Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dünya Siyaset
Pentagon CIA’e karşı: Beyaz Saray’ın intikamı
Ebru Afat
IRAK’TA saplandığı bataklıktan çıkmaya çalışırken Suriye ve İran’a da aba altından sopa göstermekten geri durmayan ABD hükümeti, Amerikan siyaset tarihine geçen yeni bir olayla sarsılıyor. “Sızıntı Skandalı” (Leakgate) olarak isimlendirilen ve Beyaz Saray yetkililerinin gizli bir CIA ajanının ismini sızdırıp sızdırmadıklarına yönelik bir soruşturmanın başlatılmasına kadar giden bu olay, Başkan Richard Nixon’ı iktidardan düşüren Watergate Skandalı ile karşılaştırılıyor.
Sızıntı Skandalı’nın merkezinde iki aktör bulunuyor: Emekli büyükelçi Joseph Wilson ve savaş karşıtı muhafazakâr gazeteci Robert Novak. 1988-90’da Irak’ta Amerikan Büyükelçisi olarak görev yapan Wilson, Irak’ın Nijer’den uranyum alıp almadığını araştırmak üzere CIA tarafından 2002 Şubatında bu ülkeye gönderilmişti. Wilson, 6 Temmuz’da New York Times’ta yayımlanan makalesinde ve aynı gün Washington Post’ta çıkan röportajında, ABD Başkanı George Bush’un 28 Ocak’ta yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında yer alan, “Irak Afrika’dan nükleer silah programı için uranyum satın almaya çalıştı” iddiasının gerçekleri yansıtmadığını açıklamıştı. Deneyimli gazeteci Robert Novak da Wilson’ın açıklamaları üzerine kaleme aldığı ve 14 Temmuz’da, başta Washington Post olmak üzere birçok basın kuruluşu tarafından yayımlanan makalesinde, Wilson’ın Nijer’e gönderilmesini eleştirmiş ve şu ifadelere yer vermişti: “Wilson daha önce CIA için hiç çalışmadı ama onun eşi Valerie Plame kitle imha silahları üzerine çalışan bir CIA operatörüdür. Yönetimden iki kıdemli yetkili bana, araştırma yapması için Wilson’ın Nijer’e gönderilmesini eşinin önerdiğini söyledi.”
Novak’ın makalesi başlangıçta fazla dikkat çekmedi. Sadece The Nation’dan David Corn ve New York Times’tan Paul Krugman gibi liberal köşe yazarları, Novak’ın, Valerie Plame’in CIA için çalıştığını açıklamasını eleştirdiler. 26 Eylül’de MSNBC’nin web sitesinde ve NBC’-nin haber bültenlerinde “CIA’in, Wilson’ın eşinin kimliğinin basına sızdırılmasını incelemek üzere bir soruşturma başlatılması için Adalet Bakanlığı’na başvurduğu” haberi geçene kadar bu hikaye bir köşede kaldı. Ancak esas bomba, Washington Post’un 28 Eylül’de, yönetimden ismi saklı bir yetkilinin Post’a anlattıklarını ifşa etmesi üzerine patladı. Bu yetkiliye göre, Novak’ın makalesi yayımlanmadan önce Beyaz Saray’dan iki üst düzey yetkili Washington’dan en az altı gazeteciyi çağırmış ve onlara Joseph Wilson’un Bush’u yalancı çıkarmasının “intikamını almak için” Wilson’ın eşinin kimliğini açıklamıştı. Dava vekili Alberto Gonzales’in Beyaz Saray çalışanlarına 30 Eylül’de, Adalet Bakanlığı’nın, ‘CIA elemanının kimliğinin sızdırılmasına yönelik soruşturma açtığını’ bildiren bir e-mail göndermesiyle soruşturma resmen başladı.
Başkan Bush’un başını ağrıtan bu soruşturmanın açılmasının sebebi, 1982 tarihli İstihbaratçıların Kimliklerini Koruma Kanunu’nun 421’inci maddesine göre gizli bir ajanın kimliğini ifşa etmenin 10 yıla kadar hapis ve 50.000 dolar para cezası gerektiren ağır bir suç teşkil etmesiydi. Bu kanunun çıkarılmasında Baba Bush’un büyük rolünün olması kaderin bir cilvesi olsa gerek. 1976-77’de CIA başkanlığı yapan Baba Bush, Reagan Hükümeti dönemindeki başkan yardımcılığı sırasında bu kanunun çıkarılmasını sağladı. Amacı; kurumdan ayrıldıktan sonra yazdığı ve ilkini 1975’de yayımladığı kitaplarında CIA elemanlarının ve ajanların isimlerini ifşa eden CIA ajanı Philip Agee’yi cezalandırmaktı.
Başkan Bush 7 Ekim’de, gizli CIA ajanının kimliğini deşifre eden iki kıdemli Beyaz Saray yetkilisinin kim oldukları hakkında hiçbir fikri olmadığını, ama bunu öğrenmeyi çok istediğini açıkladı. İlginçtir, Bush’un açıklamasından iki gün önce Wilson da Bush’un, olayların tamamen dışında olduğuna inandığını söylemişti.
Sızıntının sorumlusu olarak üç isim üzerinde duruluyor: Bush’un önde gelen danışmanlarından Karl Rove, Başkan Yardımcısı Dick Cheney’nin ofisinin genel sekreteri Lewis Libby ve Ulusal Güvenlik Konseyi üyesi Elliott Abrams. Hepsi de neocons çetesinin ateşli birer üyesi olan bu şüphelilerden Rove’un, Novak’ın makalesinden sonra MSNBC muhabiri Chris Matthews’u çağırıp “Plame’in konumunun tartışmalı olduğunu açıkladığı” söylentisini duymayan kalmadı. Cheney’nin yardımcısı olmadan önce hukuk danışmanlığı yapan ve müşterileri arasında Mossad ajanı olduğu iddia edilen kişiler de bulunan “Scooter” lakaplı Libby’nin istihbarat konularına meraklı olduğu biliniyor. Cheney’nin CIA’in Langley’deki merkezine düzenlediği ziyaretlere Libby de katılmıştı. Reagan’ın başkanlığı döneminde ismini duyuran Abrams ise en son 2002 Nisanında Venezuella Devlet Başkanı Hugo Chavez’e düzenlenen başarısız darbe girişiminin arkasında olmakla suçlanmıştı.
Plame’in ismini kamuoyuna açıklayan kişi, gazeteci Novak olmasına rağmen kanun, sızdırılmış gizli bilgileri açıklayan gazetecileri koruyor. Bunun tek istisnası, açıklamayı yapan gazetecinin de CIA için çalışıyor olması ki; Novak için böyle bir durum söz konusu değil. Novak, 1 Ekim’de Washington Post’ta yayımlanan makalesinde, amacının sadece Nijer araştırması için yanlış bir isim olan Wilson’un CIA tarafından niçin seçildiğini açıklamak olduğunu, üstelik Plame’in kimliğinin o kadar da gizli olmadığını söyleyerek kendini savundu. Novak’a göre, Plame’in durumunu teyit etmek için görüştüğü CIA yetkilisi, Plame’in ismini kullanmasının onu ya da bir başkasını tehlikeye sokacağı yönünde herhangi bir uyarıda bulunmamıştı.
Bazı teorilere göre Sızıntı Skandalı’nın arka planında, CIA ile Pentagon arasında yaşanan ayrılık yatmaktaydı. Pentagon’un Irak Savaşı’nı her ne pahasına olursa olsun haklılaştırmaya çalışması CIA ile Pentagon arasında bir güven krizine yol açmıştı. St. Petersburg Times’ın 5 Ekim tarihli baş yazısında şu çarpıcı yorum yapılıyordu: “CIA ve diğer istihbarat ajansları, Irak’ın yasal olmayan silah programlarına dair sağlam deliller bulmayı başaramayınca, yönetim Pentagon bünyesinde, istenen sonuçları üretecek yeni bir ajans oluşturdu.” Beyaz Saray’daki neoconların Office of Special Plans (OSP) ismini taşıyan özel bir birim oluşturdukları zaten biliniyordu. Ancak OSP ile Sızıntı Skandalı arasındaki bağlantıyı kuran isim, “www.antiwar.com” sitesi yazarlarından Justin Raimondo oldu. Raimondo 8 Ekim tarihli makalesinde, neoconlar ile geleneksel muhafazakârlar arasında büyük bir anlaşmazlık olduğunu, ismi sızdıranların Irak Savaşı’nın “Sharon’un savaşı” olduğunu yazan Novak’ı tuzağa düşürmeyi amaçladıklarını ileri sürüyordu. Göründüğünden daha karmaşık olan bu skandalın, Bush’un yeniden seçilme şansını biraz daha azalttığı açık. Kendisi de bunun farkında olan Bush, neoconların etkisiyle giderayak Suriye ya da İran’a saldırma kararını verebilir. Her halükarda, CIA ile hükümet arasındaki çatışmayı gün yüzüne çıkartan bu skandalın etkileri birçok olaya yansıyacaktır. Önümüzdeki günler, sadece Amerika için değil, Orta Doğu için de yeni gelişmelere sahne olabilir.

Paylaş Tavsiye Et