 Ni­san re­fe­ran­du­mun­da An­nan Pla­nı’na “ha­yır” di­yen Rum­lar, ge­rek mo­ral ge­rek­se hu­kuk­sal ze­mi­nin ayak­la­rı­nın al­tın­dan kay­ma­sı­na en­gel ola­ma­dı­lar. Kri­tik za­man­lar­da yan­lış ka­rar­lar alan Rum Yö­ne­ti­mi, şim­di­ler­de bun­la­rın fa­tu­ra­sı­nı AB üze­rin­den Tür­ki­ye’ye çı­kar­ma pe­şin­de. So­ru­nu BM ze­mi­nin­den AB ze­mi­ni­ne kay­dır­ma ça­ba­la­rı­nın, son ya­yın­la­nan kar­şı dek­la­ras­yon­da da yer bul­ma­mış ol­ma­sı Lef­ko­şa’nın içi­ne düş­tü­ğü çık­ma­zı gös­ter­mek­te­dir. Dek­la­ras­yo­nun so­nu­cu ise, mü­za­ke­re baş­lık­la­rı­nın açı­lıp ka­pan­ma­sın­da ve­to hak­kı bu­lu­nan Lef­ko­şa ve Ati­na’nın, bun­dan son­ra­ki sü­reç­te mü­za­ke­re dö­ne­mi­ne yo­ğun­la­şa­rak, An­ka­ra’dan ta­viz ko­par­ma­yı plan­la­dık­la­rı­na işa­ret et­mek­te­dir.

Paylaş Tavsiye Et