Çeviri: Hüseyin Ali Uğur
İSRAİL devleti ve farklı ülkelerdeki Yahudi lobileri, İsrail’in Lübnan saldırısında, ölen 23 Yahudi sivil ve 116 askerin ailelerine destek için 300 milyon dolarlık yardım kampanyası başlattı; tabii bunlara, ölen 18 İsrailli Arap sivil dâhil değildi. Yahudi lobisi İsrail’in sivil kaybının sayısını 41 olarak açıkladı; ancak bu kayıpların 18’i, İsrail nüfusunun yaklaşık %20’sine tekabül eden İsrailli Arap Müslüman ve Hıristiyan azınlıklara ait. Azınlıkların kayıplarının çok olmasının sebebi İsrail hükümetinin uyguladığı sirenle uyarma ve sığınak sağlama sisteminin Yahudiler için hazırlanması ve azınlıkların bu konuda göz ardı edilmesi.
İsrail’de sivil kayıplarının oranı %35; azınlıkları çıkardığımızda ise bu oran %19 oluyor. Açıkça görülüyor ki, Lübnan direnişçileri çoğunlukla Lübnan’ı işgal eden İsrail askerî güçlerini vurmayı hedeflemiş. Buna karşılık, Lübnan’daki kayıpların sayısı, 1.181. Bunların sadece 93’ü savaşçı, geri kalanı yani %92’si ise sivil. Açıkça söylemek gerekirse, İsrail’in Lübnan’a saldırısı sırasında, ölen her İsrailli Yahudi sivile karşı 47 Lübnanlı sivil öldürüldü. ABD’de Büyük Amerikan Yahudi Örgütlerinin Başkanları tarafından kurulan 52 organizasyondan biri olan İsrail Yabancılar Şubesi bile, İsrail’in sivillerin evlerini, hastaneleri, mülteci konvoylarını, kilise ve camileri yıkmasını eleştirdi. Ancak bunu yaparken İsrail’in “var olmak” ve İsrail mitini devam ettirmek için Hizbullah’ı ve Lübnan Ulusal Direniş Cephesi’ni kapsayan “Müslüman teröristlere” karşı savaşını sürdürmek zorunda olduğunu unutmuşlardı. Lübnan’daki tahribat, Beyrut’un güneyindeki yerleşim yerleri ve Hizbullah roketlerinin konuşlanmadığı sokaklarda olmasına rağmen, İsraillilerin ve Yahudi lobilerinin çoğu, “Lübnanlı sivillerin ölmesinin sebebi, Lübnan direnişinde siper olarak kullanılmalarıdır” yalanında ısrar etmeyi sürdürüyorlar.
Peki İsrail’in Beyrut ve Kuzey Lübnan’ın içlerine kadar girerek 15.000 evi yok etmesi Büyük Amerikan Yahudi Örgütlerinin Başkanları Konferansı’nın iddia ettiği gibi savunma amaçlı bir hareket mi? Bu çok akıllı, zengin Princeton, Yale, Harvard gibi üniversitelerde eğitim görmüş ama İsrail’in Lübnan işgalini savunabilen insanlar, gerçekten hastaneleri, evleri vs. bombalamanın İsrail’in var oluşu için gerekli olduğuna inanıyorlar mı? Yukarıda yaptığımız basit matematiği, “soykırımın matematiği”ni anlayamıyorlar mı? İsrail’e savaş makineleri için cömertçe destek veren bu Hollywood zenginleri -ki bunlardan biri Bush’un Ortadoğu baş danışmanı Elliot Abrams- yazdan önce İsrail’in Hizbullah’ı yok etme planına tam destek vermediler mi? Aradan bir ay geçmeden sınır olayları gerçekleşmedi mi?
Yahudi lobisi “Hizbullah’ın iki İsrailli askeri kaçırması fitili ateşledi” dese de, bu konuda hâlâ ihtilaflar var. Zira Amerikan iş dergisi Forbes, Fransız haber servisi AFP, güvenilir Asia Times ve Lübnan polisi, Hizbullah’ın kaçırdığı söylenen İsrail askerinin sınıra birkaç kilometre mesafedeki bir Lübnan köyünde ele geçirildiğini iddia ediyorlar.
Yahudi lobisinin sıklıkla dile getirdiği “İsrail’in Ortadoğu’da ahlaki ve askerî üstünlüğü” iddiası ise -ki bu ahlaki ve askerî üstünlük, İsrail’in var olabilme düşüncesiyle iç içedir- Hizbullah’ı yok etme planlarının gerçekleştirilememesiyle zayıfladı. “İsrail ordusunun yenilmezliği” büyük oranda taşlı sopalı Filistinli okul çocuklarıyla savaşmasından kaynaklanmaktaydı. Şu an açıkça görülüyor ki, İsrail ordusu, iyi silahlanmış, deneyimli Lübnanlı savaşçılarla karşılaştığı zaman çok zayıf ve saldırıya açık hale geliyor. BM raporuna göre, 2006’nın 26 Haziran’ından 26 Ağustos’una kadar geçen sürede İsrail, 44’ü çocuk olmak üzere 202 Filistinliyi öldürdü ve sadece bir askerini kaybetti. Lübnan’da ise bunun yarı zamanında 116 asker kaybedip, sadece 93 Lübnanlı savaşçı öldürebildi.
İsrail’in hedeflerini gerçekleştirememesi ve yenilmesinde hem İsrail’in, hem de İsrail taraftarı Yahudi lobisinin büyük etkisi var. Hizbullah Lübnan toplumunda etnik ve dinî ayrım gözetmeksizin yeniden inşa kampanyasıyla meşgulken, Yahudi lobisi ise sadece İsrail asker ve sivilleri için fonlarını artırmayı düşünüyor. Olmert-Peretz ikilisine ve General Dan Halutz’a ciddi eleştirilerin yöneltildiği İsrail’de yenilginin sebeplerine ilişkin genel kanı ise; hükümetin çok güçsüz oluşu, kara ordusunun yeterli etkiye sahip olmayışı ve Lübnanlı siviller için gerektiğinden fazla kaygı duyulması. İsrail’de Likud ve diğer partiler Suriye ve İran’ın da bombalanması gerektiğini ve ateşkesin çok erken yapıldığını düşünüyorlar. Yahudi lobisi, Lübnan saldırısı sonrasında oluşan bu sert muhalefeti ve kargaşa ortamını, İsrail’deki gelişmemiş demokrasiye bağlarken; İsrail’in askerî gücünün zalim/yıkıcı olmasına ve İsrail kamuoyunun aşırı sağcı kanat tarafından yönlendirilmesine aldırmıyor.
Yahudi dininin ileri gelenleri de İsrail’in askerî hırs ve öfkesini tetikliyor. Rabbi Eliyahu ve Drori gibi İsrailli muhalifler, İsrail’in, savaşı Lübnanlı sivilleri çok fazla düşünmesi yüzünden kaybettiğini iddia ediyor. Rabbi Drori, Batı dışındaki herkesi Yahudi karşıtı ilan ediyor ve “düşmanlarımız barbar gibi davranırlarsa biz de onlara karşı Hıristiyan ahlakını kullanırız” diye ekliyor. Rabbi Doy Lior ise Yesh Haham Konseyi adına “Eğer düşmanlarımız ahlaki kriterlere aldırmayarak, bir elinde bebek diğer elinde silah bize ateş edip bombalarla sivillerimizi vururlarsa, biz de Yahudi ahlakının getirdiği ‘kim seni öldürmek istiyorsa ondan kendini koru ve önce sen onu öldür’ kriterini uygulamalıyız” şeklinde açıklamada bulunuyor.
Amerikan Yahudi Komitesi İdari Müdürü David A. Haris ise Amerika’nın İsrail’e körü körüne itaat etmesini tartışırken, “Şu ana kadar herhangi bir ulus İsrail’le bu kadar sıkı ilişkiler kurmayı aklından bile geçirmedi. Amerika’dan başka hiçbir ulus, İsrail’in güvenlik ve uzun dönemli barış arayışına yeterli destek verebilecek kapasiteye sahip değil. En son Hizbullah’la yapılan savaşta Amerika, İsrail’e olan desteğini açık bir şekilde gösterdi. Bunda Amerikan Yahudilerinin çok büyük etkisi var ve onlar bunun için her gün çalışmaya devam ediyorlar” diyor.
Gerçekten de Yahudi ağı ve lobisi Amerikan Kongresi’ndeki oylamada Amerika’nın Lübnan işgaline desteğini %98’lerde tutmayı başardı. Bu desteğin %54’ü Demokratlardan, %39’u ise Cumhuriyetçilerden geldi. Lobi gece gündüz çalışarak Amerika’yı kayıtsız-şartsız İsrail taraftarı bir devlet haline getiriyor. İsrail için demokratik ideallerimizden ve egemenliğimizden uzaklaşıyoruz. Ve Amerikan Yahudi Komitesi küstahça “bizim karşılıklı yararlı bağımız” diyebiliyor. Burada siyasi sahtekârlık yok mu?
Paylaş
Tavsiye Et