ELİAS Canetti, “Geç Zaman” adlı öyküsüne, “Yeryüzünün ihtiyarladığı, nüfusun aşırı arttığı çok geç bir zamanda aniden, kimsenin nereden geldiğini bilmediği, fazla yere ihtiyacı olan bir kadın türer” diyerek başlar. Sevdiğim bazı öykülerin, romanların ilk cümlelerini ezberleme alışkanlığım epey eskilere dayanıyor. Şimdilerde içinden geçtiğim süreç itibarıyla o cümlelerden çok azı zihnimde kalmış olsa da, o gece Ümeyye Cuha’yı televizyonda tesadüfen gördüğümde kendimi bu cümleyi mırıldanmaktan alamadım. Ve “dünya üzerindeki bütün kağıtlar bu kadının olmalı, bu kadına verilmeli” dedim.
Ümeyye Cuha, Gazzeli bir karikatürist. 1987’de Londra’da hain bir suikasta kurban giden Filistin direnişinin en önemli simgelerinden Naci el-Ali’nin, ünlü Hanzala karakterinin yaratıcısının belki de Ortadoğu’daki tek kadın mirasçısı. Hanzala; hani o paçavralar içindeki, güneş ışınlarına benzeyen diken diken saçları, ayakları çıplak, elleri arkadan bağlı, hep 10 yaşında olan çocuk. Ümeyye, Naci el-Ali’nin imzası ve Hanzala karakteriyle ortaokul yıllarında sürekli olarak aldığı el-Kudüs gazetesinin arka sayfasında tanışmış. Liseyi babasının görevi dolayısıyla Birleşik Arap Emirlikleri’nde okuyan Ümeyye, üniversitede mühendislik okumak istemiş fakat okula kabul edilmemiş. Tüm bu reddedilişler onun kağıda kaleme sarılmasına sebep olmuş diyebiliriz aslında. Körfez Savaşı sırasında ailesiyle birlikte Gazze’ye döndükten sonra üniversitede matematik okumaya başlamış. Fakat hocaları Ümeyye’den derslerde sürekli bir şeyler çiziyor diye şikayetçi oluyorlarmış. Üniversiteyi iyi dereceyle bitirmiş Ümeyye. Okulda hoca olarak kalmak isteyince bir kez daha reddedilmiş. Bir röportajında şöyle diyordu: “Benden şikayetçi olan, okulda kalmamı istemeyen hocalarım şimdi öğrencileri olduğum için gurur duyuyorlardır eminim.”
Ümeyye Cuha, Batı Şeria ve Gazze’de karikatürleri yayınlanan 12 kişilik bir karikatürist grubun içindeki tek kadın. 2001 yılında “Arap Dünyası’nın En İyi Karikatüristi Ödülü”nü alan Cuha’nın ellerinden çıkan karikatürler; sanatın, politikanın ve gazeteciliğin kaynaşmasından oluşuyor. Bu karikatürler, Filistin mücadelesini ve mülteci hayatının sert gerçekliklerini tüm yönleriyle ortaya koyuyor. Ümeyye, çok yakından şahitlik ettiği bu zorlukları, tereyağından kıl çekercesine kağıda aktarıyor. Karikatürlerine bakanların da rahatlıkla görebileceği gibi o, yalnızca İsrail’i eleştirmiyor; aynı zamanda Filistin için parmağını dahi kıpırdatmayan Arap liderlerini de kıyasıya eleştiriyor. Örneğin, karikatürlerindeki Arap liderler her zaman şişman, sakallı ve cüppe giyiyor oluyor. Cüppelerinin üzerinde de bir Amerikan bayrağı bulunuyor. Ve Arap liderin önündeki masada açık olan Filistin’in Sesi radyosundan mutlaka şöyle bir ses geliyor: “Milletimin milyonları nerede? Nereye gittiler?” Özetle söylemek gerekirse Cuha’nın karikatürlerindeki Arap liderler, halklarına zulmetmekten başka bir işe yaramayan birer Amerikan piyonu olarak yer alabiliyor ancak.
Cuha, kendini karikatürüne eklemek istediği zaman Hanzala’da olduğu gibi, arkası dönük başörtülü bir kadın olarak çiziyor. Ümeyye’nin bilhassa bu Ramazan ayının başında internet sitesinde yayınlanan karikatürü harikuladeydi. Hamas ve el-Fetih arasındaki çekişmenin bitmesi, çocuklarını koruması ve tüm Ortadoğu halkının aynı sofrada oruç açması için evinin balkonunda Ramazan ayının ilk günü Allah’a dua eden bir anneyi kağıda aktararak bu kutlu ayı karşıladı Ümeyye. Röportajlarında sürekli olarak politik bir insan olmadığını söylese de öylesine kritik bir coğrafyada yaşayan bir insanın, hele hele bir karikatüristin kendini olan bitenden soyutlaması düşünülemez. Yine bir defasında Ümeyye, İsrail’in Gazze’ye 2004’te düzenlediği bir saldırı sonrasında, İsrail Başbakanı Ariel Şaron’u, arkasında duruma lakayt İsrail askerleriyle birlikte ölü sayısından övünen bir halde karikatürleştirmişti. Karikatürü yayınlayan el-Risale gazetesi hemen ertesi gün İsraillilerin saldırısına uğramıştı. Gazete tüm olan bitene rağmen Ümeyye’nin karikatürlerini yayınlamaya devam etmiş; hatta sonrasında karikatürler gazetenin en önemli sembollerinden biri haline gelmişti.
Zaten Ümeyye’nin özel hayatı da onun politik yönünü besleyecek yönde ilerlemiş. Hamaslı bir öğrenci lideri olan ilk eşi 13 arkadaşıyla birlikte bir İsrail saldırısıyla öldürülünce o zaman çalıştığı el-Hayat el-Cedide gazetesi, olayı ertesi gün Cuha’nın karikatürünü her zaman yayınladığı yerden şöyle duyurmuş: “Cuha’nın karikatürünü yayınlamak yerine bugün eşi Rami Saad’ın kanıyla çizdiklerini yayınlıyoruz!” Ve Cuha’nın karikatürü yerine, Rami Saad’ın delik deşik olmuş kanlar içindeki fotoğrafını yayınlamış. Ümeyye gazeteye işinin başına döner dönmez, eşinin fotoğrafını kanayan bir gözbebeğinin içinde karikatürize etmiş.
Ümeyye’nin politik duruşunu çok daha iyi gösterecek başka bir unsur ise karikatürlerine yine Hanzala’dan hareketle, hep bir anahtar eklemesi. Dikkatli bakanlar muhakkak fark edeceklerdir. Bu anahtar, yerinden edilmiş, evinden sürülmüş Filistinli mültecilerin bir gün yine mutlaka vatanlarına döneceğini simgeliyor. Bu anahtar, ya Ümeyye’nin imzasında ya çizdiği bir karakterin çantasında, ya taşıdığı ağır yükün içinde ama görünür ama görünmeyen bir yerde muhakkak bulunuyor. Ben aynı anahtarı geçen 15 Mayıs’ta Filistin’den gelen fotoğraflarda da görmüştüm. 15 Mayıs 1948’de İsrail Devleti’nin kuruluşunu Filistinliler Nakba yani felaket günü olarak anıyorlar. O gün gelen fotoğraflarda da Filistinlilerin ellerinde kocaman siyah anahtarlar vardı. Yurdundan kovulmuş bir halkın bir karikatürde ya da bir anma töreninde elinde bir bayrak gibi bir anahtar taşıyor olması hayli manidar. İtiraf etmem gerekirse, Ümeyye’nin karikatürlerinden sonra Nakba’da taşınan anahtarlar benim için çok daha anlamlı bir hale geldi.
İsrail meselesinin -Filistin meselesinin değil- her evde bir parçalanma, hizipleşme yarattığını söyleyen Ümeyye Cuha karikatürleriyle tüm dünyaya kendi halkının sesini duyurmaya çalışıyor. Yeni bir Şaron’un İsrail hükümetinin başına geçmeye hazırlandığı bugünlerde bu kadının sesine kulak vermek ve başta da söylediğim gibi dünyanın bütün kağıtlarını onun ellerine vermek gerek.
Paylaş
Tavsiye Et