Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (September 2006) > Dünya Siyaset > Kim bu Hizbullah?
Dünya Siyaset
Kim bu Hizbullah?
Hakkı Uygur
GEÇ­Tİ­Ğİ­MİZ aya dam­ga­sı­nı vu­ran en önem­li olay hiç şüp­he­siz İs­ra­il ve Hiz­bul­lah ara­sın­da ya­şa­nan ve otuz üç gün bo­yun­ca de­vam eden ça­tış­ma­lar­dı. Arap or­du­la­rı kar­şı­sın­da ko­lay za­fer­le­re alı­şan İs­ra­il or­du­su bu sa­vaş­ta ağır ka­yıp­lar ve­re­rek ba­şa­rı­sız ol­du­ğu­nu iti­raf et­ti. Böy­le­ce göz­ler bir an­da Hiz­bul­lah’a ve onun genç li­de­ri­ne çev­ril­di. Kim­di Hiz­bul­lah ve ba­zı­la­rı­na gö­re bek­len­me­dik bu ba­şa­rı­sı­nın ar­dın­da ya­tan et­ken­ler ne­ler­di?
Lüb­nan’da­ki Şii var­lı­ğı bu mez­he­bin ta­ri­hi ka­dar es­ki ol­mak­la bir­lik­te özel­lik­le Ce­bel Âmil böl­ge­sin­de ya­şa­yan Lüb­nan Şi­i­le­ri ta­rih bo­yun­ca si­ya­si bir güç ha­li­ne ge­le­me­miş­ler ve dış dün­yay­la faz­la bir iliş­ki­de bu­lun­ma­ma­yı ter­cih et­miş­ler­dir. An­cak da­ha son­ra Sa­fe­vi­ler’in res­mî Şi­i­leş­tir­me po­li­ti­ka­la­rı için yar­dım is­te­di­ği Şii âlim­le­rin bir­ço­ğu Kör­fez Şi­i­le­ri gi­bi bu çağ­rı­ya olum­lu ce­vap ver­miş ve Ke­re­ki gi­bi isim­ler İran’ın Şi­i­leş­ti­ril­me­sin­de ve İran-Lüb­nan iliş­ki­le­ri­nin ye­ni bir saf­ha­ya gir­me­sin­de önem­li rol oy­na­mış­lar­dır.
Mo­dern dö­nem­de Lüb­nan Şi­i­le­ri­nin si­ya­si sah­ne­ye çık­ma­sı da İran’da­ki ge­liş­me­ler­den ba­ğım­sız ol­ma­mış­tır. As­len Lüb­nan­lı ol­mak­la bir­lik­te Kum’da do­ğan ve ora­da­ki med­re­se eği­ti­mi­nin ya­nı sı­ra Tah­ran Üni­ver­si­te­si Hu­kuk Fa­kül­te­si me­zu­nu olan Mu­sa Sadr’ın 1960’lar­da Kum ve Ne­cef ule­ma­sı­nın tem­sil­ci­si ola­rak Lüb­nan’a git­me­si, Lüb­nan ya­kın ta­ri­hi­nin en önem­li olay­la­rın­dan bi­ri­si ola­rak ka­bul edi­le­bi­lir. Aye­tul­lah Sey­yid Sad­red­din Sadr’ın oğ­lu olan ‘İmam’ Mu­sa Sadr, Lüb­nan’da tam bir kur­ta­rı­cı ola­rak kar­şı­lan­mış, ka­riz­ma­tik ve en­te­lek­tü­el ki­şi­li­ği ile o za­ma­na ka­dar ül­ke­nin mer­ke­zi ve ku­zey kı­sım­la­rı­na oran­la cid­di bir ge­ri kal­mış­lık ve se­fa­let için­de bu­lu­nan gü­ney hal­kı­na umut aşı­la­ma­yı ba­şar­mış­tı. Bun­da Sadr’ın Lüb­nan’da­ki Hı­ris­ti­yan­lar­la sa­mi­mi iliş­ki­ler kur­mak ve ki­li­se­ler­de bü­yük yan­kı­lar uyan­dı­ran ko­nuş­ma­lar yap­mak gi­bi alı­şı­la­gel­miş din adam­la­rın­dan fark­lı ta­vır­lar gös­ter­me­si­nin de pa­yı bu­lun­mak­ta­dır. Sadr’ın kur­du­ğu Mah­rum­lar Ha­re­ke­ti ve bu ha­re­ke­tin as­ke­rî ka­na­dı Emel, kı­sa sü­re­de o za­ma­na dek dü­zen­li bir or­ga­ni­zas­yo­na sa­hip ol­ma­yan Şi­i­le­rin ana teş­ki­la­tı ha­li­ne gel­di ve Sov­yet­ler Bir­li­ği’nden İran Şa­hı’na ka­dar bir­çok­la­rı­nın bu teş­ki­lat­la ya­kın iliş­ki­ler kur­ma­ya ça­lış­ma­la­rı­na yol aç­tı.
1978’de Lib­ya’day­ken kay­bo­lan ve bu ne­den­le Ka­yıp İmam ola­rak ad­lan­dı­rı­lan Mu­sa Sadr’dan son­ra Lüb­nan’da­ki Şii ha­re­ke­ti, ge­rek İran Dev­ri­mi ge­rek­se de İs­ra­il’in 1982’de Lüb­nan’ı iş­gal et­me­si gi­bi et­ken­ler­den ötü­rü fark­lı bo­yut­lar ka­zan­dı. Emel için­de de Dr. Mus­ta­fa Çam­ran gi­bi önem­li İran­lı isim­ler yer al­mak­la bir­lik­te iş­ga­lin ar­dın­dan doğ­ru­dan İran­lı ‘Dev­rim Mu­ha­fız­la­rı’nın Su­ri­ye ve Lüb­nan’a git­me­si ye­ni bir ha­re­ke­tin doğ­du­ğu­nu gös­te­ri­yor­du. Eş za­man­lı ola­rak Ame­ri­kan ve Fran­sız güç­le­ri­ne yö­ne­lik sal­dı­rı­la­rın ar­dın­dan iki ül­ke de Lüb­nan’da­ki as­ke­ri var­lık­la­rı­nı ge­ri çek­mek zo­run­da kal­mış ve İs­la­mî Emel ve da­ha son­ra be­nim­se­di­ği adıy­la Hiz­bul­lah, Lüb­nan si­ya­si are­na­sı­na gir­di­ği­ni ilan et­miş­ti.
1980’le­rin so­nun­da Lüb­nan’da­ki iç sa­va­şın so­na er­me­si­nin ar­dın­dan İran ve Su­ri­ye’nin an­laş­ma­sıy­la Hiz­bul­lah dı­şın­da­ki tüm grup­la­rın si­lah­la­rı top­la­tıl­dı. Bu sü­reç­te Hiz­bul­lah ge­ril­la sa­yı­sı­nı azalt­tı, as­ke­ri fa­ali­yet­le­ri­ni İs­ra­il sı­nır­la­rın­da yo­ğun­laş­tır­dı ve bü­tün Lüb­nan top­rak­la­rı iş­gal­den kur­tu­la­na ka­dar mü­ca­de­le­ye de­vam ede­ce­ği­ni du­yur­du. 2000’de ver­di­ği ka­yıp­lar ve ar­tan iç ka­muo­yu bas­kı­sı ne­de­niy­le Gü­ney Lüb­nan’dan çe­kil­mek zo­run­da ka­lan İs­ra­il, Su­ri­ye’ye ait ol­du­ğu­nu id­di­a et­ti­ği Şe­ba ara­zi­le­rin­den çe­kil­me­yi red­det­ti ve bu hu­sus­ta BM’den ka­rar çı­kart­ma­yı ba­şar­dı.
1990’la­rın ba­şın­da Or­ta­do­ğu’da­ki ge­liş­me­le­re pa­ra­lel ola­rak Hiz­bul­lah’ın li­der­li­ğin­den ay­rı­lan Şeyh Sub­hi Tu­fey­li’nin ar­dın­dan par­ti li­de­ri se­çi­len Ab­bas Mu­se­vi’nin İs­ra­il ha­va sal­dı­rı­sın­da ai­le­siy­le bir­lik­te şe­hit edil­me­sin­den son­ra li­der­li­ğe ge­ti­ri­len Sey­yid Ha­san Nas­ral­lah ile bir­lik­te Hiz­bul­lah’ta önem­li ba­zı de­ği­şim­ler ya­şan­ma­ya baş­lan­dı. İç ka­mu­oyu­na yö­ne­lik da­ha hoş gö­rü­lü bir ta­vır ta­kı­nıl­dı, tüm Lüb­nan’da bir İs­lam dev­le­ti ku­rul­ma­sı dü­şün­ce­sin­den vaz­ge­çil­di, İran bay­ra­ğı­nın ye­ri­ne Hiz­bul­lah bay­rak­la­rı kul­la­nıl­ma­ya baş­lan­dı ve gi­yim ku­şam ko­nu­sun­da­ki kı­sıt­la­ma­lar kal­dı­rıl­dı. Ay­rı­ca ör­gü­tün dü­şün­ce ala­nın­da­ki ön­der­le­rin­den ka­bul edi­len Mu­ham­med Hü­se­yin Faz­lul­lah’ın Kum ve Ne­cef ule­ma­sı­nın şid­det­li tep­ki­le­ri­ni çek­me­yi de gö­ze ala­rak kla­sik Şi­a fık­hı­nı zor­la­yan an­cak mo­dern ya­şa­mın ge­re­ği ha­li­ne ge­len ko­nu­lar­da fet­va­lar ya­yın­la­ma­sı ve Nas­ral­lah’ın as­ke­ri bir li­der ola­rak po­li­tik tu­tum ve dav­ra­nış­la­rıy­la da halk üze­rin­de et­ki kur­ma­sı, Hiz­bul­lah’ı tar­tış­ma­sız Lüb­nan’ın en güç­lü par­ti­si ha­li­ne ge­tir­di.
Bu nok­ta­da Nas­ral­lah’ın çiz­di­ği dü­rüst li­der ima­jı Hiz­bul­lah’ın en önem­li avan­taj­la­rın­dan bi­ri­si­dir. Dört yıl ön­ce­ki bir ça­tış­ma es­na­sın­da 19 ya­şın­da­ki oğ­lu Ha­di’yi kay­be­den Nas­ral­lah, bu­nun ken­di­si için onur ve­si­le­si ol­du­ğu­nu söy­le­miş ve her za­man­kin­den da­ha ne­şe­li ol­du­ğu ko­nuş­ma­sın­da, bir­çok Hiz­bul­lah yö­ne­ti­ci­si­nin oğul­la­rı­nın yurt dı­şın­da pa­ha­lı okul­lar­da oku­mak ye­ri­ne en ön saf­lar­da sa­vaş­ma­yı ter­cih et­ti­ği­ni be­lirt­miş­tir. Or­ta­do­ğu’da­ki di­ğer Arap li­der­le­riy­le kar­şı­laş­tı­rıl­dı­ğın­da ne­den Nas­ral­lah’ın pos­ter­le­ri­nin bü­tün Arap ül­ke­le­rin­de dal­ga­lan­dı­ğı­nı an­la­mak çok zor ol­ma­sa ge­rek. Nas­ral­lah’ın bu dü­rüst kim­li­ği öy­le­si­ne et­ki­le­yi­ci ol­muş­tur ki genç li­der geç­ti­ği­miz yıl­lar­da İs­ra­il’de ya­pı­lan bir ka­muo­yu araş­tır­ma­sın­da en gü­ve­ni­lir po­li­ti­ka­cı se­çil­me­yi ba­şar­mış­tır. Ni­te­kim bu doğ­rul­tu­da Tür­ki­ye’nin ateş­kes son­ra­sı Lüb­nan’a as­ker gön­der­me­siy­le il­gi­li ola­rak böl­ge­yi ta­nı­yan bir­çok uz­man doğ­ru­dan Nas­ral­lah ile gö­rü­şül­me­si tav­si­ye­sin­de bu­lun­muş­tur.
Son sa­vaş Hiz­bul­lah’ın as­ke­ri gü­cü­nü göz­ler önü­ne ser­mek­le bir­lik­te ör­gü­tün yal­nız­ca as­ke­ri ka­na­da sa­hip ol­ma­dı­ğı bi­lin­mek­te­dir. Has­ta­ne­le­ri, yar­dım ku­ru­luş­la­rı, okul­la­rı, rad­yo ve te­le­viz­yon­la­rı olan ör­gü­tün si­ya­si ka­na­dı­nın Lüb­nan ka­bi­ne­sin­de iki de ba­ka­nı bu­lun­mak­ta­dır. Hiz­bul­lah Par­ti­si he­men tüm si­ya­sal ko­nu­lar­da di­ğer Şii Par­ti­si Emel ile or­tak ha­re­ket et­me­yi be­nim­se­miş­tir. Ni­te­kim son kriz­de Hiz­bul­lah adı­na ateş­kes mü­za­ke­re­le­ri­ni Lüb­nan’ın Şii Mec­lis Baş­ka­nı Ne­bih Ber­ri yü­rüt­müş­tür. Bu­nun ya­nı sı­ra Hiz­bul­lah’ın in­ter­net ve bil­gi­sa­yar tek­no­lo­ji­le­ri ko­nu­sun­da da yo­ğun ça­lış­ma­lar yap­tı­ğı bi­lin­mek­te­dir. Gü­ney Lüb­nan’da ya­şan­mış ger­çek ça­tış­ma­lar­dan bil­gi­sa­yar oyun­la­rı üret­mek ya da Arap­ça por­nog­ra­fik si­te­le­ri fil­tre­le­mek bu ça­lış­ma­lar­dan ba­zı­la­rı ola­rak gö­ze çarp­mak­ta­dır. 
Bu­ra­da an­lat­tık­la­rı­mız­dan Hiz­bul­lah’ın sı­ra­dan bir par­ti ya da ör­güt ol­ma­dı­ğı, Lüb­nan hal­kı­nın en az üç­te bi­ri­ni tem­sil eden de­rin ta­rih­sel, top­lum­sal ve din­sel kök­le­re sa­hip olan bir ha­re­ket ol­du­ğu an­la­şıl­ma­lı­dır. Son ça­tış­ma­lar­da gö­rül­dü­ğü üze­re -ba­zı Sün­ni grup­la­rın ör­güt saf­la­rın­da sa­vaş­ma­sı gi­bi- ül­ke­nin gü­ven­li­ği­ni il­gi­len­di­ren ko­nu­lar­da Hiz­bul­lah’a olan des­tek gi­de­rek art­mak­ta ve si­ya­si ra­kip­le­ri bi­le ken­di­le­ri­ni Hiz­bul­lah le­hin­de açık­la­ma­lar yap­ma­ya mec­bur his­set­mek­te­dir­ler ki bun­da Hiz­bul­lah’ın Lüb­nan hal­kı­na ver­di­ği ulu­sal gu­ru­run bü­yük et­ki­si bu­lun­mak­ta­dır. Dü­ne ka­dar “24 sa­at için­de is­te­di­ği­miz Arap baş­ken­ti­ni ele ge­çi­re­bi­li­riz” di­yen İs­ra­il­li yet­ki­li­le­rin içi­ne düş­tük­le­ri ac­zi­yet, Müs­lü­man ya da Hı­ris­ti­yan tüm Arap­lar için bir se­vinç ve gu­rur kay­na­ğı oluş­tur­mak­ta­dır.

Paylaş Tavsiye Et