Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (March 2010) > Türkiye Ekonomi > Kriz olmadı ama...
Türkiye Ekonomi
Kriz olmadı ama...
Ömer Bolat
TÜR­Kİ­YE eko­no­mi­si ya­pı­sal bir dö­nü­şüm sü­re­cin­den ge­çi­yor. Dış ti­ca­ret hac­mi­nin mil­li ge­lir için­de­ki pa­yı­nın %55’e, doğ­ru­dan ya­ban­cı ser­ma­ye­nin 10 mil­yar do­la­ra ulaş­tı­ğı Tür­ki­ye eko­no­mi­si, kü­re­sel eko­no­miy­le bü­yük öl­çü­de bü­tün­leş­me­si­ni ta­mam­la­dı. Do­la­yı­sıy­la eko­no­mi­mi­zi yal­nız­ca An­ka­ra’nın ka­rar­la­rı de­ğil; kü­re­sel li­ki­di­te şart­la­rı, FED ya da Av­ru­pa Mer­kez Ban­ka­sı’nın fa­iz ka­rar­la­rı, pet­rol ve do­ğal gaz­da­ki aşı­rı fi­yat ar­tış­la­rı gi­bi dış dün­ya­da­ki ge­liş­me­ler de olum­lu ya da olum­suz yön­de et­ki­li­yor.
Ni­te­kim Ma­yıs ayın­da ulus­la­ra­ra­sı pi­ya­sa­lar­da Tür­ki­ye’yi olum­suz şe­kil­de et­ki­le­yen bir sü­reç baş­la­dı. 2005 yı­lın­da “yük­se­len pi­ya­sa­lar”a akan yak­la­şık 500 mil­yar do­lar­lık re­kor ser­ma­ye­nin bir kıs­mı, ABD ve AB mer­kez ban­ka­la­rı­nın kı­sa va­de­li fa­iz ar­tı­rım­la­rı ne­de­niy­le ge­ri çe­kil­di­ği için kü­re­sel pi­ya­sa­lar­da kıs­mi bir tür­bü­lans ya­şa­nı­yor. Bir­kaç ay da­ha de­vam et­me­si bek­le­nen bu sü­reç, özel­lik­le dü­şük de­ğer­li ku­ra bağ­lı ca­ri açık, sı­cak pa­ra gi­ri­şi­nin oluş­tur­du­ğu kı­rıl­gan­lık ve ar­tış eği­li­mi­ne gi­ren enf­las­yon ne­de­niy­le Tür­ki­ye’de nis­pe­ten da­ha de­rin ve çe­tin ge­çi­yor. Ay­rı­ca ya­şa­nan sı­kın­tı­da, ön­ce Mer­kez Ban­ka­sı baş­ka­nı­nın atan­ma­sı, şim­di de da­ha 1 yıl sü­re var­ken Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi ile il­gi­li oluş­tu­ru­lan su­ni ger­gin­lik ve is­tik­rar­sız­laş­tır­ma ça­ba­la­rı­nın önem­li ro­lü var. Son dört yıl­da re­el fa­iz­le­rin %34’ten %8’e ve İMF’ye olan borç­la­rın 24 mil­yar do­lar­dan 11,8 mil­yar do­la­ra ka­dar dü­şü­rül­me­si kar­şı­sın­da, ade­ta Tür­ki­ye’nin fa­iz ve borç sar­ma­lın­dan çık­ma­sı ih­ti­ma­li­nin en­gel­len­me­si gi­ri­şim­le­ri hız kazanıyor.
Bu­nun­la be­ra­ber, 2001’de­ki kriz şart­la­rın­dan çok fark­lı ola­rak, bu­gün Tür­ki­ye’nin mak­ro eko­no­mik den­ge­le­ri bu sü­re­ci gö­ğüs­le­me­ye mü­sa­it du­rum­da. Ka­mu ma­li­ye­sin­de di­sip­li­nin de­vam et­me­si, büt­çe açı­ğı­nın as­ga­ri se­vi­ye­le­re dü­şü­rül­me­si, 60 mil­yar do­la­ra ya­kın olan MB dö­viz re­zerv­le­ri, ka­mu borç sto­ku­nun mil­li ge­lir için­de­ki pa­yı­nın %56’ya ge­ri­le­til­me­si ve doğ­ru­dan ya­ban­cı ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı­nın ül­ke­ye gel­me­ye de­vam et­me­si Tür­ki­ye eko­no­mi­si­ni bu­gün son de­re­ce do­na­nım­lı kı­lı­yor.
Tür­ki­ye eko­no­mi­si­ni da­ha da güç­lü kı­la­bil­mek için baş­lı­ca iki ya­pı­sal so­ru­nun çö­zül­me­si ge­re­ki­yor. Bu ya­pı­sal so­run­lar­dan il­ki olan iş­siz­lik an­cak sür­dü­rü­le­bi­lir “ya­tı­rım–üre­tim–bü­yü­me” ham­le­siy­le çö­zü­me ka­vuş­tu­ru­la­bi­le­cek ni­te­lik­te­dir. Hü­kü­met, iş­siz­lik­le il­gi­li uzun, or­ta ve kı­sa va­de­li he­def­ler koy­ma­lı ve bu he­def­le­re ulaş­tı­ra­cak po­li­ti­ka ve araç­la­rı be­lir­le­me­li­dir. Hü­kü­me­tin bu nok­ta­da ilk adı­mı Mil­lî İs­tih­dam Stra­te­ji­si’nin ye­ni­den be­lir­len­me­si ve ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si ol­ma­lı­dır.
Ül­ke­miz­de iş­siz­li­ğin azal­tı­la­bil­me­si için yıl­lık %6-7 ci­va­rın­da eko­no­mik bü­yü­me sağ­lan­ma­lı­dır. Özel­lik­le, ta­rım dı­şı sek­tör­de ve iş ya­rat­ma ka­pa­si­te­si yük­sek hiz­met sek­tö­rün­de yük­sek bü­yü­me he­def­len­me­li­dir. Ül­ke­nin kıt kay­nak­la­rı ve­rim­siz ve kat­ma de­ğe­ri dü­şük sek­tör­le­re teş­vik ola­rak da­ğı­tıl­ma­ma­lı; böl­ge­le­rin sek­tör­le­re gö­re is­tih­dam oluş­tu­ra­cak ön­ce­lik­li alan­la­rı be­lir­len­me­li ve bu alan­la­ra gö­re teş­vik­ler uy­gu­lan­ma­lı­dır.
Ya­şa­dı­ğı­mız re­form sü­re­ci­ne rağ­men, sos­yal gü­ven­lik­te hiç du­rak­sa­ma gös­ter­me­yen tu­tar­lı bir dev­let po­li­ti­ka­sı­na her za­man ih­ti­yaç var­dır. Sos­yal gü­ven­li­ğin te­mel bir in­san hak­kı ol­du­ğu, dev­let fel­se­fe­si ola­rak ta­viz­siz be­nim­sen­me­li ve sos­yal gü­ven­lik sis­te­min­de­ki so­run­lar dev­let, iş­çi, iş­ve­ren ve si­vil top­lum ör­güt­le­ri­nin or­tak gö­rüş­le­riy­le çö­züm­len­me­li­dir. Si­gor­ta­lı sa­yı­sı­nı ar­tır­mak he­def­le­nir­ken, hem ka­yıt dı­şı­lı­ğı ön­le­mek hem de is­tih­da­mı ar­tır­mak için si­gor­ta prim oran­la­rı ka­de­me­li ola­rak dü­şü­rül­me­li­dir. Ay­rı­ca es­nek is­tih­dam ve part–ti­me (kıs­mi sü­re­li) ça­lış­ma­yı müm­kün kı­lan ya­sal ze­min ha­zır ol­du­ğu hal­de, uy­gu­la­na­bi­lir mo­del­ler ye­ter­li se­vi­ye­de de­ğil. Bu mo­del­le­rin ge­liş­ti­ril­me­si de is­tih­da­mı ar­tır­mak açı­sın­dan bir hay­li önem­li.
Ge­liş­miş ül­ke­ler­de öğ­ren­ci­le­rin %65-70’in­den faz­la­sı mes­le­kî ve tek­nik eği­tim okul­la­rı­na de­vam eder­ken, ül­ke­miz­de tam ter­si bir du­rum söz ko­nu­su. Tür­ki­ye’de mes­le­kî okul­lar bün­ye­sin­de­ki öğ­ren­ci­le­rin ora­nı %30’lar se­vi­ye­si­ne in­miş du­rum­da. İş­gü­cü­nün ve ge­nel ola­rak top­lu­mun eği­tim ve va­sıf se­vi­ye­si­nin yük­sel­til­me­si­ne, mes­le­kî ve tek­nik eği­ti­min des­tek­len­me­si­ne iliş­kin po­li­ti­ka­lar uy­gu­la­ma­ya ko­nul­ma­lı­dır.
İkin­ci ya­pı­sal so­run, Tür­ki­ye’nin ne yük­sek fai­ze da­ya­lı eko­no­mi­yi so­ğut­ma ope­ras­yon­la­rıyla ne de ar­dı ar­ka­sı ke­sil­me­yen de­va­lü­as­yon­lar ara­cı­lı­ğıyla çö­ze­me­di­ği ve çö­ze­me­ye­ce­ği ca­ri açık­tır. Ca­ri açı­ğın ka­lı­cı ola­rak or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı ya da azal­tıl­ma­sı için yük­sek kat­ma de­ğe­re da­ya­lı re­ka­bet­çi bir eko­no­mik ya­pı­nın oluş­tu­rul­ma­sı ge­re­ki­yor. Tür­ki­ye bu yol­da önem­li adım­lar at­tı; ve­rim­li­li­ğin ar­tı­rıl­ma­sı nok­ta­sın­da bü­yük önem arz eden mik­ro eko­no­mik re­form­la­rın ya­pıl­ma­sı için bir çok uy­gun fır­sat da ar­tık önü­müz­de du­ru­yor.
Ca­ri açı­ğın da­ha çok ya­tı­rım iv­me­sin­den kay­nak­lan­dı­ğı ve bu sa­ye­de ye­ni tek­no­lo­jik ka­pa­si­te­le­rin oluş­tu­rul­ma­sıy­la ge­le­cek­te ken­di ken­di­ni te­la­fi eden ve sür­dü­rü­le­bi­lir bir ya­pı­nın oluş­ma­sı­nı te­min ede­bi­le­cek bir ni­te­lik­te ge­liş­ti­ği göz­lem­le­ni­yor. Ay­rı­ca ka­mu­ sektörü kay­nak­lı ol­mak­tan çı­ka­rak özel sek­tör kay­nak­lı ha­le ge­len ca­ri açı­ğın, ay­nı za­man­da ar­tan oran­lar­da uzun va­de­li ser­ma­ye gi­riş­le­ri ve borç oluş­tur­ma­yan doğ­ru­dan ya­ban­cı ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı ile fi­nan­se edil­me­si olum­lu ge­liş­me­ler­dir. Bu­na rağ­men bu sü­re­cin üre­tim ma­li­yet­le­rin­de­ki yük­sek­lik ve kur de­za­van­ta­jı ne­de­niy­le ara mal ve tü­ke­tim ma­lı üre­ten yer­li sek­tör­ler­de eroz­yo­na se­bep ol­du­ğu da bir gerçektir. Ni­te­kim bu ya­pı­nın sür­dü­rü­le­mez bir aşa­ma­ya gel­di­ği nok­ta­da kur­lar­da dü­zelt­me ya­şa­dık. Ca­ri açık ile il­gi­li geç­miş­ten öğ­re­nil­me­si ge­re­ken ikin­ci ders ise, sü­rek­li ha­le ge­ti­ril­miş süb­van­si­yon­lar, di­ğer bir­ta­kım teş­vik­ler ve de­va­lü­as­yon­lar­la re­ka­bet­çi bir ih­ra­cat­çı sek­tör oluş­tur­ma gay­ret­le­ri­nin ba­şa­rı­sız ol­du­ğu­dur.
Son al­tı yıl­da hal­kı­mı­zın bü­yük fe­da­kâr­lık­la­rı, si­ya­sî alan­da­ki is­tik­rar ve gü­ven or­ta­mı ile özel sek­tö­rün di­na­miz­mi sa­ye­sin­de ula­şı­lan eko­no­mik is­tik­rar ve bü­yü­me­den el­de edi­len ka­za­nım­la­rın özen­le ko­run­ma­sı için tüm ke­sim­le­re önem­li gö­rev ve so­rum­lu­luk dü­şü­yor. Tür­ki­ye için al­tın ku­ral, “is­tik­rar ve bü­yü­me sü­re­ci”nin de­vam et­ti­ril­me­si ve güç­len­di­ril­me­si­dir.

Paylaş Tavsiye Et