Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (March 2007) > Dosya > ‘Cumhurpadişahlık’tan cumhurbaşkanlığına geçmek
Dosya
‘Cumhurpadişahlık’tan cumhurbaşkanlığına geçmek
Yusuf Tekin
CUM­HUR­BAŞ­KAN­LI­ĞI se­çi­mi yak­laş­tık­ça ko­nuyla il­gi­li tar­tış­ma­lar da yo­ğun­la­şı­yor. An­cak ya­pı­lan tar­tış­ma­lar bu ku­ru­mun ana­ya­sal bir de­mok­ra­si­de­ki ye­riy­le il­gi­li ol­mak­tan çok, pra­tik bir ‘so­run’la, ki­min cum­hur­baş­ka­nı ola­ca­ğıy­la il­gi­li. Bu da asıl tar­tı­şıl­ma­sı ge­re­ke­ni, ya­ni “par­la­men­ter bir sis­tem­de cum­hur­baş­ka­nı­nın ro­lü ne ol­ma­lı ve 1982 Ana­ya­sa­sı’nda­ki dü­zen­le­me bu­na uy­gun mu?” so­ru­su­nu göl­ge­de bı­ra­kı­yor.
 
Cum­hur­baş­ka­nı­nın Yet­ki­le­ri Pa­di­şa­hın­kin­den Faz­la
1982 Ana­ya­sa­sı’nın cum­hur­baş­ka­nı­nın ko­nu­mu­nu, gö­rev­le­ri­ni ve ‘so­rum­suz­lu­ğu’nu dü­zen­le­yen 101, 104 ve 105. mad­de­le­ri, par­la­men­ter bir sis­te­min cum­hur­baş­ka­nın­dan zi­ya­de ade­ta mut­lak mo­nar­şi­ler­de­ki pa­di­şa­hı ta­nım­lı­yor ve hat­ta onu pa­di­şah­tan da­ha yet­ki­li bir ko­nu­ma ge­ti­ri­yor. Ana­ya­sal ge­le­ne­ği­miz dik­ka­te alın­dı­ğın­da 1982 Ana­ya­sa­sı, “pa­di­şa­hın gö­rev­le­ri” açı­sın­dan, cum­hu­ri­yet ana­ya­sa­la­rın­dan zi­ya­de 1876 Ka­nun-i Esa­si­si’ne ben­zi­yor.
De­mok­ra­tik ül­ke­le­rin si­ya­sal ter­cih­le­rin­den bi­ri­si olan par­la­men­ter sis­tem­le­rin te­mel ni­te­li­ği, yü­rüt­me­nin iki baş­lı olu­şu­dur. Bun­lar­dan bi­ri (ka­bi­ne) so­rum­lu, di­ğe­ri (cum­hur­baş­ka­nı) so­rum­suz­dur. Fa­kat yü­rüt­me­de asıl yet­ki, par­la­men­to­ya kar­şı so­rum­lu ol­ma­sı ge­re­ken ka­bi­ne­ye/ba­kan­lar ku­ru­lu­na ait­tir. Yü­rüt­me­nin di­ğer ka­na­dı olan dev­let baş­ka­nı/cum­hur­baş­ka­nı/kral/pa­di­şah ise si­ya­sal so­rum­lu­lu­ğu ol­ma­yan, yet­ki­le­ri sem­bo­lik ni­te­lik­te ol­ma­sı ge­re­ken bir “tö­ren se­lam­la­yı­cı­sı” ko­nu­mun­da­dır. Ya­ni dev­let baş­ka­nı­nın bu­ra­da­ki ko­nu­mu önem­li öl­çü­de sem­bo­lik olup, ke­sin­lik­le hü­kü­met et­mek gi­bi bir ko­num de­ğil­dir. Hü­kü­met et­me­si ge­re­ken, doğ­ru­dan halk ta­ra­fın­dan se­çil­miş si­ya­sal ik­ti­dar­lar­dır.
1982 Ana­ya­sa­sı’nın ön­gör­dü­ğü si­ya­sal ya­pı için sık­lık­la “par­la­men­ter re­jim”, ba­zen de “ya­rı baş­kan­lık re­ji­mi” ta­nım­la­ma­sı uy­gun gö­rül­mek­te­dir. Oy­sa cum­hur­baş­ka­nı­nın yet­ki ve gö­rev­le­ri dik­ka­te alın­dı­ğın­da par­la­men­ter re­jim ta­nım­la­ma­sı yap­ma­nın, gö­re­ve ge­liş ko­şul­la­rı dik­ka­te alın­dı­ğın­da ise ya­rı baş­kan­lık ifa­de­si kul­lan­ma­nın çok zor ol­du­ğu açık­tır. Bu yö­nüy­le dik­ka­te alın­dı­ğın­da 1909 de­ği­şik­lik­le­riy­le bir­lik­te Ka­nun-i Esa­si’nin 1982 Ana­ya­sa­sı’na oran­la par­la­men­ter ni­te­li­ği­nin da­ha ağır bas­tı­ğı ra­hat­lık­la ile­ri sü­rü­le­bi­lir.
1982 Ana­ya­sa­sı’nın 104. mad­de­si cum­hur­baş­ka­nı­nın gö­rev­le­ri­ni ya­sa­ma, yü­rüt­me ve yar­gı­ya iliş­kin olan­lar şek­lin­de sı­ra­la­mış­tır. Ge­rek­li gör­dü­ğün­de TBMM’yi ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı­ya ça­ğır­mak ve açış ko­nuş­ma­sı yap­mak, ka­nun­la­rı ya­yım­la­mak ve­ya tek­rar gö­rü­şül­mek üze­re par­la­men­to­ya ia­de et­mek gi­bi gö­rev­le­ri ay­nen Ka­nun-i Esa­si met­nin­de de yer al­mak­ta­dır. Ana­ya­sa­mı­zın bu kıs­mı­nın son fık­ra­sın­da­ki TBMM se­çim­le­ri­nin ye­ni­len­me­si­ne iliş­kin hük­mü ise Ka­nun-i Esa­si’yi de ara­tır ni­te­lik­te­dir. Ana­ya­sa­nın 116. mad­de­si cum­hur­baş­ka­nı­nın, hü­kü­me­tin ku­ru­la­ma­ma­sı ile il­gi­li bir kri­z ya­şan­ma­sı du­ru­mun­da TBMM se­çim­le­ri­nin ye­ni­len­me­si ka­ra­rı­nı ve­re­ce­ği­ni be­lirt­mek­te­dir. Teo­rik ola­rak, se­çim son­ra­sı olu­şan TBMM ya­pı­sın­dan ra­hat­sız olan bir cum­hur­baş­ka­nı­nın bu tür­den bir kri­zi ya­rat­ma­sı ise her an müm­kün­dür. Çün­kü ana­ya­sa­ya gö­re, cum­hur­baş­ka­nı ye­ni hü­kü­me­tin ku­rul­ma­sı gö­re­vi­ni her­han­gi bir mil­let­ve­ki­li­ne ver­me hak­kı­na sa­hip­tir. Gü­ve­no­yu al­ma ih­ti­ma­li bu­lun­ma­yan bir mil­let­ve­ki­li­nin hü­kü­me­ti kur­mak­la gö­rev­len­di­ril­me­si ise cum­hur­baş­ka­nı­na TBMM se­çim­le­ri­ni ye­ni­le­me ka­ra­rı için ge­rek­li fır­sa­tı ve­re­cek­tir. Bu yö­nüy­le 1982 Ana­ya­sa­sı’nda­ki cum­hur­baş­ka­nı, Ka­nun-i Esa­si’nin pa­di­şa­hın­dan da­ha yet­kin­dir.
 
Par­la­men­ter Re­ji­min Do­ğa­sı­na Ay­kı­rı
Ana­ya­sa­mı­zın 104. mad­de­sin­de­ki cum­hur­baş­ka­nı­nın yü­rüt­me­ye iliş­kin gö­rev­le­ri özel­lik­le ‘so­rum­suz­lu­ğu’ dü­şü­nül­dü­ğün­de par­la­men­ter re­ji­min do­ğa­sı ile önem­li oran­da çe­liş­mek­te­dir. Bu mad­de­de­ki gö­rev­ler 1924 ve 1961 ana­ya­sa­la­rı ve hat­ta Ka­nun-i Esa­si ile da­hi kı­yas­la­na­ma­ya­cak öl­çü­de faz­la­dır. Ge­rek­ti­ğin­de Ba­kan­lar Ku­ru­lu’na baş­kan­lık et­mek ve MGK’yı top­lan­tı­ya ça­ğır­mak, TSK’nın kul­la­nıl­ma­sı­na ka­rar ver­mek gi­bi yet­ki­ler ile cum­hur­baş­ka­nı­na bağ­lı ola­rak ça­lı­şan Dev­let De­net­le­me Ku­ru­lu’nun var­lı­ğı ve sta­tü­sü bu çer­çe­ve­de ye­ni­den tar­tı­şıl­ma­lı­dır. Yi­ne ay­nı kı­sım­da yer alan YÖK üye­le­ri­ni ve üni­ver­si­te rek­tör­le­ri­ni seç­me yet­ki­si ise özerk­lik­le bağ­daş­ma­dı­ğı gi­bi, üni­ver­si­te­le­rin si­ya­sal­laş­ma­sı­nın da ara­cı­dır. Cum­hur­baş­kan­la­rı­nın si­ya­sal kim­lik­le­ri­nin ta­raf­sız­lık­la­rı­nın önün­de yer al­dı­ğı­na iliş­kin eleş­ti­ri­ler ışı­ğın­da, bu yet­ki de tar­tı­şıl­ma­lı­dır.
Cum­hur­baş­ka­nı­nın yar­gı­ya iliş­kin gö­rev­le­ri ise; Ana­ya­sa Mah­ke­me­si üye­le­ri­nin ta­ma­mı­nı, Da­nış­tay üye­le­ri­nin dört­te bi­ri­ni, Yar­gı­tay Cum­hu­ri­yet Baş­sav­cı­sı ve Baş­sav­cı ve­ki­li­ni, As­ke­ri Yar­gı­tay üye­le­ri­ni ve As­ke­ri Yük­sek İda­re Mah­ke­me üye­le­ri­ni, Ha­kim­ler ve Sav­cı­lar Yük­sek Ku­ru­lu (HSYK) üye­le­ri­ni seç­mek ola­rak sa­yıl­mış­tır. Dik­kat­le ba­kıl­dı­ğın­da Ana­ya­sa Mah­ke­me­si baş­ta ol­mak üze­re tüm yük­sek mah­ke­me­le­rin cum­hur­baş­ka­nı ta­ra­fın­dan şe­kil­len­di­ril­di­ği gö­rül­mek­te­dir. Ay­rı­ca ana­ya­sa­ya gö­re yar­gı men­sup­la­rı­nın ata­ma, ta­yin ve ter­fi gi­bi tüm öz­lük hak­la­rı­nı be­lir­le­yen HSYK üye­le­ri de cum­hur­baş­ka­nın­ca be­lir­len­mek­te­dir. Oy­sa Ka­nun-i Esa­si’de Pa­di­şa­hın yar­gı­ya iliş­kin hiç­bir gö­re­vin­den bah­se­dil­mez.
 
Ye­ni “Acil Ey­lem Pla­nı” İçin­de Ya­pıl­ma­sı Ge­re­ken­ler
Sis­tem için­de bu den­li önem­li gö­rev­ler üst­len­me­si­ne rağ­men, ana­ya­sa­mı­zın 105. mad­de­sin­de­ki cum­hur­baş­ka­nı­nın so­rum­suz­lu­ğu­na iliş­kin dü­zen­le­me de ade­ta onun ha­ta yap­ma ris­kin­den uzak, ila­hî ni­te­lik­ler­le do­na­tıl­mış bir ki­şi ol­du­ğu­nu ima et­mek­te­dir ki Ka­nun-i Esa­si de ay­nı ni­te­le­me­yi ya­par ve pa­di­şa­hın kut­sal ve so­rum­suz ol­du­ğu­nu be­lir­tir. Bu yö­nüy­le ba­kıl­dı­ğın­da as­lın­da 1982 Ana­ya­sa­sı’nda­ki cum­hur­baş­ka­nı ifa­de­si ye­ri­ne Du­ver­ger’in “cum­hu­ri­yet­çi mo­nar­şi” ben­zet­me­si­ni çağ­rış­tı­ra­cak bi­çim­de, cum­hu­run pa­di­şa­hı ya da bi­raz da­ha kı­sal­ta­rak cum­hur­pa­di­şah ifa­de­si­ni öner­mek yan­lış ol­ma­ya­cak­tır.
Öte yan­dan, 1982 Ana­ya­sa­sı’nın yü­rür­lük­te ol­du­ğu dö­nem­de Tur­gut Özal baş­ta ol­mak üze­re he­men tüm baş­ba­kan­la­rın “cum­hur­baş­ka­nı­nın, ça­lış­ma­la­rı­na en­gel ol­du­ğu­na” da­ir eleş­ti­ri­ler­de bu­lun­du­ğu ha­tır­lan­ma­lı­dır. AK Par­ti­li par­la­men­to ço­ğun­lu­ğu­nun se­çe­ce­ği cum­hur­baş­ka­nı­nın da önü­müz­de­ki 7 yıl­lık gö­rev sü­re­si için­de ku­ru­la­cak hü­kü­met­ler­le ben­zer so­run­lar ya­şa­ya­ca­ğı açık­tır. En azın­dan ak­tif si­ya­se­tin için­den ge­len bir cum­hur­baş­ka­nı­nın, bu­lun­du­ğu ko­num­dan tat­min ol­ma­ya­ca­ğı­nı, ana­ya­sa­nın ken­di­si­ne ver­di­ği yet­ki­le­ri et­kin bir bi­çim­de kul­lan­mak is­te­ye­ce­ği­ni ve si­ya­sal ha­ya­ta mü­da­ha­le ede­ce­ği­ni ya­şa­dı­ğı­mız ör­nek­ler sa­ye­sin­de id­di­a et­mek bir ke­ha­net ol­ma­sa ge­rek.
 
Kim Ola­ca­ğı De­ğil Yet­ki­le­ri Tar­tı­şıl­ma­lı
Bü­tün bu ne­den­ler­le, önü­müz­de­ki sü­reç­te de­mok­ra­tik dev­let ya­pı­sı­nın güç­len­di­ril­me­si, se­çil­miş­le­rin ik­ti­da­rı­nın ve üs­tün­lü­ğü­nün sağ­la­na­bil­me­si için, ki­min cum­hur­baş­ka­nı ola­ca­ğın­dan çok, mev­cut ana­ya­sal ya­pı için­de cum­hur­baş­ka­nı­nın ola­ğan­dı­şı yet­ki­le­ri­nin tar­tı­şıl­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Bu ko­nu­da ken­di­si­ni en çok so­rum­lu his­set­me­si ge­re­ken ise önem­li bir par­la­men­to ço­ğun­lu­ğu­na sa­hip AK Par­ti’dir. 12 Ey­lül ön­ce­si sü­reç­te ya­şa­nan cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çim­le­ri­ni anım­sa­tan bir bi­çim­de “Na­sıl ol­sa mev­cut dü­zen ge­re­ği ken­di is­te­di­ği­miz bir is­mi cum­hur­baş­ka­nı se­çe­ce­ğiz, bi­zim tüm sı­kın­tı­la­rı­mız da or­ta­dan kal­ka­cak” yo­ru­mu­nu yap­mak, so­rum­lu bir si­ya­set­çi­lik ör­ne­ği ol­ma­dı­ğı gi­bi, ah­la­ki ba­kım­dan da so­run­lu­dur.
Çö­züm, cum­hur­pa­di­şah­lık­tan cum­hur­baş­kan­lı­ğı­na ge­çiş­tir. Bu dö­nü­şü­mün ya­şan­ma­sı için de şu de­ği­şik­lik­ler üze­rin­de tar­tı­şıl­ma­lı­dır: Cum­hur­baş­ka­nı­nın se­çim­ler­den bi­rin­ci çı­kan par­ti­ye hü­kü­me­ti kur­ma gö­re­vi ver­me­si ana­ya­sal bir il­ke ha­li­ne ge­ti­ril­me­li­dir. Hü­kü­me­ti kur­mak­la gö­rev­li baş­ba­ka­nın, baş­ta ba­kan­la­rı ol­mak üze­re önem­li bü­rok­rat­la­rı­nı seç­me ve ata­ma yet­ki­si ol­ma­lı­dır. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si da­hil, tüm yük­sek yar­gı or­gan­la­rı­nın üye ve baş­kan­la­rı­nın se­çim­le gö­re­ve gel­me­si sağ­lan­ma­lı­dır. Yar­gı or­gan­la­rı men­sup­la­rı­nın da tıp­kı üni­ver­si­te öğ­re­tim üye­le­ri gi­bi de­mok­ra­si­ye ih­ti­yaç duy­duk­la­rı ve ken­di ara­la­rın­da se­çim ya­pa­bi­le­cek­le­ri unu­tul­ma­ma­lı­dır. Hem ana­ya­sa­da sa­yı­lan yük­sek mah­ke­me­ler ve hem de baş­ta YÖK üye­le­ri ol­mak üze­re üni­ver­si­te rek­tör­le­ri­nin se­çim yo­luy­la gö­re­ve gel­me­le­ri­ne iliş­kin ana­ya­sal de­ği­şik­lik­ler bir an ön­ce ya­pıl­ma­lı­dır.

Paylaş Tavsiye Et