“KASİYON Dağı’na hükmeden; Batı Şeria, Gazze ve Lübnan’daki Filistinlilerin, Hizbullah’ın ve Irak direnişinin üstesinden gelecek ve İran’ın dünyadan tecrit olmasını sağlayacaktır” inancıyla hareket eden Washington, Orta Doğu’da içine düştüğü bataklıktan ancak Şam kapısı aracılığıyla çıkabileceği konusunda kesin kararını vermiş görünüyor. Ve ABD-Suriye ilişkileri hızla geri dönülmez bir noktaya doğru gidiyor.
Hatırlarsak geçtiğimiz aylarda ABD, Lübnan’ın iç işlerine karışmak, Irak’taki direnişi, Filistinli ve Lübnanlı gerillaları desteklemekle suçladığı ve bu yüzden de şer ekseni ülkeler listesine eklediği Suriye’yi, bununla da yetinmeyerek 14 Şubat 2005 tarihinde Lübnan’ın eski Başbakanı Refik Hariri’ye düzenlenen suikastı gerçekleştiren şüpheliler listesinin başına yerleştirmişti.
Dünya, BM adına Hariri suikastı soruşturmasını yürüten Alman savcı Detlev Mehlis’in Ekim ayı sonunda sunacağı raporu beklerken, -ki ABD’nin Suriye yönetimiyle ilgili olarak gelecekte izleyeceği politikaları raporun sonucuna göre belirleyeceği tahmin ediliyor- Suriye’de yaşanan bir gelişme, tüm gözlerin fırtınalı günler yaşayan bu ülkeye çevrilmesine yol açtı. 20. yüzyılın ikincisi yarısından itibaren Arap dünyasının yetiştirdiği en önemli subay olarak nitelenen Gazi Kenan, makamında ağzına kurşun sıkarak intihar et-tiril-mişti!
Yıllarca Suriye istihbaratı adına Lübnan’ı bilfiil yöneten, Lübnan siyaseti ve güvenliğiyle alakalı sırları ve gizli belgeleri elinde bulunduran Kenan, yalnızca Lübnan’la ilgili konularda değil, tüm bölgeyi ilgilendiren meseleler hakkında önemli bilgilere sahipti. Bu yüzden Gazi Kenan gibi bir askerin -ne şekilde olursa olsun- sürpriz ölümü Suriye tarihinde önemli bir dönemin baş tanığı durumundaki birinin ortadan kalkması demekti.
Freud Sürçmesi!
Geçtiğimiz günlerde Hariri suikastı soruşturması kapsamında BM yetkililerine ifade veren Kenan’ın, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın, “Hariri suikastına karışmış olan Suriyeli yetkili varsa cezalandırılacak!” açıklamasından kısa bir süre sonra intihar etmesi -ya da intihar süsü verilmiş bir infazla ortadan kaldırılması- dikkat çekiciydi. Acaba Kenan intiharıyla raportörün vereceği bilgilerin önüne mi geçmek istedi? Yoksa hükümetin, Şam üzerindeki baskıları geçici olarak hafifletmesi amacıyla kurban seçtiği bir isim miydi o? Gazi Kenan’ın ölümü, soruşturma verilerine etki edebilir mi? Şimdilik cevaplanması zor olan bu sorular Arap basınında günlerce yer aldı.
Suriye resmî kaynaklarının, İçişleri Bakanı Gazi Kenan’ın ülkesine yapılan baskılar ve özellikle şahsı hakkında Lübnan basınında yayımlanan suçlamalar sonucu intihar ettiği açıklaması, bazı yazarlar tarafından oldukça gülünç bir iddia olarak yorumlandı. Bu çevrelere göre, tarihte görülmüş en vahşi istihbarat biriminin başında bulunan ve sayısız katliama, haksızlığa imza atan birinin böyle bir nedenden ötürü intihar ettiği pek görülmemişti!
İntiharın Arap ordu mensuplarına uygun bir ölüm şekli olmadığını vurgulayan aynı çevreler, Suriyeli haber spikerinin “Suriyeliler Gazi Kenan’ın öldürülmesinden… -affedersiniz!- intiharından dolayı büyük bir şaşkınlık içinde” şeklindeki dil sürçmesini de oldukça manidar buluyordu.
Yıkılan Domino Taşları
Hariri suikastıyla ilgili çok gizli bilgilere sahip olması, Suriye hükümeti tarafından endişeyle karşılanan Kenan’ın, suikast ile ilgili şüpheliler listesinde yer alacağı ve soruşturma için dışarı gönderilmek zorunda kalınacağı, bu yüzden de üzerindeki hakimiyetin büsbütün kaybedileceğinden korkulduğu için öldürülmüş olabileceği belirtiliyor.
Yine Kenan’ın, uluslararası bir dava olarak görülmeye başlanan Hariri suikastı konusunda hükümetteki bazı kişileri suçlayıcı açıklamalar yapması, bazı hükümet yetkililerini harekete geçirmiş olabilir. Nitekim Quds Press Ajansı tarafından geçtiğimiz Eylül ayında yapılan bir haberde Kenan’ın, Avrupalı bir diplomatla kendisinin tanık koruma programına alınması karşılığında suikast hakkında ayrıntılı bilgiler vereceğine dair bir anlaşma yaptığı yer almıştı.
Gazi Kenan’ın ABD yandaşı olduğu için öldürüldüğü de iddialar arasında. Her ne kadar ABD hükümeti, Suriye yönetimini değiştirmeye niyetli olmadığını ifade etse de, uluslararası gözlemciler daha şimdiden Esad sonrası dönemin hesaplandığı yönünde açıklamalar yapıyorlar. Nitekim Financial Times’da yer alan bir habere göre Washington, Gazi Kenan’ı Esad yerine geçecek adaylar arasına koymuştu bile.
Netice olarak Kenan’ın ölümünün Suriye’de ve dünya kamuoyunda tedirginlik yarattığı ortada. Gazi Kenan intihar etse de, buna zorlanmış olsa da Şam’da domino taşlarının hızla birbiri ardına düşmeye başlayacağı muhakkak. Zira içişleri bakanının intiharı kurulu düzenin ana direklerinden birinin yıkılması demek. Bu olay aynı zamanda, Arap alemi ve uluslararası camia tarafından yalnız bırakılan ve ABD baskıları ile sarsılan Suriye’nin, Şam’daki önemli bazı kafaların kesilmesine göz yumduğunun da bir göstergesi.
Kenan’ın kurban verilmesi, Şam üzerindeki baskıları geçici olarak hafifletse de uzun dönemde ABD’nin bu ülkeye yönelik giriştiği aleyhte kampanyayı etkileyecek gibi görülmüyor. Zira Suriye, Hariri suikastında hiçbir role sahip değilse bile BM’nin hazırladığı raporun Fransa ve ABD tarafından Şam’a baskı amacıyla kullanılacağına kesin gözle bakılıyor.
Paylaş
Tavsiye Et