Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (October 2008) > Toplum > Kadim meseleler/yeni sorunlar: Yoksulluk ve hayırseverlik
Toplum
Kadim meseleler/yeni sorunlar: Yoksulluk ve hayırseverlik
Nazife Şişman
“BAY­RA­MI­MIZ bay­ram ol­sun” için oruç­la­rı­mı­za özen gös­ter­dik. Ge­ce­le­ri­mi­zi iba­det­ler­le süs­le­dik. Bay­ram sa­ba­hı, na­maz ön­ce­si ver­dik fı­tır sa­da­ka­la­rı­mı­zı. Üf­ta­de Haz­ret­le­ri’nin “Kur’an oku, ey­le sa­lat/ İfa edil­sin hem ze­kat/ Hay­ret­me­nin za­ma­nı­dır/ Gel­di yi­ne şehr-i si­yam” di­ye özet­le­yi­ver­di­ği, in­san­la­rın ha­yır yap­ma te­ma­yü­lü­nün art­tı­ğı, sa­da­ka ve ze­kat­la­rın yo­ğun­laş­tı­ğı bir ay­dır Ra­ma­zan. Çün­kü rah­me­tin her bo­yut­ta te­cel­li et­ti­ği bir ay ola­rak tav­sif edil­miş­tir Pey­gam­ber Efen­di­miz ta­ra­fın­dan. Bu te­cel­li­le­rin sa­de­ce bir yü­züy­dü, in­san­la­rın mal­la­rı­nı tez­ki­ye et­mek için ih­ti­yaç sa­hip­le­ri­ne yar­dım el­le­ri­ni uzat­ma­la­rı.
Ama “De­niz Fe­ne­ri e.V.” ad­lı yar­dım der­ne­ği­nin yol­suz­luk­la suç­lan­dı­ğı va­ka üze­rin­den or­ta­ya çı­kan tar­tış­ma, hem ma­ne­vi­ya­tı­mı­zı hem sa­fi­ye­ti­mi­zi ta­ru­mar et­ti. Mü­min­le­rin ah­la­ki so­rum­lu­lu­ğu­nun kay­na­ğı, Al­lah’ın rah­me­ti­ne maz­har ol­mak için mer­ha­met et­mek­tir. Bu ne­den­le gör­dük­le­ri ya­ra­ya mer­hem ol­mak üze­re yap­tık­la­rı zer­re ka­dar iyi­li­ğin bo­şa git­me­ye­ce­ği inan­cıy­la mut­ma­in­dir­ler. Fa­kat ya­ra ve mer­hem ara­sın­da­ki iliş­ki­nin ta­bi­atı­nı da gö­zar­dı et­mez­ler. Bu se­bep­le yok­sul­luk ve ha­yır­se­ver­lik et­ra­fın­da­ki tar­tış­ma­lar, bu mün­fe­rit ola­yın öte­sin­de bir öne­me sa­hip.
“Yok­sul­luk ha­yır­se­ver­lik­le çö­zü­le­bi­lir mi?” so­ru­su­yla baş­la­yan bir va­sat­ta, ye­ni yok­sul­luk ve bu so­ru­nun çö­zü­mün­de li­be­ral/sos­yal dev­let, ka­pi­ta­list eko­no­mik sis­tem, si­vil top­lum ve bi­rey­sel ha­yır­se­ver­li­ğin olum­lu/olum­suz et­ki­le­ri­ni/ro­lü­nü tar­tış­ma­mız ge­rek­ti­ği­ni dü­şün­dürt­tü bu son va­him ge­liş­me­ler. Tah­lil ve tas­vi­re dâ­hil et­me­miz ge­re­ken bir ye­ni bo­yut da ha­yır­se­ver­li­ğin ör­güt­lü bir ya­pı­ya ka­vuş­ma­sı­nın de­za­van­taj­la­rı ve yok­sul­lu­ğun “ha­yır­se­ver­lik pa­na­yır­la­rı” şek­lin­de tav­sif edi­le­bi­le­cek bir gös­te­ri­ye mal­ze­me ol­ma­sıy­dı.
Sos­yal re­fah dev­le­tin­den ya­na olan­lar, dev­le­tin bü­tün va­tan­daş­la­rı­na as­ga­ri ya­şam şart­la­rı­nı sun­ma­sı ge­rek­ti­ği fik­rin­den ha­re­ket edi­yor­lar. Böy­le olun­ca da üc­ret­siz eği­tim ve sağ­lık hiz­met­le­ri, iş­siz­lik si­gor­ta­sı, sen­di­kal hak­lar gi­bi yön­tem­ler­le yok­sul­la­rın da in­san onu­ru­na ya­kı­şır bir ya­şam se­vi­ye­si­ne ge­ti­ril­me­si­nin müm­kün ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yor­lar. Dev­let sa­da­ka da­ğı­ta­ca­ğı­na iş im­ka­nı sağ­lar ve da­ha adil bir bö­lü­şüm için dü­zen­le­me­ler ya­par­sa, bi­rey­le­rin ve ku­rum­la­rın sa­da­ka­la­rı­na muh­taç ol­ma­dan yok­sul­luk me­se­le­si çö­zü­lür bu gö­rüş­te­ki­le­re gö­re. Bi­rey­le­rin sa­da­ka ver­me­si de sı­nıf­sal bir eşit­siz­li­ği vur­gu­la­dı­ğın­dan böy­le mer­ha­met gös­te­ri­le­ri ye­ri­ne sis­te­min de­ğiş­ti­ril­me­si­ni sa­vu­nu­yor­lar. Bi­rey­sel so­rum­lu­luk­la­rın ifa­sı­nı böy­le­ce sis­te­me ha­va­le edi­yor sos­yal dev­let vur­gu­su­nu ya­pan­lar.
Li­be­ral dev­let­ten ya­na olan­lar­sa söz ko­nu­su hiz­met­le­rin dev­let için, da­ha doğ­ru­su ver­gi mü­kel­lef­le­ri için bir yük ve ik­ti­sa­di açı­dan da ve­rim­li­li­ğe en­gel ol­du­ğu fik­ri­ni sa­vu­nu­yor­lar. On­la­ra gö­re pi­ya­sa her şe­yi dü­zen­le­di­ği gi­bi, bu so­run için de en op­ti­mum dü­zen­le­me­yi ya­pa­cak­tır. Eğer in­san­lar hâ­lâ yok­sul­sa­lar, bu on­la­rın fır­sat­la­rı de­ğer­len­di­re­me­me­si ile ala­ka­lı bir mev­zu­dur ve bu­nun top­lu­mun di­ğer üye­le­ri­nin üze­ri­ne bir kam­bur gi­bi yük­len­me­si “adil” de­ğil­dir. Böy­le der li­be­ral pi­ya­sa yan­lı­la­rı. Alt­ta ya­tan me­saj şu­dur as­lın­da: Yok­sul­lar ken­di yaz­gı­la­rı­nın so­rum­lu­lu­ğu­nu ta­şır­lar. Hal­bu­ki açık­ça bi­li­nen bir hu­sus ki, pi­ya­sa eşit­siz­lik ya­ra­tan bir or­tam­dır. Ya­ni işi ik­ti­sa­dın “gö­rün­me­yen el”ine bı­ra­kır­sak eşit­siz­lik ka­çı­nıl­maz ola­cak ve yok­sul­luk da­ha da de­rin­le­şe­rek ar­ta­cak­tır.
Ya­ni iki­li bir ka­şıt­lık var önü­müz­de. Bir ta­raf­ta pi­ya­sa­nın eşit­siz­lik ya­ra­tan or­ta­mı, di­ğer ta­raf­ta ise dev­le­tin sos­yal da­ya­nış­ma­cı bo­yu­tu. Bu du­ru­mu gü­nü­müz ile­ri ka­pi­ta­list top­lu­mu açı­sın­dan de­ğer­len­dir­di­ği­miz­de şöy­le bir tab­lo çı­kı­yor or­ta­ya: I-Eko­no­mi­nin ye­ni al­dı­ğı şe­kil, iş­siz­lik ve yok­sul­lu­ğu ar­tı­rı­yor ve hız­la art­tır­ma­ya de­vam ede­cek; II-Dev­le­tin ver­gi ge­lir­le­ri­nin bu ar­tış hı­zı­na ye­tiş­me­si im­kan­sız.
İlk ola­rak tab­lo­da­ki bi­rin­ci tes­pi­te göz ata­lım. Ka­pi­ta­list eko­no­mi ne­den iş­siz­li­ği art­tı­rı­yor? Çün­kü tek­no­lo­jik ge­liş­me is­tih­da­mın gi­de­rek azal­ma­sıy­la bir­lik­te ve­rim­li­li­ğin art­tı­ğı bir nok­ta­ya ulaş­tı. Fab­ri­ka­da ça­lı­şan­lar top­lu­lu­ğu git­tik­çe aza­lı­yor. İş­ten çı­kar­ma mo­dern­leş­me­nin ye­ni il­ke­si ha­li­ne gel­di. Şir­ket­le­rin ge­liş­me­si ve bü­yü­me­siy­le is­tih­da­mın azal­ma­sı pa­ra­lel sey­re­di­yor. İş­siz­lik oran­la­rı­nın düş­me­si sağ­lam bir eko­no­mi an­la­mı­na gel­mi­yor ar­tık. Ya­ni ik­ti­sa­di bü­yü­mey­le is­tih­da­mın art­ma­sı kar­şıt amaç­lar. Bu da iş­siz­le­rin sa­yı­sın­da­ki ar­tış de­mek.
Ta­bii ki bu­ra­da söz ko­nu­su olan iş­siz/yok­sul, bir ül­ke­nin va­tan­da­şı olan ve o ül­ke­nin sos­yal gü­ven­ce im­kan­la­rın­dan ya­rar­lan­ma­sı im­kan dâ­hi­lin­de olan bir bi­rey. Hal­bu­ki 21. yüz­yıl sa­vaş­lar, afet­ler, iç ça­tış­ma­lar, kıt­lık ne­de­niy­le kit­le­sel göç­le­rin ar­tış gös­ter­di­ği bir yüz­yıl. Bu ne de­mek­tir? Kit­le­ler ha­lin­de se­ye­lan eden ye­ni bir yok­sul sı­nı­fı­nın doğ­ma­sı ve bu ye­ni yok­sul­la­rın sı­ğın­dık­la­rı ül­ke­le­rin ver­gi mü­kel­lef­le­ri için bir yük ol­ma­sı de­mek­tir. Bu ne­den­le bu­gün Av­ru­pa ül­ke­le­ri sos­yal dev­let yü­kün­den na­sıl kur­tu­la­cak­la­rı­nı tar­tı­şı­yor­lar. İş­te bu da ikin­ci tes­pi­te da­ir bir ör­nek.
Bu ko­nu­da­ki en ba­riz ör­ne­ği as­lın­da Ame­ri­ka tem­sil edi­yor. Bi­lin­di­ği gi­bi Ame­ri­ka mil­yon­lar­ca ev­si­zi, iş­si­zi, yok­sul göç­me­ni ile çok­tan­dır sos­yal dev­let ol­mak­tan vaz­geç­miş du­rum­da. Bu ne­den­le Ame­ri­kan hal­kı­nın bü­yük bir ço­ğun­lu­ğu­nun in­san­la­rın yok­sul­lu­ğu ha­ket­ti­ği ve bu­nun on­la­rın ken­di prob­lem­le­ri ol­du­ğu fik­rin­de ol­ma­sı şa­şır­tı­cı de­ğil. İn­gil­te­re sağ­lık sek­tö­rün­de, di­ğer Av­ru­pa ül­ke­le­ri ise iş­siz­lik si­gor­ta­sı öde­me­le­rin­de dev­let yü­kü­nü azal­ta­cak ye­ni dü­zen­le­me­ler yap­ma­ya ça­lı­şı­yor. Ya­ni yok­sul­lar ve iş­siz­ler­le il­gi­li so­rum­lu­lu­ğu­nu ve yü­kü­nü müm­kün ol­du­ğun­ca azalt­mak is­ti­yor dev­let­ler.
İş­te bu şart­lar al­tın­da yok­sul­luk­la il­gi­li ya­pı­la­bi­le­cek­ler ko­nu­şu­lur­ken pi­ya­sa­nın eşit­siz­lik ya­ra­tan or­ta­mı ile dev­le­tin sos­yal da­ya­nış­ma­cı bo­yu­tu ara­sın­da­ki iki­li kar­şıt­lı­ğın ve­ri­li tar­tış­ma ze­mi­ni­ni oluş­tur­ma­sı­na ba­zı kar­şı çı­kış­lar du­yul­ma­ya baş­lan­dı. Özel­lik­le si­vil top­lu­mun yük­se­len tren­di­nin de bes­le­di­ği bu yak­la­şı­ma gö­re, ak­ra­ba­lık da­ya­nış­ma­sı­na ve ha­yır­se­ver­li­ğe de sos­yal po­li­ti­ka te­ori­sin­de yer ver­mek ge­re­ki­yor. Ya­ni ye­ni yok­sul­luk, dev­le­tin de pi­ya­sa­nın da eli­ne bı­ra­kı­la­ma­ya­cak ka­dar va­him bir so­run in­san­lık için.
Hem bir ül­ke­nin ken­di için­de­ki hem de kü­re­sel sis­tem­de­ki ada­let­siz­lik­le­ri sor­gu­la­mak­sı­zın ve or­ta­dan kal­dır­ma­ya yö­ne­lik gi­ri­şim­ler­de bu­lun­mak­sı­zın yok­sul­la­ra yar­dım adı al­tın­da fa­ali­yet­ler­de bu­lun­mak, pek sa­mi­mi gel­mi­yor ta­bii ki. Şöh­ret­le­rin kon­ser­ler dü­zen­le­me­si, kü­re­sel ser­ma­ye­nin sö­mü­re­rek aç­lı­ğa mah­kum et­ti­ği ül­ke­le­re gı­da yar­dı­mı yap­ma­sı, ba­zı ku­rum­la­rın in­san­la­rın acı­la­rı­nı ser­gi­le­ye­rek yar­dım top­la­ma­yı bir “şov-bi­zı­nıs” ha­li­ne ge­tir­me­si el­bet­te izan sa­hip­le­ri­ni en­di­şe­ye gar­k e­di­yor. Bu açı­dan ba­kıl­dı­ğın­da ha­yır­se­ver­lik, yok­sul­lu­ğu or­ta­ya çı­ka­ran sis­te­mi meş­ru­laş­tı­ran bir ara­ca dö­nüş­me ris­ki­ni ta­şı­yor.
Di­ğer ta­raf­tan dev­le­tin kü­çül­me te­ma­yü­lü ve kü­re­sel ka­pi­ta­liz­min vah­şi at­mos­fe­ri, bi­rey­sel ve ku­rum­sal ha­yır­se­ver­li­ğin dev­re­ye gir­me­si­ni zo­run­lu kı­lı­yor. Bu zo­run­lu­luk ay­nı za­man­da in­san­la­rın, so­rum­lu­luk­la­rı­nı sis­te­me ya da biz­zat yok­sul­la­rın ken­di ka­de­ri­ne yük­le­ye­rek kur­tul­ma­la­rı­nın da ah­la­ki ola­rak doğ­ru ol­ma­yı­şın­dan kay­nak­la­nı­yor.
Sö­zün kı­sa­sı, yok­sul­luk ve ha­yır­se­ver­lik el­bet­te ka­dim me­se­le­ler. Ama her iki­si­nin de al­dı­ğı ye­ni şe­kil, teo­rik ola­rak da pra­tik ola­rak da üze­rin­de dü­şü­nül­me­yi ge­rek­ti­ri­yor.

Paylaş Tavsiye Et