Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (August 2008) > Dosya > Enformasyonel kapitalizm ve akut yoksulluk
Dosya
Enformasyonel kapitalizm ve akut yoksulluk
Alim Arlı
YOK­SUL­LUK ol­gu­su bu­gün yir­min­ci yüz­yıl ön­ce­sin­de­ki şart­la­rın çok öte­si­ne geç­miş du­rum­da. En azın­dan, so­ru­nu ele alış ba­kı­mın­dan ön­ce­ki dö­nem­ler­de ki­şi­nin ken­di top­lum­sal ko­şul­la­rı­nı de­ğiş­ti­re­bi­le­ce­ği yö­nün­de bir ira­de vur­gu­su be­lir­gin­di. Şim­di­ler­de ise ira­di ey­le­min dö­nüş­tü­rü­cü ka­pa­si­te­si ko­nu­sun­da çok da­ha kö­tüm­ser olan bir ba­kış yay­gın ka­bul gö­rü­yor. Bu kö­tüm­ser ba­kış, yok­sul­lar açı­sın­dan ba­kıl­dı­ğın­da, yok­sul­lu­ğun bir ebe­di yaz­gı ola­rak gö­rül­me­si­ne yol açan kah­re­di­ci bir aç­ma­za ve ça­re­siz­li­ğe dö­nüş­müş ko­num­sal bir yok­sun­lu­ğun ka­vu­ru­cu­lu­ğuy­la ya­şa­nan acı bir de­ne­yi­me te­ka­bül edi­yor. Ya­nı sı­ra, sa­na­yi son­ra­sı üre­tim şart­la­rı için­de, bir da­ha ge­ri gel­me­mek üze­re ar­ka­da bı­ra­kıl­dı­ğı zan­ne­di­len aç­lık ve yok­sul­luk gi­bi so­run­lar, kü­re­sel öl­çek­te ve te­mel ih­ti­yaç­la­rın da­hi kar­şı­la­na­ma­dı­ğı bir şe­kil­de de­va­sa bir so­run ola­rak ke­li­me­nin tam an­la­mıy­la hort­la­mış du­rum­da. Ne­o-li­be­ral eko­no­mi amen­tü­le­ri­nin bi­lim kı­lı­fı al­tın­da tüm top­lum­la­ra da­ya­tıl­dı­ğı gü­nü­müz dün­ya­sın­da fa­kir­lik/yok­sul­luk ol­gu­su ye­ni bir ev­re­ye gi­ri­yor. Dün­ya gı­da kri­zi, kü­re­sel eko­lo­jik kriz­le de ça­kı­şa­rak, yük­sek tü­ke­tim ka­lıp­la­rı için­de ha­ya­tı­nı sür­dü­ren sı­nıf­la­rın ko­nu­mu­nun ah­la­ki içe­ri­ği­ni dün­ya öl­çe­ğin­de çar­pı­cı bi­çim­de if­şa edi­yor. Ye­ni yok­sul­lar ile­ri ka­pi­ta­list top­lum­lar­da bi­le bü­yük bir nü­fu­sa te­ka­bül eder­ken, yok­sul­luk dün­ya­nın di­ğer kıs­mın­da (yak­la­şık 4,5 mil­yar in­san) top­lum­la­rın ne­re­dey­se ya­rı­sın­dan faz­la­sı­nın akut bir me­se­le­si ha­li­ne gel­miş du­rum­da. Bu ül­ke­ler­de­ki yok­sul­lar ken­di iç­le­rin­de gö­re­ce bir­kaç ka­te­go­ri­ye ay­rı­la­cak ka­dar da ta­ba­ka­laş­mış bir gö­rün­tü arz edi­yor. Sa­na­yi top­lum­la­rı­nın bol­luk öy­kü­le­ri, yok­sul­lu­ğun ta­ba­ka­laş­tı­ğı sa­na­yi son­ra­sı top­lum­lar­da kıt­lık öy­kü­le­ri­ne dön­müş du­rum­da.
 
Ye­ni Yok­sul­luk: Yok­sun­lu­ğun Şid­de­ti
Ye­ni yok­sul­lu­ğun iki bo­yu­tu var: Bi­rin­ci­si ça­lı­şan yok­sul­lar, ikin­ci­si ise mu­az­zam bir nü­fus kü­me­si­ni oluş­tu­ran iş­siz­ler. Ça­lı­şan yok­sul­la­rın özel­lik­le met­ro­pol-me­ga­pol ko­şul­la­rın­da ya­şa­yan­la­rı için ha­yat, ke­li­me­nin tam an­la­mıy­la bir var­lık-yok­luk sa­va­şı­na dö­nüş­müş du­rum­da. İş­siz­ler ka­te­go­ri­si, sos­yo­log Lo­ic Wac­qu­ant’ın de­yi­miy­le, in­san­ca ha­yat şart­la­rı­nın as­ga­ri dü­ze­yi­ne ka­vu­şa­bil­mek için bi­le, tra­jik bi­çim­de ken­di sı­nıf­sal var­lık ko­şul­la­rı­nı yok et­mek­ten baş­ka ça­re­si ol­ma­yan bir kü­me. Bu in­san­lar eko­no­mik, kül­tü­rel ve sos­yal ser­ma­ye tip­le­ri­ne eri­şim im­kan­la­rın­dan bü­yük öl­çü­de dış­lan­mış mu­az­zam bir yok­luk­lar dün­ya­sı­nın öz­ne­le­ri ha­li­ne ge­len de­va­sa bir nü­fus ay­nı za­man­da. Ma­nu­el Cas­tells, mev­cut du­ru­mu sağ­lam ve­ri­ler­le ana­liz et­ti­ği kap­sam­lı ese­rin­de (En­for­mas­yon Ça­ğı, 3. cilt), so­ru­nu “ça­lış­ma­nın bi­rey­sel­leş­me­si, iş­çi­le­rin aşı­rı dü­zey­de sö­mü­rül­me­si, sos­yal dış­lan­ma, bü­tün­leş­me­den sap­ma” ola­rak dört ana baş­lık al­tın­da ay­rın­tı­lı ola­rak ele alı­yor. Ça­lış­ma­nın bi­rey­sel­leş­me­si te­ma­sı, hem ça­lış­ma sü­reç­le­ri­nin ör­güt­süz­leş­me­si, sen­di­ka­sız­laş­tı­rıl­ma­sı ve top­lu hak­lar­dan arın­dı­rıl­ma­sı­na hem de iş ha­ya­tı­nın is­tik­rar­sız­laş­ma­sı ve is­tih­da­mın gü­ven­siz­leş­me­si­ne gön­der­me ya­pı­yor. Sırf bu du­rum et­ra­fın­da mey­da­na ge­len ge­liş­me­ler, mo­dern top­lum­lar­da mu­az­zam bir sos­yal-ah­lâ­ki dö­nü­şü­me ne­den ol­mak­ta­dır. Bu ko­nu­yu ele alan Ric­hard Sen­nett’e (Ka­rak­ter Aşın­ma­sı) gö­re, ça­lış­ma ha­ya­tı­nın bi­rey­sel­le­şip es­nek­leş­me­si, top­lum­sal eti­ği te­mel­den tah­rip et­miş ve ki­şi­lik sis­te­min­de de­rin bir kriz ya­rat­mış­tır. Eme­ğin aşı­rı sö­mü­rü­sü ise, es­nek üre­tim sü­reç­le­rin­de ye­ni iş di­sip­li­ni­nin ki­şi­le­rin gün ve za­man kav­ra­mı­nı altüst et­me­si­ne işa­ret edi­yor. Bu du­rum özel­lik­le dü­şük ve ge­çim­lik üc­ret­ler­le ça­lı­şan­la­rın ha­yat­la­rı­na ma­ne­vi ve mad­di açı­dan aşı­rı zor­luk­lar ge­ti­ren ve ki­şi­le­rin özel ha­yat al­gı­la­rı­nı te­mel­den et­ki­le­yen bir so­run. Cas­tells’e gö­re, “ye­ni yok­sul­lu­ğun baş­lı­ca özel­li­ği ça­lı­şan in­san­la­rı ve ai­le­le­ri­ni et­ki­le­me­si­dir; ça­lı­şan­lar ka­zanç­la­rıy­la ge­çi­ne­me­mek­te­dir.” Bun­la­ra, akut so­run­lar ha­li­ne gel­miş ev­siz­lik, ço­cuk cin­sel­li­ği­nin sö­mü­rü­sü, ço­cuk iş­çi­li­ği­nin sö­mü­rü­sü, hu­kuk dı­şı yol­lar­la maf­ya­tik iliş­ki­ler üze­rin­den üre­ti­len (pa­ra­lı as­ker­lik, ço­cuk­la­rın çok yön­lü is­tis­ma­rı, fu­huş sek­tö­rü vs.) mo­dern kö­le­lik, or­gan ti­ca­re­ti gi­bi ko­nu­lar ek­len­di­ğin­de (ILO ra­por­la­rın­da da sık­ça vur­gu­la­nan) Cas­tells’in ifa­de­siy­le “en­for­mas­yo­nel ka­pi­ta­liz­min ka­ra de­lik­le­ri”ni gör­mek­te­yiz.
Da­ha da kö­tü­sü, yok­sul­la­rın dün­ya­sı­nı tem­sil eden sem­bo­liz­min, söz­cük ve kav­ram­la­rın bu dış­lan­ma sü­re­ci­nin pe­kiş­ti­ril­me­sin­de üst­len­di­ği iş­lev­ler­dir. Özel­lik­le sos­yal bi­lim­ci, ya­zar ve ga­ze­te­ci­le­rin bu ko­nu­da­ki özen­siz­li­ği ve so­ru­nu sırf yok­sul­la­rın dün­ya­sı için­de ele ala­rak do­ğal­laş­tır­ma­la­rı (va­roş, kı­ro, ame­le, ga­ri­ba­nizm gi­bi aşa­ğı­la­ma ifa­de­le­ri­nin gün­lük dil­de­ki yay­gın­lı­ğı), so­ru­nun çö­züm­süz­lü­ğe mah­kum edil­me­sin­de­ki önem­li fak­tör­ler­den bi­ri­si. Se­fa­le­tin sı­ra­dan­laş­ma­sı, sem­bo­lik aşa­ğı­la­ma­nın ku­rum­sal­laş­ma­sı ve iro­nik söy­lem­ler için­de hak­lı­laş­ma­sı ol­gu­su, yok­sul­la­rın öz-ben­lik­le­rin­de ken­di­le­ri­ne dö­nük yo­ğun bir sem­bo­lik şid­det ola­rak or­ta­ya çı­kan ma­ne­vi bir yı­kı­ma se­bep olu­yor. Ör­ne­ğin te­le­viz­yon­lar­da, yok­sul­la­ra yar­dım prog­ram­la­rın­da­ki ale­ni teş­hir, yok­sul­luk­la­rın dün­ya­sı­nı por­nog­ra­fik­leş­ti­re­rek ma­ne­vi bir şid­de­te ma­ruz bı­ra­kı­yor. Bu prog­ram­lar, ya­pı­lan yar­dım­la­rı sem­bo­lik ola­rak ki­şi­nin ken­di yok­sul­lu­ğu­nun mah­rem ala­nı­nı baş­ka­la­rı­nın ba­kış­la­rı önün­de teş­hir ede­rek ikin­ci bir an­lam da­ha ka­za­nı­yor. Böy­le­ce yar­dım, hem mad­di hem de sem­bo­lik ola­rak mev­cut eşit­siz­li­ği hak­lı­laş­tı­ran ve yok­sul­luk ko­nu­mu­na yer­leş­miş ol­ma­nın su­çu­nu bi­rey­sel­leş­ti­rip güç­süz­lük duy­gu­su­nu pe­kiş­ti­ren bir iş­le­ve sa­hip. So­ru­na ka­lı­cı çö­züm­ler üret­mek için ge­re­ken, adil bir eko­no­mik ye­ni­den bö­lü­şüm po­li­ti­ka­sı için si­ya­sal mü­ca­de­le ye­ri­ne, teş­hir­ci bir sa­da­ka­yı ku­rum­laş­tır­ma so­ru­nu­na ne­den olu­yor. Öy­kü­nün bu ver­si­yo­nun­da da so­run de­rin­le­şip yo­ğun­la­şı­yor ve çö­züm­süz ka­lı­yor.
Esa­sen ta­rih bo­yun­ca bü­yük kıt­lık­lar, kıt­lık­la­ra bağ­lı sal­gın has­ta­lık­lar, aç­lı­ğa bağ­lı kit­le­sel ölüm­ler bir­çok ke­re­ler me­de­ni­yet­le­ri yı­kıp geç­miş­tir (Fer­nand Brau­del’in Mad­di Me­de­ni­yet ki­ta­bın­dan bir­çok ör­ne­ğe ba­kı­la­bi­lir). Fa­kat gü­nü­müz­de­ki so­ru­nun te­me­li, ka­pi­ta­liz­min in­sa­fı­na terk edi­len in­san­lar için yok­sul­lu­ğu ha­yat­la­rı­nın bü­tün alan­la­rın­da kro­nik bir yok­sun­luk de­ne­yi­mi­ne çe­vi­ren ya­pı­sal ve sü­reç­sel ol­gu­la­rın yo­ğun­lu­ğu­dur. Bu­nun baş­ta ge­len ne­de­ni ise ge­le­nek­sel ge­çim­lik eko­no­mi ya­pı­la­rı­nın or­ta­dan kalk­ma­sı ile bir­lik­te, yok­sul­lu­ğun üret­ti­ği so­run­la­rı ha­fif­le­te­cek de­ne­yim alan­la­rı­nın ar­tık mev­cut ol­ma­ma­sı­dır. Gü­nü­müz­de­ki de­ne­yi­min esa­sı­nı ise, pi­ya­sa­nın hü­küm­ran­lı­ğı al­tın­da, sü­rek­li yok­sul­laş­ma pra­tik­le­ri ola­rak ad­lan­dı­ra­bi­le­ce­ği­miz bir ka­de­rin ku­rum­sal­laş­ma­sı oluş­tu­ru­yor. Araş­tır­ma­lar­dan yo­la çı­ka­rak yok­sul in­san­lar ara­sın­da­ki grup di­na­mik­le­ri açı­sın­dan ba­kıl­dı­ğın­da, mev­cut top­lum­sal ko­şul­la­rın de­ğiş­ti­ril­me­si­ne iliş­kin bir mo­ti­vas­yon ek­sik­li­ği ilk gö­ze çar­pan ol­gu ola­rak kar­şı­mı­za çı­kı­yor. Ken­di sos­yal-eko­no­mik ko­şul­la­rı­nın sor­gu­lan­ma­sı, bir yan­dan baş­ka in­san­la­rın zen­gin­lik de­ne­yim­le­ri­nin acı­ma­sız bir eleş­ti­ri­si­ne gi­de­bi­li­yor, di­ğer yan­dan ken­di kö­tü ko­şul­la­rı­nı meş­ru­laş­tır­ma­ya gi­den bir te­vek­kü­le de ek­lem­le­ne­bi­li­yor. Bu ol­gu, ezi­len­le­rin ken­di ko­num­la­rı­nın oluş­ma­sın­da as­lın­da ken­di­le­ri­nin de kat­kı­la­rı ol­du­ğu­nu if­şa edi­yor. Bu­ra­da te­mel so­run, bu in­şa sü­re­gi­der­ken ki­şi­le­rin sos­yal or­ta­mı­na si­nen bir güç­süz­lük duy­gu­su­nun ha­re­ke­te geç­me­yi en­gel­le­me­si ha­di­se­si­dir. Mo­dern top­lum­lar­da­ki bu duy­gu­nun üret­ti­ği te­mel so­run­lar­dan bi­ri­si, si­ya­sal ala­nın ger­çek top­lum­sal güç­le­rin ve ger­çek sos­yal so­run­la­rın tem­si­li­ne ka­vu­şa­ma­ma­sı ve ken­di iç ala­nı­nın sığ so­run­la­rı için­de bo­ğul­ma­sı­dır. Bu du­rum özel­lik­le eko­no­mi po­li­ti­ka­la­rı­nın si­ya­sal alan­dan özerk­le­şe­rek onu ku­şa­tan ne­o-li­be­ral eko­no­mi dö­ne­min­de si­ya­sal alan için­de ku­rum­sal­laş­mış bir so­run ha­li­ne gel­miş­tir. Ne­o-li­be­ra­liz­min bu per­va­sız mey­dan oku­ma­sı ise, mu­ha­lif top­lum­sal ha­re­ket­le­rin üze­rin­de yük­se­len si­ya­si ha­re­ket­le­rin Aşil to­pu­ğu­nun ne ol­du­ğu­nu da işa­ret edi­yor.

Paylaş Tavsiye Et