Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (May 2004) > Dünya Siyaset > Bana bir masal anlat başkan, içinde 11 Eylül olmasın!
Dünya Siyaset
Bana bir masal anlat başkan, içinde 11 Eylül olmasın!
Ebru Afat
KASIM ayında yapılacak seçimlerde Demokrat aday John Kerry ile yarışacak olan ABD’nin Cumhuriyetçi Başkanı George Bush, tüm dünyayı sarsıcı bir şaşkınlığa uğratan 11 Eylül saldırılarının ABD’ye açtığı hareket alanını, küresel imparatorluk kurma projelerini hayata geçirmek için kullanmakta sakınca görmedi. 11 Eylül 2001 sabahı İkiz Kuleler ile Pentagon binasına düzenlenen intihar saldırılarının Amerikan halkında yol açtığı travmayı, hâkim medyanın manipülatif yayınlarının da yardımıyla Irak Savaşı’na yönelik kitlesel bir desteğe çevirmekte zorlanmadı. Ancak Bush ve ekibi şu sıralar oldukça zor günler geçiriyor. 11 Eylül saldırılarını araştırmak için 2002 yılının sonunda kurulan bağımsız komisyonun önünde tanıklık yapan hükümet üyeleri, komisyonun 10 kişilik jüri heyetinin sorularını cevaplamakta zorlanıyor.
11 Eylül komisyonu, şimdiye kadar aralarında Clinton ekibinden isimlerin de bulunduğu çok sayıda bakan ve bürokratı sorguladı. Bir kısmı kamuoyuna açık yapılan bu sorgulamaların en çok ses getirenleri, hiç şüphesiz, Bush’un eski karşı-terörizm şefi Richard Clarke ile Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice’ın tanık sandalyesine oturdukları oturumlardı. 30 yıldır ABD’nin terörizm politikasının şekillenmesine yardım eden ve Clinton döneminde terörizmle mücadeledeki en üst makama getirilen Clarke, Bush döneminde de Beyaz Saray’da kalmış ancak görev derecesi düşürülmüştü. Ocak 2003’te görevinden istifa eden Clarke, Against All Enemies (Bütün Düşmanlara Karşı) ismini taşıyan bir kitap yazarak 11 Eylül tartışmalarının yeniden gündemin üst sıralarına taşınmasını sağladı.
22 Mart’ta piyasaya çıkan kitabında, “Bush’un 11 Eylül öncesinde, tekrarlanan uyarılara rağmen El-Kaide tehdidine karşı harekete geçmekte başarısız olduğunu” yazan Clarke, Bush’un 12 Eylül akşamı, saldırılar ile Saddam Hüseyin arasında bir bağlantı olup olmadığının bulunmasını emrettiğini iddia ediyordu. 21 Mart’ta CBS kanalında yayınlanan “60 Dakika” isimli programda, “kendisinin 24 Ocak 2001’de El-Kaide tehdidiyle ilgili hükümet düzeyinde acilen bir toplantı yapılmasını talep ettiğini, bunun ancak 4 Eylül 2001’de gerçekleştiğini söyledi. CIA’in 11 Eylül’e kadar Bush’u, dünyanın herhangi bir yerindeki Amerikan hedeflerine yönelik bir El-Kaide saldırısına karşı sürekli uyardığını ama bunun çok fazla dikkate alınmadığını söyleyen Clarke’a göre, 11 Eylül’den sonra Usame bin Ladin ve El-Kaide üzerinde odaklanması gereken askerî müdahale şaşırtıcı bir şekilde El-Kaide ile hiçbir bağlantısı olmayan Irak’a kaymıştı. Bunda en büyük pay sahibi olanlar da, Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ile yardımcısı Paul Wolfowitz’di. Clarke, Bush hükümetine yönelik suçlamalarını 24 Mart’ta tanıklık yaptığı 11 Eylül Komisyonu önünde de sürdürdü. El-Kaide üzerinde mesai harcamalarına rağmen CIA ve FBI da Clarke’ın eleştirilerinden nasibini aldı. CIA terörist şebekelere, özellikle de El-Kaide’ye nüfuz edecek uygun insan kaynağından, FBI ise 11 Eylül saldırılarından önce iç istihbarat analiz kapasitesinden yoksundu.
Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak “11 Eylül saldırıları önlenebilir miydi?” sorusunun muhataplarından olan Condoleezza Rice, 22 Mart’ta Washington Post’ta yayımlanan makalesinde, hükümetin El-Kaide tehdidini çok ciddiye aldığını söyleyerek ellerinden geleni yaptıklarını anlattı. Rice’ın yazdıklarına göre, Bush hükümeti 11 Eylül’den önce Özbekistan hükümetine terörle mücadelesinde destek vererek ve Afganistan’da Taliban’a karşı Kuzey İttifakı’nı destekleyerek dışarıda gerekli tedbirleri almıştı. İçeride de, ABD hapishanelerindeki teröristleri serbest bıraktırmak için düzenleneceği tahmin edilen uçak kaçırma eylemine karşı FBI ve havaalanları alarma geçirilmişti. Ancak hükümet, esas olarak denizaşırı Amerikan hedeflerine saldırı düzenlenmesi beklentisi içindeydi; zira CIA’den gelen bilgiler bu noktada yoğunlaşıyordu. Rice, Bush’un yoğun baskılar sonunda nihayet izin vermesi üzerine 8 Nisan’da 11 Eylül Komisyonu’nun sorularını cevapladı. Üç saat süren ve birçok TV kanalı tarafından naklen yayınlanan tanıklığında, 11 Eylül’den önce terörizme karşı dikkatsiz olduğu suçlamasına karşı Bush’u var gücüyle savundu. Ancak iddiaları boşa çıkaramadı. Bush’un “sinekleri ezmekten” yorulduğu ve Usame bin Ladin’le gerçek bir savaş yapmak istediğini ifade etmesi üzerine, komisyon üyelerinden eski Demokrat Senatör Bob Kerrey’in “El-Kaide konusunda başkanın 11 Eylül’den önce nerede bir sinek ezdiğine bir örnek verebilir misiniz?” sorusu karşısında afalladı. Rice, CIA’in Bush’a 6 Ağustos 2001’de yani 11 Eylül saldırılarından beş hafta önce sunduğu, “Bin Ladin ABD’yi Vurmaya Karar Verdi” başlıklı brifing ile ilgili sorular karşısında iyice köşeye sıkıştı. Söz konusu belgede; terörü destekleyen bir şebekenin varlığına yönelik işaretler, uçak kaçırma hazırlıklarının belirtileri ve patlayıcıların kullanıldığı dahilî saldırı planları da olmak üzere El-Kaide’nin ABD içinde sürmekte olan eylemlerine yönelik bilgiler yer alıyordu. Ancak Rice, bu bilgilerin meydana gelecek bir olayın uyarısı değil, tarihsel bir bilgi olduğunda ısrar etti.
Beyaz Saray 10 Nisan’da, Rice’ın tanıklığı sırasında tartışılan on bir buçuk sayfalık bu istihbarat raporunun iki sayfasının gizliliğini kaldırıp yayımladı. Bush, brifingle ilgili olarak gazetecilerin sorduğu sorulara, burada Amerika’ya yönelik bir saldırıya ilişkin hiçbir şey olmadığı(!) şeklinde cevap verdi. Bush’a göre tam yer ve zaman belirten bir istihbarat bilgisi almamışlardı. Zaten böyle bir bilgisi olsaydı, bunu önlemek için her şeyi yapardı.
11 Eylül Komisyonu, CIA Başkanı George Tenet ile FBI Başkanı Robert Mueller’ın aralarında bulunduğu üst düzey istihbarat yetkililerini sorguladığı 14 Nisan’da yayımladığı raporunda, devlet kurumları içinde terör konusunda en çok çaba gösteren kurum olmasına rağmen CIA’in başarısız olduğunu belirtti. Rapora göre, 1995’ten itibaren aşırı İslamcıların ABD topraklarında bir saldırı düzenleyebileceği uyarısında bulunan CIA, 1999’a kadar El-Kaide’yi resmen terörist bir örgüt olarak tanımamıştı. Raporda, ABD hükümeti 11 Eylül saldırılarının planlayıcılarından biri olarak idam istemiyle yargıladığı Fas asıllı Fransız vatandaşı Zekeriya Musavi’nin Ağustos 2001’de tutuklandığını ilan etmiş olsaydı, saldırıların muhtemelen erteleneceği ve bunun da CIA ile FBI’ya saldırıları ortaya çıkarmak için zaman kazandırabileceği de ifade ediliyordu.
Komisyon üyesi Bob Kerrey 11 Nisan’da New York Times’ta yayımlanan makalesinde, araştırmalarının iki noktayı açıkça ortaya koyduğunu yazıyor ve hükümeti uyarıyordu: “Birincisi, 11 Eylül engellenebilirdi ve ikincisi de terörizme karşı izlediğimiz mevcut stratejimiz derinlemesine hatalıdır. Özellikle, Irak’taki askerî ve siyasî taktiklerimiz orada iç savaş şartları yaratıyor ve El-Kaide’ye, ABD’ye cihat ilan edecek genç insanları devşirmesi için güçlü bir mantıksal dayanak veriyor”. Umarız Kerrey’in uyarıları, Irak’ta gün geçtikçe bataklığın içine çekilen Washington’un da dikkatini çeker.

Paylaş Tavsiye Et