Şakir Kocabaş için
GÜNLÜK
4 Aralık
Bu gece sabaha karşı saat dörtte uyandım.
Rüyamda mesihli yıllarımın havarilerinden
Şakir vardı ve kırk yıl önceki gibi,
yine yüksek, büyük ve erdemli
ama gerçekleştirilmesi
yalvaçlar için ‘ip üzerinde’,
şairler için de ‘suların üzerinde’
yürümek kadar zor,
yani hemen hemen imkânsız
şeyler öneriyordu.
İtirazlarımı yapamadan uyandım.
O günlerin pipolu, gitarlı, Wittgenstein’lı Şakir’i!
Ve onun, artistik jimnastikle
Gazalî’ye sembolik mantık öğretme çabaları,
Britanya’dan dolaşan hac yolculukları;
Metin’in ikonoklastik provokasyonları,
benimse, bitmemiş şiirlerimin
döküntüsü saçıntısı arasında,
üçümüzün de yitirdiğimiz
şu lumpen ‘Galatalı Mesih’!
Ve biz, üçümüz,
onun dağılan şürekâsı!
GÜNLÜK
4 Aralık
İnsan bazen yollarda,
sevgi yataklarının zenginliği
sınır tanımayan öyle cömert,
öyle hamiyetli yolculara rastlıyor ki,
böyle biri kimin gözlerinin içine baksa,
bu baktığı kişi,
büyük kalabalıkların içinden
onurlandırılmak için,
özellikle kendinin seçilmiş olduğunu
düşünüyor.
Bu ender kişilerin yanında,
onlardan her şeylerini isteyebilir,
hatta sormadan alabilirmişsiniz gibi,
rahat hissedersiniz kendinizi.
Ve her şeylerini size vermelerinin önünde,
olsa olsa, bir tek engelin
olabileceğini bilirsiniz:
onu biraz önce
bir başkasına vermiş olmaları...
Şakir de, Nabi gibi, onlardan biriydi.
Ve sen onunla hâlâ aynı gezegendesin,
belki aynı şehirde, belki aynı sokakta;
duvara üç kere vursan
bitişik odadan belki
dört vuruşla
karşılık verecek sana.
ama yine de uzaksınız,
yıldızların birbirine
uzak olduğu kadar...
uzaksınız,
sürurdan ağlanarak
uyanılan ışıklı bir rüyadan
uzak olduğu kadar,
bu basık güz sabahının…
Cahit Koytak / ‘GECİKMİŞ ŞARKILAR’ KİTABI
Paylaş
Tavsiye Et