Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (August 2006) > Dünya Siyaset > ABD Irak Savaşı’nı neden kaybetti?
Dünya Siyaset
ABD Irak Savaşı’nı neden kaybetti?
A. Kemal Bersay
ÜÇÜN­CÜ yı­lı­nı dol­du­ran Irak Sa­va­şı’nda ABD’nin kay­bet­ti­ği ger­çe­ği git­tik­çe da­ha da be­lir­gin ha­le ge­li­yor. As­lın­da Ame­ri­ka’nın bu sa­va­şı ka­zan­ma­sı­nın çok zor ol­du­ğu sa­va­şın baş­la­dı­ğı Mart 2003’ten ön­ce bi­le ön­gö­rü­le­bi­li­yor­du. Çün­kü ABD sa­va­şı ka­zan­mak için ye­ter­li as­ke­rî gü­ce sa­hip ol­ma­sı­na rağ­men -ki şu an­da bu bi­le nis­pe­ten risk­li bir du­rum ar­ze­di­yor- ilk si­lah­lı ça­tış­ma ne­ti­ce­si Bağ­dat’ın düş­me­sin­den son­ra ken­di­si­ne en bü­yük des­te­ği sağ­la­ya­cak olan si­ya­sî, eko­no­mik ve kül­tü­rel des­tek­ten yok­sun­du. Ay­rı­ca “sü­per güç” ABD’nin ulus-dev­let ola­rak kal­ma­yı red­de­de­rek dün­ya ça­pın­da bir im­pa­ra­tor­luk ol­ma­ya yel­ten­me­si al­tın­dan kalk­ma­sı çok güç bir işe gi­riş­me­si de­mek­ti.
11 Ey­lül’ün he­men ar­dın­dan te­rör­le sa­vaş ge­rek­çe­siy­le ön­ce Af­ga­nis­tan’ı iş­gal eden Ame­ri­kan yö­ne­ti­mi va­kit kay­bet­me­den Irak’a sal­dır­dı. Zi­ra asıl he­def Irak’tı: je­o-stra­te­jik ko­nu­mu, pet­ro­lün iş­tah ka­bar­tan et­ki­si ve İs­ra­il’in is­tek­le­ri gi­bi se­bep­ler Irak’ı çok önem­li kı­lı­yor­du. Ku­rul­du­ğun­dan be­ri, özel­lik­le de son 150 yıl­lık ta­ri­hin­de sa­vaş du­ru­mun­da ol­ma­dı­ğı ne­re­dey­se tek bir yıl bi­le ge­çir­me­yen ABD’nin Irak’a sal­dır­ma­sı as­lın­da sür­priz de­ğil­di: Da­ha 1990’la­rın or­ta­la­rın­da, baş­ta Do­nald Rums­feld, Ric­hard Per­le ve Pa­ul Wol­fo­witz ol­mak üze­re “Ye­ni Ame­ri­kan Yüz­yı­lı Pro­je­si”ni ha­zır­la­yan ve ilk adım ola­rak Irak’ın iş­ga­li­ni tek­lif eden “ye­ni-mu­ha­fa­za­kâr­lar” Ge­or­ge Bush dö­ne­min­de ik­ti­da­ra gel­miş­ler ve va­kit kay­bet­me­den ha­zır­lık­la­ra baş­la­mış­lar­dı.
Ni­te­kim ABD Baş­kan Yar­dım­cı­sı Dick Che­ney’nin 2000 se­çim­le­ri­nin ar­dın­dan dı­şiş­le­ri bü­rok­rat­la­rın­dan al­dı­ğı ilk bri­fing­de yal­nız­ca Irak hak­kın­da ay­rın­tı­lı bil­gi is­te­me­si (“baş­ka hiç­bir ül­ke önem­li de­ğil” de­miş­ti) bu­nu doğ­ru­lu­yor. 11 Ey­lül sal­dı­rı­la­rı Irak’ı iş­gal için iyi bir ge­rek­çe teş­kil et­miş­ti. Bush ve Sa­vun­ma Ba­ka­nı Rums­feld sal­dı­rı­la­rın he­men er­te­si gü­nü FBI’a Irak/Sad­dam’ın olay­la il­gi­si hak­kın­da “de­lil top­la­ma­la­rı­nı” em­ret­miş­ler­di. Bush’un 2003 Ocak’ın­da Be­yaz Sa­ray’da İn­gil­te­re Baş­ba­ka­nı Tony Bla­ir’e açık­ça söy­le­di­ği gi­bi, ko­nu­nun Bir­leş­miş Mil­let­ler’de tar­tı­şıl­ma­sı, hat­ta BM de­net­çi­le­ri­nin Irak’ta­ki kit­le im­ha si­lah­la­rı­nın mev­cu­di­ye­ti hak­kın­da­ki ra­po­ru ta­mam­la­ma­la­rı da­hi bek­len­me­den, sa­va­şın baş­la­tı­la­ca­ğı gün bi­le tes­pit edil­miş­ti. Ni­te­kim Mart ayın­da sal­dı­rı baş­la­dı ve kı­sa sü­re­de Bağ­dat düş­tü.
An­cak Ame­ri­ka’nın sa­va­şı ka­za­na­ca­ğı şüp­he­liy­di, ni­te­kim sa­va­şı kay­bet­ti­ği de ar­tık açı­ğa çık­tı. Or­ta va­de­de je­o-stra­te­jik (Or­ta Do­ğu’ya as­ke­rî ola­rak yer­leş­me) ve je­o-eko­no­mik (ener­ji hat­la­rı ve pet­ro­lün kon­tro­lü) ka­za­nım­lar el­de et­se de kı­sa ve uzun va­de­de ABD bu sa­vaş­tan za­rar gö­re­cek­tir. Bu­nun bir kaç se­be­bi var: Ön­ce­lik­le, sa­vaş Ame­ri­kan eko­no­mi­si­ne bü­yük bir yük ge­ti­ri­yor. Ger­çi sa­vaş mas­raf­la­rı­nın bü­yük bir kıs­mı -ka­mu­oyun­dan giz­le­ne­rek- Irak ha­zi­ne­si ve pet­rol ge­lir­le­riy­le kar­şı­la­nı­yor ve el­bet­te pa­ra­la­rın ta­ma­mı­na ya­kı­nı Ame­ri­kan şir­ket­le­ri­ne gi­di­yor. An­cak ABD hü­kü­me­ti­nin baş­lan­gıç­ta sa­vun­du­ğu “sa­va­şın yal­nız­ca 2 mil­yar do­lar mas­raf aça­ca­ğı” yö­nün­de­ki id­di­ası­nın ak­si­ne ABD eko­no­mi­si de sa­vaş­tan -şim­di­lik- 250 mil­yar do­lar za­rar gör­dü. ABD’nin sa­vaş har­ca­ma­la­rı gayr-i sa­fi mil­li ha­sı­la­sı­nın % 4’üne eşit -bu­na kar­şı­lık me­se­la 19. yy.’da Bri­tan­ya İm­pa­ra­tor­lu­ğu’n­da bu oran %2,5 ka­dar­dı. Ay­rı­ca Irak’ta şu an­da mev­cut 100.000 Ame­ri­kan as­ke­ri­nin an­cak 20-25 bi­ni ak­tif gü­ven­lik hiz­me­ti ve­ri­yor, bu­na kar­şı­lık sa­de­ce New York’ta 39 bin po­lis gö­rev ya­pı­yor.
Sa­va­şın kay­bı­na bir di­ğer se­bep ABD’nin si­ya­sî ba­şa­rı­sız­lı­ğı­dır. Baş­tan be­ri yü­rüt­tü­ğü tek-ta­raf­lı­lık si­ya­se­ti ile BM ve -İn­gil­te­re ha­riç- bü­tün önem­li müt­te­fik­le­ri­ni ya­ban­cı­laş­tı­ran ABD dün­ya­da­ki si­ya­sî des­te­ği­ni yi­tir­di. Al­man­ya, Fran­sa, Rus­ya ve Çin sa­va­şa des­tek ver­me­di­ler. Sa­vaş böl­ge­sin­de­ki du­rum bun­dan da­ha da va­him: Or­ta Do­ğu’dan ABD’ye ak­tif si­ya­sî des­tek he­men hiç gel­mi­yor, İs­ra­il da­hi -giz­li ope­ras­yon­lar ha­riç- as­ke­rî des­tek ve­re­mez du­rum­da; zi­ra bu Müs­lü­man ül­ke­le­rin tep­ki­si­ni çe­ker­di. Böl­ge­de­ki en önem­li müt­te­fik­le­rin­den Tür­ki­ye de 1 Mart (2003) tez­ke­re­siy­le des­tek ver­me­yi red­det­miş­ti.
Irak için­de de tam bir ba­şa­rı­sız­lık söz ko­nu­su. İş­ga­li bir tek Kürt­ler des­tek­le­di, Sün­ni Arap­lar za­ten iş­ga­le kar­şı he­men di­re­ni­şe ge­çer­ken Şii Arap­lar da -Kör­fez sa­va­şın­da ya­şa­dık­la­rı fa­cia­dan son­ra- ak­tif des­tek ver­me­me­yi ter­cih et­ti­ler. Kı­sa­ca ABD ne dün­ya­dan, ne böl­ge­den, ne de ül­ke için­den ih­ti­ya­cı olan si­ya­sî/as­ke­rî des­te­ği ala­ma­mış ol­du. Bu olum­suz tab­lo bi­ze ABD’nin si­lah­lı ça­tış­ma son­ra­sı pa­si­fi­zas­yon sü­re­cin­de­ki ba­şa­rı­sız­lı­ğı­nın se­bep­le­ri­ni gös­te­ri­yor.
Son ola­rak, kül­tü­rel/ide­olo­jik bağ­lam­da da ABD ba­şa­rı­sız ol­du. 11 Ey­lül’ün ge­tir­di­ği at­mos­fe­re rağ­men hem böl­ge­de hem de dün­ya ge­ne­lin­de halk­la­rın des­te­ği­ni ala­ma­dı­ğı için sa­va­şın meş­ru­iye­ti­ni sağ­la­ya­ma­dı. Bel­ki de bu sa­vaş dün­ya öl­çe­ğin­de bu de­re­ce meş­rui­yet kri­zi ya­şa­yan en­der olay­lar­dan­dır. Ay­rı­ca ABD iş­gal edi­len ül­ke­yi kül­tü­rel ola­rak ta­nı­ma ve in­san­lar­la ya­kın­lık kur­ma ko­nu­sun­da her­han­gi bir te­me­le de sa­hip de­ğil­dir (ör­ne­ğin iş­gal­ci as­ker­le­rin Arap­ça bil­gi­si ne­re­dey­se sı­fır­dır); da­ha­sı bu ko­nu­da esas­lı bir ça­ba da sarf edil­me­mek­te­dir. Bun­dan do­la­yı ABD’nin böl­ge­de uzun sü­re tu­tun­ma­sı müm­kün gö­rün­mü­yor.
Ya­şa­nan meş­rui­yet kri­zi­nin önem­li bir ne­de­ni de ABD’nin kon­trol et­mek­te zor­lan­dı­ğı ile­ti­şim tek­no­lo­ji­si­dir. Ade­ta bir ne­vi “kit­le ile­ti­şim si­lah­la­rı” gi­bi ça­lı­şan in­ter­net ve Or­ta Do­ğu med­ya­sı ABD’nin za­ten ol­duk­ça kö­tü olan ima­jı­nı ne­re­dey­se yer­le bir edi­yor. Özel­lik­le el-Ce­zi­re’nin sem­bol­leş­ti­ği bu sü­reç­te Ame­ri­ka’nın uy­gu­la­dı­ğı de­zen­for­mas­yo­na rağ­men her gün ga­ze­te ve TV’le­re yan­sı­yan şid­det gö­rün­tü­le­ri ve iş­ken­ce skan­dal­la­rı bu kri­zi da­ha da de­rin­leş­ti­ri­yor. Ni­te­kim böl­ge dı­şın­da bi­le -ör­ne­ğin gü­düm­lü Ame­ri­kan med­ya­sı­na al­ter­na­tif ara­yan- bir­çok ki­şi­nin ta­kip et­ti­ği bu med­ya ABD’nin bil­gi akı­şı­nı kon­trol et­me­si­ni zor­laş­tı­rı­yor.
Bü­tün bun­la­rın ya­nı sı­ra be­lirt­mek ge­re­kir ki bu­gün dün­ya­da ba­şat si­ya­sî ya­pı­lan­ma tü­rü -kü­re­sel­leş­me­ye rağ­men- hâ­lâ ulus dev­let­tir. Mil­li­yet­çi­li­ğin çok yay­gın bir ide­olo­ji ol­ma­sı da bu­nun bir gös­ter­ge­si­dir. Böy­le bir or­tam­da, 130 ka­dar ül­ke­de bu­lun­dur­du­ğu as­ke­rî üs­le­ri ve çe­şit­li ül­ke­le­rin si­ya­sî ve eko­no­mik ya­pı­la­rı­na yap­tı­ğı -giz­li ve açık- mü­da­ha­le­ler­le im­pa­ra­tor­lu­ğa öze­nen ABD’nin işi hiç ko­lay de­ğil. ABD bu­gün Irak’ta da et­nik ve hat­ta ka­bi­le­ci mil­li­yet­çi­lik­ler­le uğ­raş­mak zo­run­da ka­lı­yor. Do­la­yı­sıy­la güç­lü or­du­su­na rağ­men si­ya­sî, eko­no­mik ve kül­tü­rel fak­tör­ler se­be­biy­le Ame­ri­ka, Irak Sa­va­şı’nı kay­bet­miş­tir de­ni­le­bi­lir. An­cak yu­ka­rı­da da de­ğin­di­ği­miz gi­bi bu sa­vaş se­be­biy­le ABD’nin or­ta­ va­de­de bir­ta­kım si­ya­sî ve eko­no­mik ka­za­nım­la­rı da ol­mak­ta­dır. ABD şu an­da as­ke­rî ol­ma­sa da zi­hin­sel ola­rak iş­ga­li al­tın­da bu­lu­nan Suu­di Ara­bis­tan ile bir­lik­te- dün­ya­nın en çok pet­rol üre­ten iki ül­ke­si­ni kon­trol ede­bi­li­yor. Fa­kat yi­ne de bu, uzun va­de­de sa­va­şın olum­suz et­ki­le­ri­nin ol­ma­ya­ca­ğı an­la­mı­na gel­mi­yor. Bu nok­ta­da Irak Sa­va­şı’nın Ame­ri­ka’nın ka­çı­nıl­maz dü­şü­şü­nün se­bep­le­rin­den bi­ri ola­ca­ğı ra­hat­lık­la söy­le­ne­bi­lir.

Paylaş Tavsiye Et