Kasım ayına damgasını vuran Şemdinli oldu. Kimilerinin “İkinci Susurluk” diye adlandırdığı, hükümetin “fazla gürültü çıkarmadan” anlamaya ve çözmeye çalıştığı, en üst düzey askerî komutanların sanıklardan bazılarına hemen sahip çıktığı, sinematografik bir olay. Tartışmalar sürüp giderken, birileri Orgeneral Özkök’ün görev süresinin uzatılmasını önerdi; paşa da sonunda böyle bir beklenti içinde olmadığı mesajını vermek zorunda kaldı. Tam Kurtlar Vadisi.
AK Parti hükümeti bu kargaşayla başa çıkabilir mi? Çıkmak zorunda. Hükümeti son kertede düşürmeye yönelik çabaların hiçbiri samimi ve millî değil. Özellikle milliyetçi bir söylem kullanarak hükümetle halkın arasını açmaya çalışanlar, tam birer ajan provokatör. Geçmiş dönemdeki hortumlamalarla elde ettikleri servetin bir kısmını şimdi hükümeti düşürme yolunda kullanıyorlar. Başarılı olurlarsa, yeni bir hortumculuğa merhaba diyeceğiz.
Aralık dosyamız bir tür AK Parti sorgulaması oldu. Bir yanda hükümeti fırsatçı ve vurgunculara karşı savunurken, diğer yanda AK Parti’nin fikir ve eylemlerini sürekli tartışmak zorundayız. “İslamcı geçmiş”ten kurtulmaya çalışan parti yöneticileri, bunu yaparken topluma özgün bir yeni yol önerebiliyorlar mı? Fahrettin Altun, Mustafa İslamoğlu, Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, Yasin Aktay ve Ahmet Taşgetiren bu soruya genelde olumsuz cevap veriyorlar. AK Parti, içinden çıktığı çevrelerin değerlendirmelerini ciddiye alacak mı?
Söyleşiyorum’un bu ayki konuğu, Mısırlı siyaset bilimci Heba Rauf İzzet. Müslümanların, Batılı fikir ve kavramları olduğu gibi alarak dinî yorumlarda kullanmalarını ciddi bir hata olarak nitelendiren Bayan Heba, feminizmin tarihin sonu değil, sekülerleşmede bir aşama olduğunu belirtiyor.
Kendi kelime ve kavramlarıyla düşünmeyen, düşünmez; maruz kalır!
Paylaş
Tavsiye Et