ŞUBAT ayında Mekke’de varılan uzlaşma çerçevesinde uluslararası tecridi kırmak ve iç çatışmaya son vermek üzere mecliste temsil edilen siyasi partilerin bir araya gelmesiyle Filistin’de Ulusal Birlik Hükümeti kuruldu. 17 Mart’ta 132 sandalyeli mecliste yapılan güven oylamasına sadece 87 milletvekili katıldı. Zira Filistin meclisinin üçte biri 9 aydır İsrail hapishanelerinde bulunuyor (10’u hapisteyken milletvekili seçilmişti). İsrail’in işlediği sivil katliamlara karşı 25 Haziran 2006’da bir İsrail askerinin kaçırılmasının hemen ardından başladı tutuklama furyası. Filistinli mahkumları hep bir baskı aracı ve pazarlık kozu olarak kullanan İsrail’in, sadece beş gün içinde tutukladığı milletvekili, bakan ve belediye başkanı sayısı 80’i aştı.
Çoğu halen hapishanede olan bu üst düzey yetkililer, İsrail kanunlarına göre “idari tutuklular”, yani herhangi bir gerekçe gösterilmeden tutuklanıp alıkonulan mahkumlar arasında yer alıyorlar. İngiliz mandasından bu yana devam eden bu uygulamaya göre İsrail, ‘şüpheli’ addettiği Filistinlileri istediği gibi tutukluyor, tutukluluk sürelerini keyfî olarak uzatıyor, hatta düzmece mahkemelerde yargılıyor ve yıllarca hapiste tutuyor. Ancak tutuklanma gerekçeleri güvenlik nedeniyle “devlet sırrı” (!) kapsamına sokularak açıklanmıyor.
Halihazırda İsrail hapishanelerinde resmî olarak 9.400’ü siyasi tutuklu yaklaşık 13 bin Filistinli bulunuyor; bunların 120’si kadın, 425’i çocuk (330’u 8-10 yaş arası) ve 2.200’ü bugüne kadar hiç mahkemeye çıkarılmamış. Hapishanelerdeki durum ise hiç de iç açıcı değil. Havalandırmanın ve ışığın bulunmadığı insanlık dışı koşullarda tutukluların tecridi ve onlara kötü muamele vaka-i âdiyyeden sayılıyor. Fizikî işkencenin yasaklandığı 1999’dan bu yana daha ‘modern’ (iz bırakmayan) işkence yöntemleri uygulanıyor. Tabii İsrail hapishanelerindeki mahkumlar yine şanslı grubu teşkil ediyor. Zira İsrail, İkinci İntifada’dan bu yana çölün ortasındaki askerî toplama kamplarını yeniden kullanıma açtı; mahkumlar, çölün etrafı yüksek duvarlarla çevrilmiş bir yerinde çadırlarda kalıyorlar.
Milletvekili Eşleri Türkiye’de
İnsani Yardım Vakfı (İHH) öncülüğünde yüzü aşkın gönüllü kuruluşun desteğiyle İsrail hapishanelerindeki tutsak vekillerin özgürlüklerine kavuşturulması için başlatılan 1 milyon imza kampanyası çerçevesinde üç milletvekilinin eşi ülkemize geldi. Filistin Meclis Başkanı Aziz Salim Duveyk’in eşi Nehile Duveyk, Filistin Halk Cephesi lideri Ahmed Saadet’in eşi Ebla Saadet ve Hamaslı milletvekili Nezir Ahmet Abdulcevvad’ın eşi Ayşe Abdulcevvad ile 14 yaşındaki oğlu, Ankara’da başta TBMM Başkanı Bülent Arınç olmak üzere bazı parti başkanları ve milletvekilleri ile görüşerek destek istedi.
İstanbul’da düzenlenen basın toplantısında vekil eşleri, “Türkiye’de çok büyük bir ilgiyle karşılandık. Esirlerimiz konusunda Türk milletvekillerinin ve medyasının gösterdiği ilgi bizi motive etti. Türk halkına ve sivil toplum kuruluşlarına verdikleri destekten dolayı müteşekkiriz” sözleriyle memnuniyetlerini dile getirdiler.
Öğretim üyesi iken milletvekili seçilen yedi çocuk babası Aziz Duveyk, İsrail askerlerinin gece yarısı evine yaptığı baskınla altıncı kez tutuklanarak cezaevine konmuş; avukat dâhil hiç kimseyle görüşmesine izin verilmiyormuş. Filistin Halk Cephesi lideri Ahmed Saadet, milletvekili seçildiğinde zaten hapisteymiş. İsrail Turizm Bakanı’nı öldürdüğü iddiasıyla 2002’de tutuklanarak Eriha Cezaevi’ne konmuş, geçen sene düzenlenen bir baskınla İsrail hapishanesine nakledilmiş. Dört çocuk annesi Ebla Saadet, İsrail hapishanesindeki eşiyle sadece bir kez görüşebilmiş. Nezir Ahmet Abdulcevvad ise işgale direnişi sebebiyle 12 sene hapiste yatmış; serbest kaldıktan bir sene sonra Hamas milletvekili olarak meclise girmiş ve şimdi o yine hapiste. Tutuklanmasından 5 ay sonra sadece bir defa eşiyle görüşebilen Ayşe Abdulcevvad’ın üç çocuğunun ise babalarıyla görüşmeleri yasakmış.
Benzer sıkıntılar yaşayan binlerce Filistinli ailenin seslerini duyurmak ve destek istemek üzere ülkemizde bulunan vekil eşleri, Türk halkından, çok zor şartlarda hayatlarını sürdüren şehit ve tutuklu çocuklarının eğitimlerini devam ettirebilmeleri için yardım istediler. Özellikle hem annesi hem de babası İsrail hapishanelerinde bulunan Filistinli çocuklar ile hiçbir siyasi harekete mensup olmayanların büyük sıkıntılar çektiğini vurguladılar.
Nehile Duveyk Gelecekten Umutlu
Filistin Meclis Başkanı’nın eşi Nehile Duveyk ile kısa bir sohbet imkanı bulduk. Duveyk, Haziran 2006’dan bu yana Filistin’de hayatın iyice zorlaştığını, olağan hale gelen saldırı ve bombardımanların yanı sıra İsrail askerlerinin her gün, her gece evlere baskın yaparak siyasi dokunulmazlığı bulunan bakanlar ve milletvekilleri de dâhil bini aşkın insanı tutukladığını anlattı. İsrail hapishanelerinin tek kişilik küçücük hücrelerinde çok kötü sağlık koşulları altında Filistinli tutukluların hayat mücadelesi verdiğini söyledi ve ekledi: “İsrail hapishanelerinde ömür boyu hapse mahkum çok sayıda genç var.” Yine maddi ve manevi işkenceye maruz kalan mahkumların sağlıklarının bozulduğunu vurguladı (yüksek tansiyonu olan eşine bilinçli olarak bol tuzlu yemek verilmesi sebebiyle 3 gün komada kalmış).
Meclisin üçte birinin (45 milletvekili), bakanlar kurulunun dörtte birinin (8 bakan) tutuklandığı bir ortamda Hamas hükümetinin bir senelik iktidarında neler yaptığını sorduk: “Hamas, seçimi kazandıktan sonra diğer partilerle birlik hükümeti kurmak istedi; ancak bu yöndeki çabaları sonuçsuz kaldı. Bunun üzerine tek başına hükümet kurdu; ancak kısa bir süre sonra hükümet dört bir yandan kuşatıldı, uluslararası ambargo ve tehditlerle mücadele etti. Önceki hükümetten çok büyük borçlar devralındı; bu sebeple seçim zaferinin ardından ilk anda dışarıdan büyük miktarlarda yardım yağsa da bunlar yetmedi. Kritik önemi haiz Maliye Bakanı başta olmak üzere bakanlar, milletvekilleri, Meclis Başkanı ve yardımcıları hapse atıldı. Hükümetin vaatlerini yerine getirmesine, halka hizmet etmesine fırsat verilmedi. Zaten tutuklamalarla amaçlanan hükümeti yıkmak, meclisi işlevsiz hale getirmekti. İsrail güvenliği bahane etse de asıl amacı Filistinlilerin hayat damarlarını kesmek, onları aşağılamak, bütünlüğünü engellemekti. Bütün bunları demokratik yollarla seçilmiş bir hükümete karşı yaptılar; ilk demokratik tecrübeyi cezalandırdılar.” Duveyk sohbetimizde iki defa, başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleri ile Mısır’a yardımlarından dolayı müteşekkir olduklarını ifade etti.
Duveyk, Filistin halkına hizmet için gerçek bir fırsat olarak gördüğü Ulusal Birlik Hükümeti’nden oldukça umutlu: “Niyetimizin halis olduğunu Filistin halkı biliyor. Halkımızın menfaatini her şeyin üstünde tuttuğumuzu gösterdik onlara. Bundan sonra her şey daha iyi olacak inşallah.”
Paylaş
Tavsiye Et