Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dosya
Güney komşularla sıfır problem
Z. Tuba Kor
GEÇ­Tİ­Ğİ­MİZ yüz­yıl bo­yun­ca Tür­ki­ye’nin kom­şu­la­rıy­la iliş­ki­le­ri za­man za­man kriz­le­re va­ran prob­lem­ler­le ma­lul ol­du: Or­tak ta­ri­hî tec­rü­be­ler­den kay­nak­la­nan hu­su­met, re­jim fark­lı­lık­la­rı­nın ne­den ol­du­ğu ön­yar­gı­lar, So­ğuk Sa­vaş yıl­la­rın­da ide­olo­jik ku­tup­laş­ma, böl­ge­sel re­ka­bet ve/ve­ya it­ti­fak­lar, top­rak ih­ti­laf­la­rı, do­ğal kay­nak­la­rın pay­la­şı­la­ma­ma­sı ve bü­tün bun­la­rın te­tik­le­di­ği gü­ven­lik kay­gı­la­rı... Bu prob­lem­le­rin kıs­ka­cın­da Türk dış po­li­ti­ka­sı, dört ta­ra­fın düş­man­lar­la çev­ri­li ol­du­ğu psi­ko­lo­ji­siy­le yö­ne­til­di. So­ğuk Sa­vaş yıl­la­rı­nın ku­zey­den ge­len ko­mü­nizm ve Sov­yet teh­di­di, SSCB’nin yı­kıl­ma­sı ve Kör­fez Sa­va­şı’nın ar­dın­dan Kürt ay­rı­lık­çı­lı­ğı ve ra­di­kal İs­lam’la yer de­ğiş­tir­di; 1992’de İran, Irak ve Su­ri­ye ye­ni düş­man­lar ola­rak ilan edil­di. 90’lı yıl­lar bo­yun­ca Tür­ki­ye’nin gü­ney kom­şu­la­rıy­la iliş­ki­le­ri­ni gü­ven­lik kay­gı­la­rı şe­kil­len­dir­di.
 
Hu­su­met­ten İş­bir­li­ği­ne Tür­ki­ye-Su­ri­ye İliş­ki­le­ri
Çok de­ğil bun­dan tam on se­ne ev­vel Tür­ki­ye-Su­ri­ye iliş­ki­le­ri, An­ka­ra’nın sa­vaş teh­di­diy­le en zor gün­le­ri­ni ya­şı­yor­du. Uzun yıl­lar ya­zı­nın ba­şın­da zik­ret­ti­ği­miz bü­tün prob­lem alan­la­rıyla malul olan Şam-An­ka­ra iliş­ki­le­ri, ne ol­muş­tu da sa­de­ce on se­ne için­de bir baş­ka ör­ne­ği­ne zor rast­la­na­cak şe­kil­de her alan­da iyi­leş­miş­ti?
Hu­su­met­ten iş­bir­li­ği­ne ge­çiş­te dö­nüm nok­ta­sı, An­ka­ra’nın teh­dit­le­ri kar­şı­sın­da Şam’ın elin­de­ki en önem­li dış po­li­ti­ka ko­zu­nu bı­rak­mak zo­run­da kal­dı­ğı Ekim 1998’de­ki Öca­lan Kri­zi ol­du. Şam’ın Öca­lan’ı top­rak­la­rın­dan çı­kar­ma­sı ve PKK’ya des­te­ği ta­ma­men kes­me­si, Öca­lan’ın dört ay son­ra ya­ka­lan­ma­sı­na ve ör­gü­tün Ey­lül 1999’da si­lah­la­rı bı­rak­ma­sı­na ze­min ha­zır­la­dı. Bu du­rum sa­de­ce iki­li iliş­ki­le­ri de­ğil, ge­nel ola­rak Türk dış po­li­ti­ka­sı­nı da ra­hat­lat­tı. 90’lı yıl­lar bo­yun­ca pek çok ül­key­le iliş­ki­le­ri­mi­zi esir alan PKK fak­tö­rü­nün -en azın­dan beş se­ne bo­yun­ca- dev­re dı­şı kal­ma­sı ve gü­ven­li­ğin ge­ri pla­na düş­me­si, An­ka­ra’nın So­ğuk Sa­vaş psi­ko­lo­ji­sin­den ya­vaş ya­vaş kur­tul­ma­sı­nı sağ­la­dı. Ara­lık 1999’da AB’den aday­lık sta­tü­sü alın­ma­sı­nın da önü­nü açan bu sü­reç, içe­ri­de re­form­la­rı ve de­mok­ra­tik­leş­me­yi baş­la­tır­ken, dış po­li­ti­ka­nın “Or­tak Gü­ven­lik ve Dış Po­li­ti­ka” ve “Kom­şu­luk Po­li­ti­ka­sı” çer­çe­ve­sin­de AB ile uyum­lu­laş­tı­rıl­ma­sı za­ru­re­ti­ni be­ra­be­rin­de ge­tir­di. Bu bağ­lam­da İs­ma­il Cem ön­cü­lü­ğün­de­ki dı­şiş­le­ri­nin baş­lat­tı­ğı açı­lım­lar, Ka­sım 2002’de ik­ti­da­ra ge­len AKP’nin “kom­şu­lar­la sı­fır prob­lem” yak­la­şı­mı­nı dış po­li­ti­ka­nın te­mel esas­la­rın­dan bi­ri ha­li­ne ge­tir­me­siy­le iv­me ka­zan­dı.
Baş­lan­gıç­ta tem­kin­li adım­lar­la iler­le­yen iliş­ki­ler­de 2003’ten iti­ba­ren çok hız­lı bir iyi­leş­me ya­şan­dı. Bun­da dış et­ken­ler de şüp­he­siz et­ki­liy­di. ABD’nin Irak’ı iş­ga­liy­le böl­ge­de den­ge­le­rin de­ğiş­me­si so­nu­cu An­ka­ra ile Şam’ın teh­dit al­gı­la­ma­la­rı ör­tüş­me­ye baş­la­dı. 1 Mart Tez­ke­re­si’nin TBMM’den geç­me­me­si ve ge­nel Irak po­li­ti­ka­sı Tür­ki­ye’nin Şam nez­din­de iti­ba­rı­nı ar­tı­rır­ken, ABD’nin yo­ğun bas­kı­sı­na rağ­men Su­ri­ye’nin eko­no­mik ve dip­lo­ma­tik tec­ri­di­ne An­ka­ra’nın or­tak ol­ma­ma­sı gü­ve­ni pe­kiş­tir­di. Gü­ney­de İs­ra­il, do­ğu­da ABD/Irak ile çev­ri­li olan Su­ri­ye için ku­ze­yin­de­ki Tür­ki­ye ne­fes ala­bi­le­ce­ği tek kom­şu­su ha­li­ne gel­di.
Öca­lan fak­tö­rü­nün denk­lem­den çık­ma­sı ve gü­ven­lik prob­le­mi­nin çö­zül­me­si­nin ar­dın­dan An­ka­ra ile Şam geç­mi­şi unu­tup ras­yo­nel bir dış po­li­ti­ka çer­çe­ve­sin­de ge­le­ce­ğe odak­lan­ma­yı ter­cih et­ti. 2003’ten iti­ba­ren üst dü­zey yet­ki­li­le­rin gi­de­rek ar­tan kar­şı­lık­lı zi­ya­ret­le­ri ve im­za­la­nan pek çok an­laş­ma ile iliş­ki­ler tah­min edi­le­me­ye­cek bo­yut­la­ra ulaş­tı. İliş­ki­ler, ide­olo­jik ko­nu­la­ra hiç de­ği­nil­me­den ve Ha­tay, su gi­bi te­mel ih­ti­laf­la­rın çö­zü­mü za­ma­na bı­ra­kı­la­rak or­tak çı­kar, kar­şı­lık­lı say­gı ve iyi kom­şu­luk il­ke­le­ri te­me­lin­de ge­liş­ti­ril­di; ye­ni iş­bir­li­ği alan­la­rı açıl­dı. Tıp­kı AET/AB’nin olu­şu­mun­da­ki gi­bi, baş­lan­gıç­ta si­ya­si bir iv­me­nin ar­dın­dan sağ­la­na­cak eko­no­mik alan­da kar­şı­lık­lı ba­ğım­lı­lı­ğın, ba­rış­çıl me­tot­lar­la prob­lem çö­zü­mü­nün önü­nü aça­ca­ğı bek­len­ti­siy­le ha­re­ket edil­di.
Bu­gün ula­şım­dan ti­ca­re­te, tu­rizm­den ta­rı­ma, ener­ji ala­nın­da iş­bir­li­ği­ne ka­dar her alan­da sı­kı eko­no­mik iliş­ki­ler ge­liş­ti­ri­li­yor. Sı­nı­rın ça­tış­ma­dan iş­bir­li­ği ala­nı­na dö­nüş­me­si için or­tak pro­je­ler üre­ti­li­yor. Bu sü­reç­te Ha­tay ve su ih­ti­laf­la­rı iliş­ki­lerin önün­de bir en­gel ol­mak­tan çok­tan çık­tı. 2004’te Ser­best Ti­ca­ret An­laş­ma­sı’na im­za koy­mak su­re­tiy­le Şam mev­cut sı­nı­rı fii­len ka­bul et­ti. Sı­nır­da Asi Neh­ri üze­rin­de dost­luk ba­ra­jı ku­rul­ma­sı pro­je­si de bu­nu te­yit eder ni­te­lik­te. PKK ve te­rör me­se­le­si bu­gün önem­li bir iş­bir­li­ği ala­nı­na dö­nüş­müş du­rum­da; as­ke­rî alan­da eği­tim ve tek­nik-bi­lim­sel iş­bir­li­ği an­laş­ma­la­rı im­za­lan­dı. Kül­tü­rel ya­kın­laş­ma­ya yö­ne­lik de adım­lar atı­lı­yor. Böy­le­ce yak­la­şık bir asır­dır en­te­lek­tü­el­le­rin ve yö­ne­ti­ci elit­le­rin kim­lik­le­ri­ni ve dün­ya gö­rüş­le­ri­ni et­ki­le­yen ve dış po­li­ti­ka dav­ra­nış­la­rı­nı be­lir­le­yen ta­ri­hî-psi­ko­lo­jik en­gel­ler da­ğıl­dı. Hat­ta Tür­ki­ye ar­tık Su­ri­ye için Ba­tı’yla prob­lem­le­ri­ni aş­ma­da bu­lun­maz bir fır­sa­ta dö­nüş­tü. Ulus­la­ra­ra­sı are­na­da sı­kış­mış­lı­ğı­nı ba­rış gö­rüş­me­le­ri ile aş­ma ça­ba­sın­da olan Şam, Tür­ki­ye’nin İs­ra­il ile ara­sın­da ara­bu­lu­cu­luk yap­ma­sın­dan da ol­duk­ça mem­nun. Tür­ki­ye’nin bu­gün Or­ta­do­ğu’da et­ki­li bir ak­tör ol­ma­sın­da ise Su­ri­ye ile kur­du­ğu ya­kın iliş­ki­nin kat­kı­sı ol­duk­ça faz­la.
 
Zor­lu İm­ti­han: Tür­ki­ye-Irak İliş­ki­le­ri
ABD iş­ga­liy­le bü­tün den­ge­le­ri altüst ol­muş, par­ça­lan­ma­nın eşi­ği­ne gel­miş “öz­gür ve de­mok­ra­tik” Irak, al­tı yıl­dır An­ka­ra’nın en zor­lu im­ti­han­la­rın­dan bi­ri du­ru­mun­da. İş­gal ön­ce­sin­de Tür­ki­ye’nin ini­si­ya­ti­fiy­le baş­la­yan Irak’a Kom­şu Ül­ke­ler top­lan­tı­la­rı, hem Irak ve çı­kar­la­rı bir­bi­rin­den çok fark­lı olan kom­şu­la­rı ara­sın­da di­ya­log­la­rın ku­rul­ma­sı­na ve­si­le ol­du hem de Irak’ın ye­ni­den ya­pı­lan­ma­sın­da et­ki­li bir plat­form ha­line gel­di. Ge­rek bu ini­si­ya­tif ge­rek­se ABD’nin bas­kı­sı­na rağ­men TBMM’nin 1 Mart Tez­ke­re­si’ni red­de­de­rek iş­ga­le or­tak ol­ma­ma­sı, Tür­ki­ye’nin Irak’a ya­pa­ca­ğı açı­lım­la­rın so­nuç ver­me­sin­de önem­li bi­rer baş­lan­gıç ol­du.
Irak’ta ya­şa­nan iç sa­va­şı an­dı­ran ça­tış­ma­lar böl­ge ge­ne­lin­de Sün­ni-Şii ku­tup­laş­ma­sı­nı su yü­zü­ne çı­ka­rır­ken, Tür­ki­ye tüm grup­lar­la eşit me­sa­fe­de si­ya­set iz­le­ye­rek ve her bi­riy­le te­ma­sı­nı sür­dü­re­rek ta­raf­la­rın gü­ve­ni­ni ka­zan­dı. Sün­ni­le­rin se­çim­le­re gir­me­si­ni teş­vik ede­rek si­ya­si alan­da tem­sil­le­ri­ni sağ­lar­ken, Sün­ni­ler ile Şi­i­ler ara­sın­da ya­şa­nan si­ya­si kriz­ler­de ara­bu­lu­cu­luk yap­tı. Bu adım­lar güç­lü bir mer­ke­zî yö­ne­ti­min ku­rul­ma­sı ve böy­le­ce Irak’ın par­ça­lan­ma­sı­nın önü­ne ge­çil­me­si için de el­zem­di.
Irak mer­ke­zî yö­ne­ti­mi ve Sün­ni-Şii grup­lar­la iliş­ki­ler iyi bir dü­ze­ye ulaş­sa da, Ku­zey Irak’ta­ki yö­ne­tim ve Kürt­ler­le ger­gin­lik tır­man­dı. Zi­ra ba­ğım­sız bir Kürt dev­le­ti ih­ti­ma­li, PKK’nın sal­dı­rı­la­rı­nı ar­tır­ma­sı ve Ker­kük’ün ka­de­ri gi­bi prob­lem­ler An­ka­ra’nın ge­le­nek­sel kor­ku­la­rı­nı ye­ni­den alev­len­dir­di. Ka­rar alı­cı­lar ara­sın­da uy­gu­la­na­cak po­li­ti­ka­lar ko­nu­sun­da Su­ri­ye ör­ne­ğin­de­ki gi­bi bir uz­laş­ma ol­ma­ma­sı, da­ha­sı bir ke­si­min ka­ba gü­ce ve tec­ri­de da­ya­lı po­li­ti­ka­la­rı ıs­rar­la sa­vun­ma­sı, hü­kü­me­tin uzun sü­re yal­pa­la­ma­sı­na yol aç­tı. Ara­lık 2007’de baş­la­yan sı­nır­lı ha­va ve ka­ra ope­ras­yon­la­rı­nı ise ye­ni açı­lım­lar iz­le­di. Özel­lik­le Kürt grup­la­rı mu­ha­tap al­ma­nın ilk kez dev­le­tin zir­ve­sin­de ka­bul gör­me­siy­le Mart ayın­da Irak Cum­hur­baş­ka­nı Ce­lal Ta­la­ba­ni’nin Tür­ki­ye’ye gel­me­si önem­liy­di. Bu sü­reç­te si­ya­si ve as­ke­rî ge­ri­lim­le­re rağ­men Türk işa­dam­la­rı ve mü­te­ah­hit­le­rin Ku­zey Irak’ta­ki fa­ali­yet­le­ri­ni gi­de­rek ar­tır­dık­la­rı­nı da vur­gu­la­mak ge­re­kir.
Tem­muz 2007 se­çim­le­rin­den son­ra Tür­ki­ye ile Irak ara­sın­da kar­şı­lık­lı üst dü­zey zi­ya­ret­ler iyi­ce art­tı. Bu sü­reç­te ener­ji ve si­ya­set-gü­ven­lik alan­la­rın­da im­za­la­nan mu­ta­ba­kat muh­tı­ra­la­rı ile Te­rör­le Mü­ca­de­le İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı’nı, Tem­muz 2008’de Yük­sek Dü­zey­li Stra­te­jik İş­bir­li­ği Kon­se­yi ku­rul­ma­sı ta­kip et­ti. İliş­ki­ler­de yep­ye­ni bir dö­ne­me işa­ret eden bu kon­sey­le si­ya­set, eko­no­mi, ener­ji, su kay­nak­la­rı, kül­tür ve gü­ven­lik alan­la­rın­da iş­bir­li­ği ya­pıl­ma­sı ve uzun va­de­li Stra­te­jik Or­tak­lık iliş­ki­si ge­liş­ti­ril­me­si ön­gö­rü­lü­yor. İm­za­la­na­cak an­laş­ma­lar ve üre­ti­le­cek or­tak pro­je­ler­le, tıp­kı AB ör­ne­ğin­de ol­du­ğu gi­bi, eko­no­mik en­teg­ras­yo­nun sağ­lan­ma­sı ve or­tak bir gü­ven­lik ala­nı oluş­tu­rul­ma­sı he­def­le­ni­yor.
Kom­şu­lar­la sı­fır prob­lem yak­la­şı­mı­nın en önem­li mey­ve­si olan bu kon­sey eğer ama­cı­na ula­şır­sa, Irak’la iliş­ki­ler Su­ri­ye’yle iliş­ki­ler­den çok da­ha iyi bir dü­ze­ye ge­le­cek; Tür­ki­ye’nin iç kor­ku­la­rın­dan kur­tu­la­bil­me­si­nin, iş­gal al­tın­da geç­mi­şi yağ­ma­lan­mış ve ge­le­ce­ği ipo­tek al­tı­na alın­mış Irak’ın ve Irak­lı­la­rın ise da­ha hız­lı to­par­la­na­bil­me­si­nin önü açı­la­cak­tır.

Paylaş Tavsiye Et