Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (April 2007) > Dünya Siyaset > “Uluslararası adalet” nereye kadar?
Dünya Siyaset
“Uluslararası adalet” nereye kadar?
Mustafa Şentop
BM’NİN en yük­sek yar­gı or­ga­nı Ulus­la­ra­ra­sı Ada­let Di­va­nı (UAD)’nın Bos­na ile Sır­bis­tan ara­sın­da­ki da­va­ya iliş­kin ka­ra­rı, pek çok ki­şi ve çev­re ta­ra­fın­dan si­ya­si ni­te­lik­te bu­lu­nur­ken, Tür­ki­ye’de Er­me­ni me­se­le­siy­le iliş­ki­len­di­ri­le­rek kar­ma­şık tep­ki­le­re se­bep ol­du.
Tür­ki­ye’de­ki tar­tış­ma­la­rın, ka­ra­rı doğ­ru de­ğer­len­di­re­cek de­rin­lik­ten, ob­jek­tif­lik­ten ve hat­ta hu­ku­ki­lik­ten mah­rum ol­du­ğu­nu ön­ce­lik­le be­lirt­mek ge­re­kir. Bir sü­re­dir, Er­me­ni me­se­le­si­ni UAD’ye ta­şı­mak eği­li­min­de olan­lar, Bos­na ka­ra­rıy­la bir­ta­kım avan­taj­lar ya­ka­lan­dı­ğı­nı dü­şü­nü­yor­lar. On­la­ra gö­re eğer UAD’ye gi­di­lir­se, en kö­tü ih­ti­mal­le, soy­kı­rım ya­pıl­dı­ğı­na da­ir bir ka­rar çık­ma­sı ha­lin­de bi­le Tür­ki­ye bun­dan suç­lan­ma­ya­cak­. Hal­bu­ki Tür­ki­ye’nin UAD’ ye git­me­mek­te hu­ku­ki ba­kım­dan ta­ma­men hak­lı bir ge­rek­çe­si bu­lu­nu­yor. Zi­ra bu ko­nuy­la il­gi­li yar­gı­la­ma­la­rın da­ya­na­ğı olan ve 9 Ara­lık 1948 ta­ri­hin­de BM Ge­nel Ku­ru­lu’nda ka­bul edi­len Soy­kı­rım Su­çu­nun Ön­len­me­si ve Ce­za­lan­dı­rıl­ma­sı Söz­leş­me­si, ma­kab­le şa­mil ola­ma­ya­ca­ğı (ken­di­sin­den ön­ce­ki olay­la­ra uy­gu­la­na­ma­ya­ca­ğı) için, 1915 yı­lın­da­ki olay­lar­la iliş­ki­len­di­ri­le­mez. Ay­rı­ca, UAD’nin Bos­na ka­ra­rıy­la bir­lik­te açık­ça or­ta­ya koy­du­ğu hu­ku­ki­lik­ten uzak tu­tu­mu dik­ka­te alın­dı­ğın­da, Tür­ki­ye’nin her­han­gi bir me­se­le­si­ni bu ve ben­ze­ri ku­ru­luş­la­ra gö­tür­me­si­nin hiç de doğ­ru ol­ma­ya­ca­ğı an­la­şıl­mak­ta­dır. Bos­na ka­ra­rın­da UAD’yi eleş­tir­mek ve suç­la­mak, Sır­bis­tan des­te­ğin­de Sırp­la­rın Bos­na’da soy­kı­rım yap­tı­ğı ger­çe­ği­ni ka­bul et­mek ve Sır­bis­tan’ı bun­dan do­la­yı suç­la­mak bir ha­ki­ka­tin tes­pi­ti­dir; Tür­ki­ye’nin Er­me­ni me­se­le­siy­le il­gi­li du­ru­mu­nu böy­le bir tes­pit­le iliş­ki­len­dir­mek ise baş­ka bir ko­nu­dur.
Bos­na Da­va­sı 20 Mart 1993’te açıl­dı; yak­la­şık 13 yıl son­ra gö­rü­şül­me­ye baş­lan­dı ve ni­ha­yet ka­rar 14 yıl son­ra, 26 Şu­bat 2007’de açık­lan­dı. Ka­ra­rın iki te­mel esa­sı bu­lu­nu­yor. Bun­lar­dan bi­rin­ci­si, Sreb­re­nit­sa’da ce­re­yan eden olay­lar­da, soy­kı­rım su­çu­nun iş­le­nip iş­len­me­di­ği­ne da­ir ka­rar­dır. 1948 ta­rih­li BM Soy­kı­rım Söz­leş­me­si’nin 2. mad­de­sin­de soy­kı­rım oluş­tu­ran ey­lem­le­rin ne­ler ol­du­ğu açık­lan­mak­ta, 3. mad­de­sin­de ise han­gi ey­le­me­le­rin ce­za­lan­dı­rı­la­ca­ğı be­lir­til­mek­te­dir. UAD’ye ya­pı­lan baş­vu­ru ve ve­ri­len ka­rar bu söz­leş­me­ye da­yan­mak­ta­dır. 2. mad­de­ye gö­re, “mil­li, et­nik, ır­kî ve­ya di­nî bir gru­bu kıs­men ve­ya ta­ma­men or­ta­dan kal­dır­mak ama­cıy­la, gru­ba men­sup olan­la­rın öl­dü­rül­me­si; grup men­sup­la­rı­na cid­di su­ret­te be­den­sel ve zi­hin­sel za­rar ve­ril­me­si; gru­bun bü­tü­nüy­le ve­ya kıs­men fi­zik­sel var­lı­ğı­nı or­ta­dan kal­dı­ra­ca­ğı he­sap­la­na­rak ya­şam şart­la­rı­nın kas­ten de­ğiş­ti­ril­me­si; grup için­de do­ğum­la­rı en­gel­le­mek ama­cıy­la ted­bir­ler alın­ma­sı ve gru­ba men­sup ço­cuk­la­rın zor­la baş­ka bir gru­ba nak­le­dil­me­si” soy­kı­rım su­çu ola­rak ka­bul edil­mek­te­dir. Bu çer­çe­ve­de, 1992-1993 yıl­la­rın­da Bos­na’nın çe­şit­li yer­le­rin­de (1992’de Ko­za­rats, Pri­ye­dor ve Vi­şeg­rad’da) ya­şa­nan olay­la­rın hep­si, mad­de­de ta­rif edi­len soy­kı­rım su­çu­na gir­mek­te­dir. Bu böl­ge­ler­de ya­şa­yan Boş­nak­lar, sa­de­ce fark­lı et­nik ve di­nî kö­ken­le­ri se­be­biy­le öl­dü­rül­müş­tür. Olay­lar Sırp­la­rın ha­ki­mi­yet alan­la­rı­nı ge­niş­let­mek ve­ya da­ha faz­la top­ra­ğa sa­hip ol­mak gi­bi bir amaç ta­şı­ma­dık­la­rı­nı gös­ter­mek­te­dir; böy­le ol­say­dı, Boş­nak­la­rın gö­çe zor­lan­ma­sı ye­ter­li ola­bi­lir­di. Bü­tün bun­la­ra rağ­men UAD, sa­de­ce Sreb­re­nit­sa’da ya­pı­lan­la­rın bir soy­kı­rım su­çu teş­kil et­ti­ği­ne ka­rar ver­miş­tir. Za­ten da­ha ön­ce Ulus­la­ra­ra­sı Sa­vaş Suç­la­rı Mah­ke­me­si (USSM) de ya­şa­nan­la­rın bir soy­kı­rım ol­du­ğu­nu ka­bul et­miş­ti. Bu mah­ke­me­de­ki yar­gı­la­ma­lar sı­ra­sın­da olu­şan bel­ge­ler ve kul­la­nı­lan de­lil­ler Sreb­re­nit­sa dı­şın­da ya­şa­nan­la­rın da soy­kı­rım ol­du­ğu­nu is­pa­ta ye­te­cek ni­te­lik­te ve güç­te­dir. As­lın­da, tam da bu se­bep­le, UAD’nin ka­ra­rın­da­ki bu kı­sım bir ye­ni­lik ge­tir­me­mek­te­dir. Hat­ta ak­si yön­de bir ka­rar ver­miş ol­say­dı, USSM’nin ka­ra­rıy­la çe­liş­miş ola­ca­ğın­dan or­ta­ya va­him bir du­rum çı­ka­cak­tı. Ka­ra­rın bu kıs­mı­nın Bos­na­lı­lar için bir te­sel­li pa­yı ola­rak dü­şü­nül­dü­ğü­nü söy­le­ye­bi­li­riz; hu­ku­ki ve fii­lî so­nuç­la­rı ol­ma­yan, hiç­bir şe­yi de­ğiş­tir­me­yen bir hü­küm…
Ka­rar­da­ki asıl önem­li kı­sım ise, tes­pit edi­len soy­kı­rım­la fa­il­le­rin iliş­ki­len­di­ril­di­ği kı­sım­dır. UAD ka­ra­rın­da, Sır­bis­tan’ın soy­kı­rım­la bir iliş­ki­si ku­rul­mak­la be­ra­ber, bu su­çun iş­len­me­sin­de or­tak ol­ma­dı­ğı be­lir­til­mek­te­dir. Yu­ka­rı­da sö­zü­nü et­ti­ği­miz söz­leş­me­nin 3. mad­de­si­ne gö­re, “soy­kı­rım yap­mak, soy­kı­rım ya­pıl­ma­sı için iş­bir­li­ği yap­mak, soy­kı­rım ya­pıl­ma­sı­nı doğ­ru­dan ve ale­ni su­ret­te kış­kırt­mak, soy­kı­rım yap­ma­ya te­şeb­büs et­mek ve soy­kı­rı­ma iş­ti­rak et­mek” ce­za­lan­dı­rı­la­cak­tır. UAD, Bos­na’da ya­şa­nan soy­kı­rım­da Sır­bis­tan’ın, 3. mad­de­de sa­yı­lan beş ey­lem­den hiç­bi­ri­siy­le iliş­ki­len­di­ri­le­me­ye­ce­ği­ni ka­bul et­miş; an­cak elin­de ol­ma­sı­na rağ­men soy­kı­rı­mı dur­du­ra­ma­dı­ğı­nı be­lirt­miş­tir.
Soy­kı­rım su­çu­nun Sır­bis­tan ta­ra­fın­dan iş­len­di­ği­nin is­pa­tı için el­bet­te de­lil­le­re ih­ti­yaç var­dır; an­cak mah­ke­me­nin, Sırp Ge­ne­ral Mla­diç’in Sreb­re­nit­sa’da­ki soy­kı­rı­mı ger­çek­leş­tir­di­ği sı­ra­da, Sır­bis­tan yet­ki­li­le­ri­nin ken­di­si­ne açık­ça emir­ler ver­di­ği­nin is­pat­lan­ma­sı is­te­ği, im­kan­sı­zı ta­lep et­mek­tir. Bu­nun ye­ri­ne çok açık ba­zı de­lil­le­rin mah­ke­me ta­ra­fın­dan de­ğer­len­di­ril­me­di­ği­ni bi­li­yo­ruz. Soy­kı­rım ger­çek­leş­ti­ren Sırp li­der­le­rin Sır­bis­tan ta­ra­fın­dan ma­li, as­ke­rî ve si­ya­si ba­kım­dan des­tek­len­di­ği, ara­la­rın­da ya­kın iliş­ki­le­rin bu­lun­du­ğu ger­çe­ği ye­ter­li sa­yıl­ma­mış­tır. Bu­nun öte­sin­de, BM’nin Bos­na’da ya­şa­nan­lar­la il­gi­li çe­şit­li ka­rar­la­rı Sır­bis­tan’ın açık bir mü­da­ha­le için­de bu­lun­du­ğu­nu ka­bul et­mek­te­dir. Me­se­la, Gü­ven­lik Kon­se­yi’nin 15 Ma­yıs 1992 ta­rih­li ka­ra­rın­da Yu­gos­lav­ya or­du­su­nun Bos­na’da ya­şa­nan olay­la­ra ka­rış­tı­ğı ve bu­na son ver­me­si ge­rek­ti­ği ifa­de edil­mek­te­dir; on beş gün ka­dar son­ra söz ko­nu­su ka­ra­ra uyul­ma­dı­ğı için Yu­gos­lav­ya’ya kar­şı eko­no­mik am­bar­go uy­gu­la­ma ka­ra­rı alın­mış­tır. BM Ge­nel Ku­ru­lu ve Gü­ven­lik Kon­se­yi’nin bu yön­de, Yu­gos­lav­ya’yı Bos­na’da­ki olay­lar­dan so­rum­lu tu­tan ka­rar­la­rı mev­cut­tur. Yi­ne USSM’nin Mi­lo­şe­viç’e ve di­ğer Sır­bis­tan yö­ne­ti­ci­le­ri­ne yö­nelt­ti­ği it­ham, soy­kı­rım it­ha­mı idi. Bü­tün bun­lar UAD’nin ver­miş ol­du­ğu ka­ra­rın, baş­tan plan­lan­mış, si­ya­si bir ka­rar ol­du­ğu­nu gös­ter­mek­te­dir.
Bu ka­rar­la, UAD, Sır­bis­tan’ı ilk kez soy­kı­rım­la suç­la­nan bir ül­ke ol­mak­tan kur­tar­mış, ak­la­mış ve Av­ru­pa Bir­li­ği’ne ka­tıl­ma­sı­nın yo­lu­nu aç­mış­tır. Böy­le­ce Bos­na’da ya­şa­nan­lar­da önem­li öl­çü­de pa­yı bu­lu­nan Av­ru­pa ül­ke­le­ri ile mü­da­ha­le­de ge­ci­ken ve hat­ta et­ki­li mü­da­ha­le­de bu­lun­ma­yan BM Gü­ven­lik Kon­se­yi’nin gü­nah­la­rı da ör­tül­mek­te­dir. Ba­tı­lı ulus­la­ra­ra­sı ku­rum­lar, ‘şark’ için her za­man ay­rı bir stan­dart uy­gu­la­ma­yı be­ce­re­bil­miş­ler­dir. “Şark­ta ge­çer­li dip­lo­ma”lar­dan “şark için ge­çer­li ada­let ve in­san hak­la­rı an­la­yış­la­rı”na uza­nan çiz­gi, Ba­tı­lı zih­ni­ye­tin hu­kuk kri­zi­ni gös­ter­mek­te­dir. Kar­şı kar­şı­ya ol­du­ğu­muz so­run, hu­kuk ku­ral­la­rın­dan ve ku­rum­la­rın­dan kay­nak­la­nan bir so­run de­ğil; bir hu­kuk al­gı­sı, hu­kuk zih­ni­ye­ti so­ru­nu­dur.

Paylaş Tavsiye Et