Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (October 2005) > Dünya Siyaset > BM’de reform ve BM’nin geleceği
Dünya Siyaset
BM’de reform ve BM’nin geleceği
Talha Köse
BM’NİN ya­pı­sı­na, iş­le­yi­şi­ne ve güç da­ğı­lı­mı­na da­ir he­men he­men tüm üye­le­rin çe­şit­li eleş­ti­ri­le­ri sık­lık­la gün­de­me gel­se de, 21. yüz­yıl­da dün­ya­da­ki or­tak so­run­la­rın çö­züm­len­me­si için BM’ye al­ter­na­tif ola­bi­le­cek bir mer­ci ha­len mev­cut de­ğil. Özel­lik­le kar­şı­lık­lı ba­ğım­lı­lı­ğın ar­ta­rak de­vam et­ti­ği bir dö­nem­de ulus dev­let ya­pı­la­rı­nın ko­lek­tif so­run­la­ra kar­şı ken­di baş­la­rı­na ya­pa­bi­le­cek­le­ri ol­duk­ça sı­nır­lı. Za­man za­man ken­di ulu­sal çı­kar ve stra­te­ji­le­riy­le çe­li­şen ka­rar­lar al­dı­ğı için BM’yi yo­ğun şe­kil­de eleş­ti­ren ABD hü­kü­me­ti bi­le te­rör, çev­re­sel so­run­lar ve has­ta­lık­la­rın ön­len­me­si gi­bi ko­nu­lar­da BM’nin ge­rek­li­li­ği­ni sa­vu­nu­yor. An­cak şu da bir ger­çek ki; BM yal­nız­ca bir yar­dım ve kal­kın­ma ku­ru­lu­şu çer­çe­ve­si ile dün­ya so­run­la­rı­nın çö­zü­mü­ne cid­di bir kat­kı­da bu­lu­na­maz. BM’nin 60. Ge­nel Ku­ru­lu’nda­ki te­mel me­se­le­si, dün­ya si­ya­se­tin­de da­ha ak­tif ve et­kin bir rol oy­na­ya­bil­mek için, son yıl­lar­da eroz­yo­na uğ­ra­yan meş­ru­iye­ti­ni ve gü­ve­ni­lir­li­ği­ni ye­ni­den inşa et­mek­ti.
 
Re­form Gün­de­mi ve Tar­tış­ma­lar
Da­ha ön­ce­ki Ge­nel Ku­rul top­lan­tı­la­rın­dan fark­lı ola­rak, bu yıl BM kök­lü re­form gün­de­mi ile top­lan­dı. Dün­ya li­der­le­ri önü­müz­de­ki dö­nem­de da­ha da ön pla­na çık­ma­sı bek­le­nen te­rö­rizm, HIV/AIDS ile mü­ca­de­le, yok­sul­lu­ğu or­ta­dan kal­dır­ma, çev­re­sel so­run­lar ve in­san hak­la­rı gi­bi beş te­mel ko­nu­da da­ha faz­la da­ya­nış­ma için­de olun­ma­sı ko­nu­sun­da gö­rüş bir­li­ği­ne var­dı. Tüm bu hu­sus­lar pren­sip­te be­nim­sen­miş ol­sa da, bu te­mel mad­de­le­rin ağır­lık­la­rı, önem sı­ra­la­rı ve özel­lik­le içe­rik­le­ri­ne da­ir cid­di tar­tış­ma­lar ya­şan­dı. Bu mad­de­le­rin içe­ri­ği­ne da­ir de­ği­şik dev­let­le­rin fark­lı bek­len­ti­le­ri ve he­sap­la­rı var­dı. Ge­liş­miş ül­ke­le­rin gün­de­mi­nin ilk sı­ra­sın­da te­rö­rizm ile mü­ca­de­le ve nük­le­er si­lah­lan­ma­nın ön­len­me­si yer alır­ken; az ge­liş­miş ve ge­liş­mek­te olan ül­ke­le­rin gün­de­mi­ni yok­sul­luk­la mü­ca­de­le ve kal­kın­ma oluş­tu­ru­yor­du. Üye ül­ke­le­rin im­za­sı­na su­nu­lan 35 say­fa­lık tas­lak me­tin BM’nin ge­le­cek­te­ki fa­ali­yet­le­ri ve ya­pı­lan­ma­la­rı ko­nu­sun­da bir yol ha­ri­ta­sı ni­te­li­ğin­de. Tas­lak me­tin pren­sip­te im­za­lan­mış ol­sa da içe­ri­ği ko­nu­sun­da tam bir uz­laş­ma­ya va­rı­la­ma­dı.
Gü­ven­lik Kon­se­yi’nin ya­pı­sı­nın gü­nü­müz şart­la­rı­na ve si­ya­sî or­ta­mı­na pa­ra­lel ola­rak da­ha ka­tı­lım­cı bir şek­le so­kul­ma­sı için ye­ni­den göz­den ge­çi­ril­me­si ve BM’nin bü­rok­ra­tik ya­pı­sı­nın, şef­faf­lı­ğı ve gü­ve­ni­lir­li­ği­ni ar­tı­ra­cak şe­kil­de ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı önem­li baş­lık­lar­dı. Öze­lik­le Irak’ta Pet­rol Kar­şı­lı­ğı Yi­ye­cek An­laş­ma­sı­’nın yü­rü­tül­me­sin­de­ki yol­suz­luk­lar BM’nin gü­ve­ni­lir­li­ği­ne cid­di za­rar ver­miş­ti. BM’nin bü­rok­ra­tik ya­pı­sı­nın da re­vi­ze edi­le­rek da­ha iş­ler bir ha­le ge­ti­ril­me­si yö­nün­de ba­zı de­ği­şik­lik­ler ya­pıl­dı.
BM’ye bağ­lı Ulus­la­ra­ra­sı Ce­za Mah­ke­me­si ise et­kin bir ku­rum ko­nu­mu­na ge­ti­ri­le­me­di. So­yut bir ide­al ola­rak in­san hak­la­rı­na ve­ri­len önem te­yit edil­miş ol­sa da özel­lik­le in­san hak­la­rı ih­lal­le­riy­le suç­la­nan, ara­la­rın­da ABD’nin de bu­lun­du­ğu bir­çok dev­let, yap­tı­rım yet­ki­si ola­bi­le­cek bir ku­ru­mun oluş­ma­sı­na izin ver­me­di. İn­san hak­la­rı ih­lal­le­ri­nin ne şe­kil­de araş­tı­rı­lacağı ve ih­la­lin sap­tan­ma­sı ha­lin­de her­han­gi bir yap­tı­rı­mın meş­ru bir ya­pı ta­ra­fın­dan uy­gu­la­nıp uy­gu­la­na­ma­ya­ca­ğı so­ru­su ya­nıt­sız kal­mış ol­du. Ge­nel Ku­rul’da ele alı­nıp so­nuç­ta her­han­gi bir ba­şa­rı sağ­la­na­ma­yan di­ğer bir mad­de ise nük­le­er si­lah­la­rın ya­yıl­ma­sı­nın ön­len­me­si ve si­lah­sız­lan­ma ile il­gi­li tar­tış­ma­lar­dı. Bu ko­nu­da da her­han­gi bir uz­laş­ma­ya va­rı­la­ma­dı.
 
BM Gü­ven­lik Kon­se­yi’nde Re­form Baş­ka Bir Ba­ha­ra Kal­dı
BM Gü­ven­lik Kon­se­yi’nin 15 üye­si bu­lu­nu­yor. Bu 15 üye­den 10’u ge­çi­ci üye sta­tü­sün­de. Ge­çi­ci üye­ler iki yıl­da bir se­çi­li­yor. Gü­ven­lik Kon­se­yi’nin ve­to yet­ki­si­ne sa­hip dai­mi üye­le­ri ise, ABD, İn­gil­te­re, Rus­ya, Çin ve Fran­sa. BM’nin en çok eleş­ti­ri­len ku­ru­mu olan Gü­ven­lik Kon­se­yi’nin ya­pı­sı­na da­ir re­form ta­lep­le­ri 60. Ge­nel Ku­rul’da da so­nuç­suz kal­dı. Ge­nel Ku­rul’un ön­ce­lik­li mad­de­si ola­rak gün­de­me gel­miş ol­ma­sa da Gü­ven­lik Kon­se­yi’nin ya­pı­sı­na da­ir de­ği­şim bek­len­ti­le­ri uzun sü­re­dir gün­dem­dey­di. Kü­re­sel si­ya­se­tin yü­rüt­me me­ka­niz­ma­la­rın­da önem­li be­lir­le­yi­ci­li­ği olan BM Gü­ven­lik Kon­se­yi’nin ya­pı­sı, alt­mış yıl­lık sü­reç için­de ufak çap­lı ba­zı de­ği­şik­lik­ler ge­çir­miş ol­ma­sı­na rağ­men, ha­len bü­yük öl­çü­de 1945’te ku­rul­du­ğu dö­ne­min güç da­ğı­lı­mı­nı tem­sil edi­yor. Bu ada­let­siz ya­pı­nın mu­ha­fa­za­sın­da mev­cut dai­mi üye­le­rin mu­ha­fa­za­kâr ta­vır­la­rı­nın da bü­yük ro­lü var. Dün­ya si­ya­se­tin­de ve eko­no­mi­sin­de­ki ağır­lık­la­rı­nı önem­li öl­çü­de ar­tı­ran Hin­dis­tan, Al­man­ya, Ja­pon­ya ve Bre­zil­ya’nın Gü­ven­lik Kon­se­yi’nin dai­mi üye­si ol­ma yö­nün­de cid­di ta­lep ve fa­ali­yet­le­ri ol­du.
Ja­pon­ya’nın ABD’nin ve di­ğer ba­zı dev­let­le­rin des­te­ği­ni ala­rak BM Gü­ven­lik Kon­se­yi dai­mi üye­si ol­ma ça­ba­la­rı Çin’in sert mu­ha­le­fe­tiy­le kar­şı­laş­tı.
Schrö­der ik­ti­da­rın­da dış po­li­ti­ka­da uz­laş­ma­cı ve ya­pı­cı bir imaj ya­ka­la­yan ve ulus­la­ra­ra­sı ör­güt­le­re de önem­li ma­lî kat­kı­lar­da bu­lu­nan Al­man­ya, bu ima­jın da olum­lu kat­kı­la­rıy­la BM Gü­ven­lik Kon­se­yi dai­mi üye­li­ği için lo­bi ça­lış­ma­la­rı­nı hız­lan­dır­dı ve yi­ne bu çer­çe­ve­de 2005 yı­lı or­ta­la­rın­da des­tek bul­mak için ABD’ye çı­kar­ma yap­tı. Schrö­der’in ge­zi­si Irak’ın iş­ga­li ne­de­niy­le dış po­li­ti­ka­sın­da sı­kın­tı ya­şa­yan Bush yö­ne­ti­min­ce ol­duk­ça olum­lu kar­şı­lan­dı. An­cak bu gi­ri­şim­ler sem­bo­lik de ol­sa mu­ha­fa­za­kâr Ya­hu­di­le­rin tep­ki­le­ri­ne ne­den ol­du. Dün­ya eko­no­mi­sin­de ve si­ya­se­tin­de önem­li bir ak­tör ol­ma­sı­na kar­şın as­ke­rî açı­dan söz sa­hi­bi ola­ma­yan Al­man­ya, Gü­ven­lik Kon­se­yi dai­mi üye­li­ği ile as­ke­rî alan­da da et­kin bir ak­tör ha­li­ne gel­mek is­ti­yor.
De­mog­ra­fik ve eko­no­mik ge­li­şi­mi­ne pa­ra­lel ola­rak ulus­la­ra­ra­sı si­ya­set­te­ki et­kin­li­ği­ni ar­tır­ma­ya ça­lı­şan Hin­dis­tan ve Af­ri­ka kı­ta­sı­nın söz­cü­sü ol­ma id­di­asıy­la ha­re­ket eden Gü­ney Af­ri­ka ise Ge­nel Ku­rul’da BM Gü­ven­lik Kon­se­yi’nin an­ti­de­mok­ra­tik ya­pı­sı­nı sert bir dil­le eleş­tir­di­ler ve bu ya­pı­da­ki re­form ta­lep­le­ri­ni di­le ge­tir­di­ler.
 
İs­lam Dün­ya­sı İçin De­ği­şen Bir Şey Yok
Bir bu­çuk mil­ya­ra ya­kın nü­fu­su ile dün­ya nü­fu­su­nun yak­la­şık 4’te bi­ri­ni teş­kil eden İs­lam dün­ya­sının BM’de ve­to hak­kı­na sa­hip olan bir tem­sil­ci­si bu­lun­mu­yor. Ye­ni ek­len­me­si gün­de­me ge­len üye­ler ara­sın­da ise her­han­gi bir Müs­lü­man ül­ke­nin is­mi geç­mi­yor. Ba­tı dı­şı top­lum­la­rın de­mok­ra­tik­leş­ti­ril­me­si ve öz­gür­leş­ti­ril­me­si için gös­te­ri­len can­hı­raş ça­ba­nın ve has­sa­si­ye­tin BM’nin, özel­lik­le de Gü­ven­lik Kon­se­yi’nin de­mok­ra­tik­leş­ti­ril­me­si için gös­te­ril­me­me­si dü­şün­dü­rü­cü­dür. Öz­gür­leş­ti­ril­me­ye ve de­mok­ra­tik­leş­ti­ril­me­ye ça­lı­şı­lan ve bu ko­nu­da ulus­la­ra­ra­sı ör­güt­ler­le iş­bir­li­ği yap­ma­sı tem­bih­le­nen İs­lam ül­ke­le­ri­nin dün­ya si­ya­se­ti­ne kat­kı­da bu­lu­na­bi­le­cek bir ak­tör ha­li­ne dö­nüş­me­le­ri kı­sa va­de­de zor gö­rü­nü­yor. Ulus­la­ra­ra­sı si­ya­set­te BM gi­bi meş­ru ka­nal­la­rın ve bu ku­rum­lar­da de­mok­ra­tik ka­tı­lım yol­la­rı­nın açıl­ma­sı­nın kü­re­sel ba­rış ve is­tik­ra­rın te­si­sin­de olum­lu et­ki­le­ri ola­cak­tır. Bu ise, BM Ge­nel Ku­rul gün­de­min­de göz ar­dı edi­len önem­li ko­nu­lar­dan bir di­ğe­ri­dir.
So­nuç ola­rak, BM ku­sur­suz bir ku­rum de­ğil; fa­kat şu an iti­ba­riy­le dün­ya so­run­la­rı­na ba­rış­çıl çö­züm­ler üre­ti­le­bil­me­si için hâ­len al­ter­na­tif­siz bir ulus-üs­tü plat­form. 21. yüz­yıl­da BM’ye da­ha da faz­la iş düş­me­si bek­le­ni­yor. Özel­lik­le kal­kın­ma, te­rö­rizm, çev­re ve sal­gın has­ta­lıklar gi­bi ko­nu­lar an­cak ulus-üs­tü bir yak­la­şım­la çö­züm­le­ne­bi­lir. BM’nin en bü­yük aç­ma­zı ise si­ya­sî ve as­ke­rî ka­rar­la­rın alın­ma­sı ve yü­rü­tül­me­sin­de hâ­len de­mok­ra­tik ve eşit­lik­çi bir ya­pı­ya sa­hip ol­ma­ma­sı­dır. BM’nin meş­rui­yet so­ru­nu­nu aş­ma­sı ve da­ha et­kin bir ku­rum ha­li­ne ge­le­bil­me­si için at­ma­sı ge­re­ken da­ha çok adım var.

Paylaş Tavsiye Et