Konuşanlar: Hilal Turan, Ebru Afat
İsrail’in Gazze saldırısının amacı sizce neydi? Ve sonuç itibarıyla İsrail bu amacına ne kadar yaklaştı?
İsrail’in Gazze saldırısını anlamlandırabilmek için birkaç hususa değinmek gerekiyor. ABD ve İsrail’in son yıllarda Ortadoğu’ya yönelik temel politikaları, bölgedeki direniş bilincini yok etmeye odaklanıyor. Bunu siyasi olarak gerçekleştiremedikleri zaman askerî yöntemlere başvurma eğilimindeler. İsrail’in 2006’daki Lübnan saldırısı bunu hedefliyordu; çünkü Lübnan’da ABD ve İsrail’in işgalci siyasetine karşı direnen siyasi hareketler varlığını sürdürüyordu. Lübnan’ın siyasi olarak çok üzerine gitmelerine rağmen istediklerini elde edemeyince silahlar devreye girdi. İsrail 33 gün boyunca Lübnan’ı bombaladı. Ancak sonuç İsrail ve tabii ki ABD açısından ciddi bir yenilgiydi.
Şimdi aynı strateji Filistin’de uygulanıyor. İsrail işgalini reddeden, işgale karşı Filistin halkının haklarını savunan Hamas’ı, önce siyasi alanda sıkıştırarak bitirmeye çalıştılar. Bunun için Hamas diplomatik olarak tecrit edilirken, Gazze’ye de uzun süre ekonomik ambargo uyguladılar. Gazze ve Hamas yönetimi yalnızlığa itilmek istendi. Bunu da başaramadılar; çünkü Filistinliler direndiler. Direnince de aynı Lübnan’da olduğu gibi Gazze’ye askerî güç kullanmaya başladılar.
Ancak İsrail, saldırının başında ilan ettiği Hamas’ı bitirme amacına ulaşamadı. Bunu yalnızca hava saldırılarıyla başaramadığı için taktik değiştirip kara saldırısına geçtiyse de Gazze’nin iç bölgelerine kadar ilerleyemedi. Gazze’yi tüm dünyadan koparmak istiyordu; ama her yer Gazze oldu, dünyanın dört bir yanında Gazze’yi destekleyen gösteriler düzenlendi. Yani İsrail askerî açıdan da siyasi açıdan da amaçlarına ulaşamadı. Tabii ikinci bir husus da, bu saldırının İsrail’in kendi iç politikasıyla olan yakın alakası.
İsrail’de10 Şubat’ta seçimlervar. Gazze saldırısını bir seçim yatırımı olarak görüyorlar. İsrailli siyasiler her seçim öncesinde Filistinlilere yönelik bu tür ağır saldırılar gerçekleştirir, onun üzerinden siyaset yaparlar. Ariel Şaron 2000’de Mescid-i Aksa’ya girdiği için İkinci İntifada başlamıştı ve Şaron 2001 seçimlerinden başbakan olarak çıktı.
Peki, bu saldırılar Hamas ile el-Fetih arasındaki zaten gergin olan ilişkileri nasıl etkiler?
Savaş sırasında Gazze içerisinde Filistinli örgütler arasında şimdiye kadar gerçekleşmemiş bir birlik ve beraberlik yaşandı. Gazze’deki bütün siyasi hareketlerin askerî kanatları birlikte savaştılar. Bu tavır Gazze’deki siyasi liderlere de yansıdı. Ancak el-Fetih’in lideri olan Filistin Başkanı Mahmud Abbas, Hamas’ın bertaraf edilmesi için İsrail ile birlikte hareket etti. Dolayısıyla ateşkesin ardından el-Fetih’te bir iç hesaplaşma olacağını düşünüyorum. İsrail’in bu saldırısı, izlediği politika nedeniyle Abbas’ı, daha önce olmadığı ölçüde zayıflattıysa da, Filistinliler arasındaki ulusal birliği ciddi derecede geliştirdi. Siyasi olarak iyi değerlendirilebilirse Filistinliler, birlik beraberlik atmosferini yakalayabilirler.
Ablukanın uygulamasında en önemli rolü oynayan Mısır ve lideri Hüsnü Mübarek’in bu saldırılar sırasındaki tutumu da çok eleştirildi. Sizce bu saldırılar Mısır iç siyasetini ne yönde etkiler?
Gazze saldırısının bölgesel ve uluslararası etkileri olacağı aşikâr. Bölge açısından bakarsak, Arap ülkeleri Lübnan Savaşı’nda olduğu gibi burada da olumlu bir rol oynayamadılar. Aralarında Mısır’ın da yer aldığı bazı Arap ülkeleri, Filistinliler arasında tercih yaptılar, Hamas karşısında el-Fetih’in yanında durdular. Bu tavır, sorunu çözmediği gibi daha da derinleştirdi. Tarihî olarak Gazze zaten Mısır’ın uzantısı konumunda; aynı kültürün, aynı coğrafyanın insanları bunlar. Filistin’in Gazze bölgesi uzun süre Mısır’ın kontrolünde kaldığı ve Hamas hareketi Mısır’daki Müslüman Kardeşler’in bir uzantısı olduğu için Mübarek, Hamas’ın Gazze’deki siyasi yapılanmasını kendi açısından olumsuz bir gelişme olarak görüyor. Gazze’de istikrarlı bir Hamas yönetimini engellemek için ambargoya destek veriyor.
Savaş sırasında Mısır’da hükümetin gösterileri yasaklamasına rağmen halk her gün sokağa çıktı. Sadece Mısır’da değil Arap dünyasının bütün başkentlerinde insanlar sokağa döküldü. Bence ortada çok ciddi bir dalgalanma var ve bu dalgalanma sadece Mısır’ı değil bölgedeki diğer ülkeleri de sarsacak. Ve bu sarsıntı uluslararası çapta ciddi sonuçlara yol açacak.
Paylaş
Tavsiye Et