Sadi Konuralp
İstanbul: Oğlak Yayıncılık, 2004
Film müziği sessiz film döneminde doğmuş bir tür. Sessiz akıp giden görüntülerin başına insanları oturtup onları uzun süre orada tutabilmek pek mümkün olmadığı için palyatif bir çözüm olarak türeyen “canlı çalan film orkestraları” zamanla yerini kayıtlara terk etse de, filmde müzik kullanımı konu anlatımını derinleştirmesi ve seyirci üzerinde bıraktığı yoğun etki sebebiyle sesli filmin doğuşundan sonra da devam etti. Sadi Konuralp, aslen sinema alanında bir akademik kariyere sahip olmamasına rağmen, sahadaki derin bilgisiyle parmak ısırtıyor, nice akademisyene taş çıkartıyor. Kimya alanında doktora yapan başarılı bir öğrenci iken her şeyi terk eden ve kendisini film araştırmalarına adayan Konuralp, Türkçede bu spesifik konu üzerine derli toplu kaleme alınmış belki de ilk kitabı yazdı. Kitap aslında Konuralp’in tasarladığı şekilde yayımlanmış değil; çünkü Konuralp kitabını hazırladığı sırada Beyoğlu’nda ihmal sonucu geçirdiği bir kazada hayatını kaybetti. Vefalı dostları ise, onun çeşitli dergilerde yayımlanmış makalelerini, hazırlamış olduğu taslağı esas alarak ama geliştirerek bir araya getirdiler ve yayımladılar. Kitabı okuduğunuzda yazarın derinlikli bilgisi ve akıcı üslubu karşısında hayranlığınızı gizleyebilmeniz mümkün değil. Eser, arkeolojik sinema devri ile başlıyor; sessiz ve akabinde sesli film devirlerini masaya yatırıyor. Sonrasında bağlamını yerele kaydırarak Türkiye’deki film müziği çalışmalarını dönemler halinde ele alıyor. “Film müzikleri tarihi”nin ayrıntılı bir şekilde sunulduğu bu ilk kısmı, “teknik yazılar”dan meydana gelen ikinci kısım takip ediyor. Burada ise besteci seçiminden film müziğinin belirlenmesine müzik teknikleri; Western, korku, macera, felaket, komedi ve dizi film türlerine göre film müziği gibi konular inceleniyor. Son olarak Konuralp’in çeşitli dergilerde yayımladığı ve yukarıdaki iki kısmın başlıkları altına girmeyen yazıları “Dergilerdeki Yazılar” başlıklı üçüncü bölümde sunuluyor. Genel itibarıyla hiç üzerine düşünmediğimiz, belki alaycı bir gülümsemeyle küçümsediğimiz ve önemsemediğimiz bir alanı tanımaya çalışmak için iyi bir başlangıç! /Cihat Arınç
Tavsiye Et
Orijinal Film Müziği
Yapım: Kalan Müzik, 2007
Son Osmanlı: Yandım Ali, İstanbul’un işgal güçleri tarafından istila edildiği yıllarda zıpkın bir İstanbul kabadayısı olan Yandım Ali’nin, Mustafa Kemal Paşa ile karşılaştıktan sonra çapkınlık maceralarından uzaklaşarak Kurtuluş Savaşı’nda aktif rol oynayan bir kahramana dönüşmesini anlatan bir film. Karaoğlan serisiyle tanınan usta kalem Suat Yalaz’ın aynı adlı çizgi romanından sinemaya uyarlanan ve Mustafa Şevki Doğan’ın yönettiği Son Osmanlı: Yandım Ali’de yoğun olarak “vatan kurtarma” teması işleniyor. Evli sevgilisi Defne ile Viyana’ya kaçarak evlenme planları yapan Tahtacızadelerin Yandım Ali, Mustafa Kemal Paşa ile karşılaştıktan sonra ümitsizlik havasından kurtulur, zevk ve safa düşkünlüğünü bırakır ve kendisini işgal altındaki topraklarını kurtarmaya adar. Filmin çekimi için büyük emekler sarf edildiğini görüyoruz. Özellikle dekor ve kostüm kullanımının çok başarılı olduğunu söylemek gerekir. Fakat ‘vatansever’ çetelerin etrafta cirit attığı bir dönemde çekilen film, hamasi bir dile kendisini kaptırmaktan kurtulamıyor. Kenan İmirzalıoğlu, Cansu Dere, Emin Boztepe ve Engin Şenkan’ın oynadığı ve Türk sinemasının son dönemdeki en iddialı yapımları arasında yer alan film, gösterime girdiği ilk ayında 800 bini aşan seyirciye ulaşarak gişe rekoru kırdı. Almanya, Belçika, Fransa, İsviçre ve Hollanda’da da gösterime giren filmin soundtrack’leri de müzik marketlerinde satışa sunuldu. Kemal Sahir Gürel, Birol Yayla, Dilek Türkan, Yurdal Tokcan gibi usta müzisyen, bestekâr ve icracılarla çalışmanın getirisi olarak müziklerin de filmin yapısına uygun ve nitelikli olduğunu söylemeliyiz. /Cihat Arınç
Tavsiye Et
Dizi Film Müzikleri
Yapım: Kalan Müzik, 2007
Bazen kötü filmlerin de iyi müziği olabilir. Ki bunun örnekleri sayıca hiç de az değil. Mesela 90’ların ortasında çekilen İstanbul Kanatlarımın Altında kötü bir filmdi; ama Tuluyhan Uğurlu gibi usta bir müzisyenin bestelediği harikulade film müzikleri sayesinde “idare eder” statüsüne kavuştu. Ferzan Özpetek’in Hamam’ı da başarısız bir filmdi; ama onunki kadar güzel ve orijinal film müziği pek az Türk filmine nasip olmuştur herhalde. İşte Ihlamurlar Altında dizisinin müzikleri de bu zincirin son halkası sayılabilir. Varoş edebiyatına yaslanan sıradan bir melodramın arabesk havasını bir tarafa bırakıp Melihat Gülses’ten “Çok Âşığın Var Diyorlar” şarkısını dinlemek gerçekten de huzur verici… Daha fazla ne söyleyebilirim ki? Hiç! /Cihat Arınç
Tavsiye Et