ADI Vakıf Gureba Hastanesi’yle birlikte anılan, mesleğine âşık ilim adamı Prof. Asaf Ataseven’i Ramazan’ın ilk haftasında ebedî âleme yolcu ettik. Fakir fukaraya sağlık hizmeti vermesi için vakfedilen ancak amacına uygun olarak işletilmeyen hastanenin vakıf senedine uygun hale getirilmesi için ömrünü adayan Ataseven’in aynı hastanede ruhunu teslim etmiş olması da hayli manidar.
Asaf Ataseven, 1951 yılında başladığı İstanbul Tıp Fakültesi’ni çok iyi bir derece ile bitirdikten sonra 1958’de asistan, 1964’te de genel cerrahi uzmanı oldu. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden 1966 yılında namaz kıldığı için atıldı. Üniversite dışında kaldığı yıllarda Vakıf Gureba’da çalışmaya başlayan ve burada genel cerrahi uzmanı, daha sonra da şef muavini olan Ataseven, 1970 yılında Danıştay kararı sonrası tekrar üniversiteye döndü.
Vakıf Gureba Hastanesi’nin Asaf Hocası, klinik şefi olarak döndüğü hastanenin yeni binasının bitirilmesine öncülük etti. 1970’li yılların sonunda Vakıf Gureba’ya başhekim olarak atanan ve hastanenin eksiklerinin giderilmesi için hayırseverlerden de büyük destek alan Asaf Hoca, kendini işine öylesine adadı ki, 10 yıl boyunca senelik izin dahi kullanamadan çalıştı.
Tıbb-ı Nebevi ile de yakından ilgilenen Asaf Ataseven, Peygamberimizin sağlıkla ilgili tavsiyelerini, tıbbı ilgilendiren Hadis-i Şerifleri etraflıca inceledi; hastalarını tedavi ederken Tıbb-ı Nebevi’nden de faydalanmayı ihmal etmedi.
Ömrünün son yıllarını tamamen hayır işlerine adayan Asaf Hoca, Tıp ve Dinî Açıdan Domuz Eti, Orucun Faydaları ve İslam’a Göre Sünnet gibi eserlere imza attı. İlim Yayma Cemiyeti ve İbnülemin Mahmut Kemal İnal Vakfı’nda faaliyetlerde bulundu. Şehzadebaşı’ndaki “İbnülemin Mahmut Kemal İnal Yüksek Tahsil Talebe Yurdu”na bu adı öneren de kendisiydi. Zira 1952 yılında tanıştığı İbnülemin’e ayrı bir muhabbeti vardı. Öğrencilik yıllarında fakültede mescit açtırmak için aynı isme müracaat eden Ataseven, o dönem için imkansızın başarılmasına da vesile oldu.
Dostları tarafından “güzide, fedakar, vefakar ve faziletli bir insan” diye tarif edilen Ataseven, 1970’li yıllarda üniversite gençliğinin edebî, içtimaî ve kültür-sanat alanlarında yetişmelerinde büyük tesiri olan Marmara Kıraathanesi’nin de müdavimleri arasındaydı. Üstad Necip Fazıl, Cevat Rıfat Atilhan, Mehmet Şevket Eygi, Ziya Nur Aksun, Osman Yüksel Serdengeçti, Nurettin Topçu, Peyami Safa, Ali Fuat Başgil, Rahmi Eray, Hasan Basri Çantay, Sezai Karakoç gibi isimlerin bir araya geldiği Marmara Ekolü, Ataseven’in gençlik yıllarında inanç ve fikir dünyasını şekillendiren etkenlerden biri oldu. Son nefesine kadar idealist ve hizmet ehli kişiliğinden sapmayan gönül ehli Asaf Hoca’nın, yaptığı onca değerli hizmete karşı alçakgönüllü ve mütevazı bir hal içre olması ona duyulan sevgi ve saygıyı katbekat artırdı.
Vefatından uzun yıllar önce Eyüp Sultan Kabristanı’nda mezar yerini alarak asıl âleme olan hasretini işaret etmesi ise bugünün dünyaya tamah eden ziyandaki insanları tarafından bir ibret vesikası olarak hatırlanacak.
Paylaş
Tavsiye Et